Yazılara Abone Ol Yorumlara Abone Ol
http://idealkilo-zayiflamak.blogspot.com

Dr.Mehmet Öz'ün Kızı Nasıl Zayıfladı?

Defne Öz çok kilolu bir çocuk ve genç kız olduğunu , nasıl 90 kiloyken birden 20 kilo zayıfladığını anlattı.Babası ve dedesi çok ünlü birer doktor ve sağlıklı yaşam uzmanı olduğu halde nasıl kilolu bir çocukluk geçirdi? Nasıl kilo verdi? Hangi diyeti uyguladı? ...

Ekmek Yiyerek Zayıflanır (mı)!!!

Ekmek Diyeti3 günde 2 kiloya kadar vermek isteyenler için tek gıda diyeti :Hedef: 3 günde 1.5-2 kilo.Günlük Kalori: 900 Kcal Diyetimde belli bir noktaya gelip dayandım ve malesef tartılar artık bir gram bile oynamıyor. Konuyla ilgili görüş aldığım diyet uzmanları böyle durumlarda, ...

16 ayda 51 kiloyu nasıl verdi?

İlayda Güneş başarı hikayesini anlattı :Fazla kilolarından kurtulmak için doktor doktor gezmeden kendini motive ederek 16 ayda 51 kilo verdi. Bunu nasıl başardığını anlatan İlayda, henüz 31 yaşında... Çocukluğunda çok zayıfken, ...
CahayaBiru.com

Ekmek Diyeti ile 3 günde 2 kilo verin ...

Gönderen @smile 27 Aralık 2011 Salı

Ekmek Diyeti

3 günde 2 kiloya kadar vermek isteyenler için tek gıda diyeti :

Hedef: 3 günde 1.5-2 kilo.
Günlük Kalori: 900 Kcal

Diyetimde belli bir noktaya gelip dayandım ve malesef tartılar artık bir gram bile oynamıyor. Konuyla ilgili görüş aldığım diyet uzmanları böyle durumlarda "Tek Gıda Diyeti", "Tek Besin Diyeti" veya "Tek Gıda Rejimi" olarak adlandırılan tip diyetleri uygulamamı önerdi.
Bu tarz diyetler aslında son derece sağlıksız ve sadece bir kereye mahsus olarak uygulanması öneriliyor. O da ancak belli durumlarda. İnternette araştırınca Tek Gıda Diyeti'nin tek bir diyet olmayıp, çeşitli yaklaşımları olduğunu öğrendim. Bunların en belli başlı olanları ekmek diyeti, meyve ve sebze diyeti, çorba diyeti ve karışık tek gıda diyeti. Her bir diyet içinden internetten bulduklarım birbine çok benzer olduğundan aralarından bir tanesini olduğu gibi yazıyorum.

Başarılar!

Bu rejim tek gıda diyet grubuna giren ve en fazla 3 gün süreyle yapılması tavsiye olunan bir diyettir. Yeniden başlamak için aradan en az 4 günlük bir süre geçmesi gerekir.

3 gün boyunca günde 10-12 dilim kızarmış ekmek yenilen bu diyette ekmeklere çok az tereyağı sürebilirsiniz.

Tek bıçak hareketi ile sürülebildiği kadar 10-12 dilim ekmek gün boyunca istendikçe de yenebilir ancak öğün düzenine uyulması daha doğru olur. Ancak aralarda da sayıyı aşmamak kaydıyla yiyebilirsiniz. Tek gıda rejimi olduğu için sağlık açısından sakıncalı bir diyet olup bir kereden fazla uygulanmaması kuvvetle önerilir.

Bu diyette istediğiniz kadar şekersiz çay veya kahve içebilirsiniz. Ayrıca bol su içmenizi ve akşam 7'den sonra bir şey yememenizi öneririm.

Bu diyetin günlük mönüleri:3 gün boyunca yapılması önerilen bu diyetin günlük programı aşağıdaki gibidir:
Sabah:2-3 dilim ekmek.
Öğle:3-4 dilim ekmek.
Akşam:3-4 dilim ekmek.

 
İlayda Güneş başarı hikayesini anlattı :
Fazla kilolarından kurtulmak için doktor doktor gezmeden kendini motive ederek 16 ayda 51 kilo verdi. Bunu nasıl başardığını anlatan İlayda, henüz 31 yaşında... Çocukluğunda çok zayıfken daha sonra aşırı kilo almaya başlayan Güneş'in hayatı bir anda nasıl değişti? İşte İlayda Güneş'in muhteşem azmi ve zayıflama sırları...
Nasıl kilo almaya başladınız? Çocukluğunuzda da böyle bir probleminiz var mıydı? Çocukluğumda aşırı zayıf ve hastalıklı biriydim, hatırlıyorum. Hatta dayım, sürekli "bu kızın boynu kopacak yedirmiyor musun?" derdi. Ergenlik çağına girdikten sonra biraz kilo aldım, yıllarca zayıflığımdan rahatsız olan annem en sevinenlerdendi. Kilo alayım diye ağızdan serum bile içirmiş bana… Yediğim bal ve farklı bilumum kilo aldırıcı şeyleri saymıyorum bile. Sonrasında yeterince kilo aldığımı artık durmam gerektiğini düşünse de artık iş işten geçmişti. Sürekli kilo almaya başladım. Lisede tombul, lise sonrası şişko, iş hayatında ise artık obezdim. Bana yıllarca kilo aldırmaya çalışan annem "senin ortan yok mu kızım önce ye şimdide yeme dedirtiyorsun" dedi.

Aldığınız tepkilerden rahatsız oluyor muydunuz?Etrafımdaki herkes yüzümün çok güzel olduğunu ama çok kilolu olduğumu söylediler. Fotoğraf çekinmeyi seven ben, sadece yüzümün göründüğü fotoları çekindim. Dönem dönem rejimler yaptım. Kilo da verdim. Hep çok sıkı rejim yapıp verdim ama aynı hızla geri aldım. Bir müddet sonra ondanda vazgeçtim tam 123 kiloya ulaştım. Bir yerden sonra görsellikten vazgeçtim zaten çünkü insanoğlu kendini bir şekilde beğenir. Bende beğeniyordum, mutlu olduğumu zannediyordum. Alışmıştım zaten kiloma yapacak bir şey yoktu.

Sizi bir anda zayıflamaya teşvik eden şey ne oldu? Bir gece uykudan nefes darlığı ile uyandım, o an çok korktum nefesim yetmedi pencereyi açtım ve nefes almaya çalıştım. Zaten horlamam vardı bide bu çıkınca ne oluyor dedim. Aynı olay 2 hafta sonra tekrar oldu ve ben o gece hiç uyumadım uyursam uyanamayacağım diye korktum. Kararımı o akşam verdim 13 Haziran 2010 gecesi. Sabaha kadar kendime plan çizdim. Sabah da uygulamaya başladım.

Neler yaptınız?Sabah 6 da yataktan çıktım, eşofmanlarımı giydim ve 1 saat hızlı tempoyla yürüdüm. Duşumu aldım işe gittim. 1 bardak sıcak limonlu su içtim. Söğüş, peynir, zeytin ile kahvaltı yaptım. 11 gibi yeşil elma yedim, öğlen yemeğinde 1 kâse sulu yemek ve bolca salata yedim, akşam yemeğinde 1 kâse çorba içtim. Gün içerisinde en az 2,5 lt su içtim. Hemen hemen her günüm böle devam etti. Yediklerimi sürekli değiştirdim. Sporu arttırdım. Sabah sokakta yürüdüm, akşam spor salonuna başladım. Koşmaya maalesef nefesim yetmiyordu, akşam spor salonunda 2 saat geçiriyordum toplamda bunun 45dk sı yürüyüş bandında 20 dk sı bisiklette, kalan kısmı da fitnes aletlerinde. Günler birbirini bu şekilde takip etti.

Kendinize yasaklar koydunuz mu? Nasıl motive oldunuz?Yeni yıla 2li rakamlarda gireceğim dedim kendime ve herkese. 31 Aralık sabahı 97 kiloydum. Bu beni fazlasıyla gaza getirdi. Her aşamadan sonra kendimi motive edecek bir şeyler buldum. Nisan ayında kuzenimin düğünü vardı ve ben o düğünde uzun abiye elbise giyeceğim ve en fazla 85 kilo olacağım dedim. Düğün sabahı tartıldığımda 84 kiloydum.

Kilolu olduğunuz dönemlerde ne gibi zorluklarla karşılaştınız? En çok neden rahatsızlık duyuyordunuz? 
Kilolu zamanlarımda en büyük dert beğendiğin kıyafetin sana olmaması, olanı da senin beğenmemen. Bir tarzın olamaz çünkü üzerine giyebildiğini giymek zorundasın. Alışverişten nefret edersin. Otobüste insanlar yanına oturmak istemez sığmayacaklarını ve kendi alanlarını da işgal ettiğini düşünürler ki haklılar. Yüzüne sana böle yakışıyor şirinsin gibi bir sürü laf ederler ama arkadan yürürken bakınca ohh be kendini ne hale getirmiş derler. Herhangi bir sorundan dolayı doktora gidersin doktor alakası olmasa da konuyu kiloya bağlar. Fotoğraf çekinirken önüne birilerini alırsın. Halhal severim ama asla ekleme yapamadan alamadım. Spor salonuna gidersin sanki orası sadece sıkılaşmaya geldim diyenlere aitmiş gibi yabani kalırsın. Yüzmede havuza atladığın zaman, şezlongdaki kahkahaları suyun içinden bile duyarsın.

Her gün özellikle yediğiniz ya da içtiğiniz bir şeyler var mıydı? 16 aydır her sabah limonlu sıcak su içiyorum ,bazen gevrekle ,bazen salata ile bazen çorba ile değişen bir kahvaltı yapıyorum. Öğlen yemeğinde sulu her şeyden yiyorum, bazen ızgara et, balık, tavuk, bazen çok canım çekince tavada bile olsa balık yiyorum. Her mevsimim kendi meyvesini yiyorum. Akşam yemeğini genelde es geçmeye veya en kötü ihtimalle 1 kase çorba veya yoğurtla geçiştiriyorum. Günde en fazla 2,5 lt ılık su içiyorum.

Bu kadar zayıfladıktan sonra neler yaşadınız? Çevrenizdekilerin tepkileri nasıl oldu?Rejime başladığım 2. ay horlamam bitti. Sürekli küçülen bedenim kıyafetlerimin tamamının değişmesine neden oldu doğal olarak. Ayda ortalama 3,5 kilo verdim. Etrafımdaki herkes azmime ve sabrıma şaşırıyor, şimdiye kadar nerdeydin diyorlar. Bu süre zarfında her günümü not aldım ve ne yediğimi, ne içtiğimi, ne kadar kiloda olduğumu. Sık sık tartılmadım ilk 15 günde bir sonra 1 ayda bir tartıldım. Bir sonraki tartı günümü benle beraber; arkadaşlarım, ailem hatta beni tanımayan ama bilgisi olan kuzenlerimin arkadaşları da merakla bekledi ve sordu.

Şu an vücudunuzda rahatsız olduğunuz yerler var mı?Karnımda ve kollarımda sarkmalarım var ama sorun etmiyorum. 2012 yazına kadar onları da halledeceğim .

Zayıfladığınız dönemde yağlarınızda sarkmalar olmuştur. Herhangi bir operasyon geçirdiniz mi?Sadece halledemeyeceğimi bildiğim tek yer olan göğüslerimi operasyonla küçültürdüm. 27 ekim 2010 de ameliyat oldum ve gereğinden çok fazla büyük olan ve aynı zamanda kilo kaybından dolayı torbaya dönüşen göğüslerim küçültürdüm. Yılbaşına kadar spor yasak. Operasyon sebebi ile yeni yıldan sonra yeniden spora ve sıkılaşmak için pilatese başlayacağım. Haziran 2012 de 68 kilo ve sımsıkı olmayı hedefliyorum. 68 normalde bazı insanlara kilolu gelebilir ama 123 ten oraya indiğimi düşünürsek kendimi manken gibi hissetmeme fazlasıyla yetiyor. Şu an 40 beden giyiyorum ve 38 beden olacağım, inanıyorum. 

Marilla ERÇİK 

  

Takıntılı bir kadının diyet günlüğünden…
Cafe RUJ'dan Özlem YILMAZ'ın röportajı :
"Yeni evli, masa başı işinde çalışan şişman bir insandım ve şişman kocamla güle oynaya daha da şişmanlaşıyorduk. Enteldim ya, böyle de mutluydum, kapitalist düzenin pompaladığı sıfır bedenlere gülüp geçmeliydim, :) fakat günün birinde benimle aynı yaş, aynı boy ve yakın kilolardaki bir arkadaşımla eğlencesine bir tartıya çıktık veee tanrım… Aramızda 20 kilo vardı!"
İşte, Ece'nin soluğu Diyetisyen Simge Çıtak'ın yanında almasının minik hikayesi bu. Acil kilo vermek isteyenlere özel olarak yazdığı "Acil kilo veriyorum" isimli kitapta neler yaşadığını, ideal kilosuna nasıl kavuştuğunu tüm detaylarıyla anlatan Ece'ye kitabı ve özel yaşamı üzerine sorular sorduk. O da bize her şeyi en acilinden anlattı…

"Diyetisyenime güvendim, çünkü diğer diyetisyenler gibi sihirli değnek bende, ben bir dokunacağım patates çuvalından bir periye dönüşeceksin, diyerek beni kandırmadı. Tersine, bütün güç sende, ben sana yardımcı olacağım dedi."
Kitapta hangi süreçler var, neler anlatılıyor? 
Simge Çıtak: Kitapta, kilo vermek isteyen Ece'nin tüm yaşadıkları yer alıyor. Yaşananlar tamamen Ece'ye özel. Benim asıl amacım onun hikâyesinden yola çıkarak Ece gibi kilo verirken zorlanan insanlara aslında pek çok insanın aynı deneyimleri paylaştığını, yaşadıklarının aslında çok normal olduğunu anlatmaktı. Kitapta beslenme bilgileri ve uygulamalı bazı NLP teknikleri de yer alıyor.

Ece: Simge ön görüşmemden itibaren benden bir beslenme günlüğü tutmamı istedi. Neredeyse her gün neler yazdığımı ve kilo verirken neler yaşadığımı tek tek anlatıyorum. Yani kitapta ne okuyorsanız ben onları birebir yaşadım.

Kitabın adı "Acil kilo veriyorum." Neden hep acil olur bu işler? Ne olur da acilen kilo vermem lazım dersin?

Simge Çıtak: 
Aslında bu işler acil olmaz, olamaz çünkü. Zaten bedenle savaş da orada başlar. Her şeyde olduğu gibi bunun da acil olmasını istersiniz ama bedeninizin kendi saati vardır. O kendi karar verir ne yapacağına. İnsanlar hep nasıl kilo aldıklarını unuturlar, alırken umurlarında değildir ama verme işine gelince sabırsızlanırlar. Ben de o zaman onlara şöyle derim: "Her şey bir günde olmadı sen bu kiloları alırken vücudun sana sabretti. Şimdi sıra sende. Sen de zamana bakmadan neler yapman gerektiğine konsantre olmalı kendine yardım etmelisin."

Ece: Evet, aslında kitap bu işin acil olmayacağını öğretiyor çünkü ben sadece kilo vermedim, beslenmeyi, kendime bakmayı, hayattan istediklerimi ve nasıl bir Ece hayalini kurduğumu öğrendim ve yaşantımı değiştirdim. İçin açıkçası böyle de bakmadığım için çok daha kolay ve hızlı kilo verdim.

Takıntılı 
bir kadının diyet günlüğü diyorsun, takıntıların nelerdi en çok?

Ece: 
Öncelikle kilo veremeyeceğime inanıyordum. Doğduğumdan beri kiloluydum ve zayıf olmak bana çok uzaktı. Sonra az yersem ya da sadece sebze yersem kilo vereceğimi sanıyordum. Diyet yapmanın çok acılı bir süreç olduğunu zannediyordum, sevdiğim bütün yemeklerin yasak olduğunu zannediyordum. Oysa şimdi bütün bunları zihnimden sildim Simge'nin yardımıyla. Hatta artık diyet yapmak sözcüğü bile çok komik geliyor. Diyet yapmıyorum ben sadece bedenimin ne dediğine kulak veriyorum ve bütün hayatıma denge kavramını uyguluyorum.

Ha, bir de her şeyi biliyorum gibi kendini beğenmiş bir önyargım vardı onu tamamen çıkardım hayatımdan. Ve tabii son olarak bir kadının kendine bakmasının gereksiz bir şey olduğunu düşünüyordum oysa ki çok zevkliymiş.

Verilen kilolar sonunda genellikle zafere ulaşılmış, her şeyin bittiğine inanarak rahatlamış olunuyor. Ve tekrar eski yeme alışkanlığına dönülüyor. Sende de böyle oldu mu? Bu diyet yaşam biçimi haline gelebilecek türden mi? ,


Ece: 
Ben diyet yapmıyorum sadece doğru yemek yemeği öğrendim, kendi zevklerime ve yaşam pratiklerime göre hazırlanmış bir programım vardı. İşte bu programdan yola çıkarak bütün hayatım boyunca nasıl beslenmem gerektiğini öğrendim. Her şeyi yediğim için hiçbir zaman "Ay şunu çok özledim" deyip bir yemeği çatlayıncaya kadar yemiyorum. Bu da beni her zaman dengeli kılıyor. Ve eğer gerçekten aç olmama rağmen bir şeyler yemeye çalışıyorsam o zaman hayalimdeki Ece'yi gözümün önüne getiriyorum ve kendime soruyorum şu makarna mı önemli yoksa hayalindeki Ece mi?" (Tabii bu ara makarna da yiyebiliyorum ? ) Yani bu program çok kolay.

Peki, asıl kilo almana neden olan yiyecekleri hayatından nasıl çıkardın?

Ece: 
Bir NLP tekniği uyguladı Ece bana. Artık cips yemiyorum mesela. Görünce iğrenç bir koku geliyor burnuma ama onun dışında başka bir yiyeceğe uygulamadım çünkü hepsini yemek istiyorum hayatım boyunca :)

Daha da önemlisi yemeyi sadece doymak için değil başka anlamlar yükleyerek yediğimi hissettim ve bu anlamları beynimden sildim. Mesela bazen çalışmama verdiğim arayı uzatmak için yemek yiyordum, bazen sosyalleşme ortamında grup psikolojisi ile yiyordum, bazen fark etmeden yiyordum, bazen etrafıma rejim yapmadığımı kanıtlamak için yiyordum, bazense birine çok kızdığımı söyleyemediğimden hıncımı yemek yiyerek çıkarıyorum, şimdiyse hepsinin yerine başka başka şeyler koydum.

Diyet süresinde diyetisyen bir psikolog gibi de destek veriyor değil mi? Mesela neler oluyor? 

Ece: 
Simge kesinlikle benim yaşam koçum. Süreç içinde ona bütün hayatımı anlattım. Bazı randevularımızda kilodan değil özel yaşamımdaki sorunlarımdan bahsettim. Böylece ona hem tam anlamıyla güvenip her dediğini daha kolay uygulamaya başladım hem de benim neden daha fazla yediğimi, bunun psikolojik temellerini daha kolay bulduk.

Kitaptaki bölümlerden biri "Nasıl bir sen istiyorsun?" Nasıl bir sendin? Nasıl biri olmak istedin ve nasıl biri oldun?


İşte size defterimden iki bölüm. Bu bir uygulamadan sonra nasıl bir Ece istediğimi ne eskiden kendimi nasıl gördüğümü anlatıyor:
Eski Ece
"Omzunda ağır bir çanta, yanağında cep telefonuyla, işlek bir caddede koşturuyor, kamburu çıkmış. Üzerinde bir türlü atamadığı yıpranış bir kazak, onunla uyumsuz bir pantolon. Ayakkabıları eskimiş, düz spor bir ayakkabı. Kaşlarını almayı unutmuş, kaşlı ve bıyıklı ?, makyajsız, gözlüklü. 75 kilo. Hantal. Kazağından bile belli olan göbeği ve sutyenlerinden taşmakta olan kocaman göğüsleri var. Sesi çocuksu ve az çıkıyor, kafası işler ve diğer şeylerle karışık, dağınık, telaşlı, yaşama yetemeyen, yetişemeyen, kendine güvensiz biri."

Yeni Ece
"Ece bir bahar günü, mis gibi bir havada, yeşilliklerin içinde dimdik ayakta duruyor. Saçları değişik örgülerle çok güzel bir biçimde toplanmış. 58 kilo (neden böyle dedim acaba), incecik bir beli var. Üzerine oturan, zarif dantellerle süslü modern bir elbisesi var, bordo olabilir. Bordo bir ruju, uzun kirpikleri ve gözlerini ortaya çıkaran bir makyajı var. Lens takmış, gözlüğü yok. Çok güzel küpeleri, bilezikleri ve yüzükleri var. Tırnakları ojeli. Ayağında hafif topuklu zarif bir ayakkabı var. Güçlü bir sesi var, rahat konuşuyor ve yüksek kahkahalar atıyor.

Ona doğru gelen dostlarını karşılıyor ve onlara yeni evime ve sergime hoş geldiniz diyor. Gözleri ışıl ışıl, çok parlak. Dingin ve güçlü."

Yeni Ece'yi çok sevdim ?. Peki, diyet süresince hiç "Yeter artık dayanamıyorum" dediğin oldu mu? 

Ece: Tam olarak öyle olmadı. Biz eşimle çok sosyal bir çiftiz ve haftanın mutlaka iki akşamı arkadaşlarımızla dışarıda geçiririz, bol bol içilen ve yemek yenilen uzun saatlerdir bunlar. Ben de işte bu günlerden çok korkuyordum. Ve telaşlanıp programımı bozuyor sonra da bu psikoloji ile ya tamamen programı bırakıyor ya da hiçbir şey yememeye çalışıyordum. Simge bu dengesizliği ortadan kaldırmamı sağladı. Artık otomatik olarak programımı uyguladığım için de bir şeyi bozmuşum hissine kapılmıyorum.

Peki çevrendekiler Ece'nin yeni hali karşısında neler diyor?

Ece:
 Ailem inanamıyor. Eşim de çok mutlu ve o da hiçbir şey yapmamasına rağmen benimle birlikte kilo verdi. Artık çok daha enerjiğiz. Kendimi daha güzel ve çekici hissettiğim için sanırım bunu etrafıma yayıyorum ve kendimi daha mutlu hissediyorum.


İnatçı kiloların 10 nedenini Dilara Koçak sizler için anlattı :
Diyet yapıyorum kilo veremiyorum ! Rejim yapmaktan usandım ama kilolarımdan kurtulamadım diyorsanız yazımızı mutlaka okuyun :
Dilara Koçak
Yağı kestiniz, karbonhidrat alımınızı azalttınız ve haftada beş gün egzersiz yapmaya başladınız... Peki niye hâlâ kilo veremediniz?
Sizi daha ince bir vücuttan alıkoyan detaylar ve yapılması gerekenlere bakalım :
1-Yeterli kasınız olmayabilir   Ne kadar kasınız varsa o kadar çok yağ yakarsınız. Koştuğunuzda, kitap okurken veya uyurken kas dokunuz kalori yakmak için iş başındadır.

Ne yapılmalı?

Ağırlık egzersizi yapmayı deneyin. Fazla kalori yakmak için vücut geliştiriciler kadar kaslı olmanıza gerek yok ancak düzenli egzersiz, daha fazla yağ yakımına yardımcı olacaktır.

2-Genetik faktörler (Armut dibine düşer)  Eğer anne ve babanızın her ikisi de obezse, sizin de obez olma ihtimaliniz çok yüksek.

Ne yapılmalı?
Meydan okumaya şimdi başlayın. Sabırlı olun. Kaybettiğiniz her kiloyla daha fazla sağlık kazanıyor ve diyabet, yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları ve kanser riskiniz azalıyor.

3-YAŞINIZ     Metabolizmanın yavaşlaması en büyük sorunlardan biri. Yaşınız ilerledikçe eğer daha da hareketsizleşirseniz kas dokusu azalıp, yağ dokusu artar.

Ne yapılmalı?

Koşu bandında veya yoga kursunda 1 saatinizi harcayabilirsiniz ancak geri kalan 23 saatte ne yaptığınızı gözden geçirin. Çamaşırları toplamak, yemek pişirmek, TV izlemek, mail atmak veya araba kullanmak bile kalori yaktırır

4-HORMON ETKİSİ    Mide, beyin ve yağ hücreleri tarafından üretilen birçok hormon, bireysel genetik farklılıklar, obeziteye yatkınlık, kilo vermeyi zorlaştırabilir.


Ne yapılmalı?

Endokrinolji doktoruna danışın. İnsülin ve tiroid hormonlarınızın doğru çalıştığından emin olun.

5-İlaç dolabınız suçlu olabilir  Diyabet, depresyon ve tansiyon gibi hastalıklar için kullandığınız bazı ilaçlar, zaman zaman iştah artırıp vücudun yağ depolamasına neden olabilir.

Ne yapılmalı?
Hekiminize danışabilir ve alternatif ilaçlar veya daha düşük dozlar kullanabilirsiniz. Ancak hekimize danışmadan ilaçlarınızı eksik kullanmamalısınız.

6-BESİNLER GÖRÜNDÜKLERİ KADAR MASUM OLMAYABİLİRLER


Yapılan bir çalışmaya göre, fazla kilolu bireyler ve kadınlar, kalorileri sanıldığı kadar çok önemsemiyor. Bireylerden bir yemeğin ortalama kalorilerini tahmin edilmesi istendiğinde; cevapların 100-200 kalori daha az olduğu görülmüş.

Ne yapılmalı?

Kaşık, kap, bardak ölçüleriyle değişim listeleri, diyette büyük önem taşır. Belki hep sağlıklı seçimler yapsanız da miktarlar çok fazla olabilir. Hepsini diyet günlüğünüze kaydetmeyi deneyin.

7-YEDİKLERİNİZE ODAKLANIN   Kendinizin diyet düşmanı yine kendiniz misiniz? Yemeğinizi TV karşısında mı yiyorsunuz? O zaman büyük ihtimalle yemek yemeği, doyunca değil program bitince bırakıyorsunuz.


Ne yapılmalı?

Yiyeceğiniz miktarı mutlaka tabağınıza alın. Yiyecekleri paketinden veya kutusundan yemeyin. Oturun ve yediklerinizin lezzetini tam olarak alabilmek için iyi çiğneyin.

8-KENDİNİZİ YOKSUN BIRAKIYOR OLABİLİRSİNİZ Diyet yaparkenki mahrumiyet hissi, bir süre sonra baş edemeyeceğiniz yeme dürtünüzü tetikleyebilir. Bu nedenle kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın.
Ne yapılmalı?

Diyet listenizin yüzde 90’ına uyuyor, taze sebze meyve tüketiyor, tam tahılları seçiyor, yağsız protein kaynaklarını tercih ediyorsanız geri kalan yüzde 10’luk kısımda minik kaçamaklar yapmanız kabul edilebilir.

9-HER ZAMAN ÇOK DİKKATLİSİNİZ ANCAK...  Her zaman porsiyon kontrolü yapıyor, her sabah güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlıyor ve her öğle kızartma yerine ızgara yiyorsunuz ancak tatil veya akşam yemeğe çıktığınızda kendinizi kaybediyor musunuz? Tutarlı davranın.


Ne yapılmalı?

Beslenmenizde küçük değişiklikler yapın. Tatil ve özel günlerde kilo vermeyi değil almamayı hedefleyin

10-YAKTIĞINIZ KALORİNİN ÇOK FAZLA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR OLABİLİRSİNİZ


Bir saat boyunca yoğun egzersizle yaklaşık bin kalori yaktığınızı mı düşünüyorsunuz? Kesinlikle yanılıyorsunuz. 30 dakikalık yürüyüşte yaklaşık 200 kalori yakarsınız bu da ancak orta boy bir portakal suyuna eşdeğer olacaktır.

Ne yapmalı?
Egzersiz sonrası çok kalori yaktığınızı düşünüp kendinizi koca bir dilim pastayla ödüllendirmeyin.











Kuru erikde su, şeker, karbon hidratlar, asidler, albuminler ve  bunlardan başka a, c ve b vitaminleri, minerallerden demir, kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, sodyum ve manganez bulunur.
Özellikleri :
Sinir sistemini uyarır, kuvvet verir; idrar söktürür, yumuşatıcıdır, karaciğer şişmesini önler ve toksinleri atar

Kuru Erik Hangi Hastalıklarda kullanılır?
Zayıflamada, kansızlıkta, beyin yorgunluğunda, romatizmalarda, damar sertliğinde, kabızlıkta, besin zehirlenmelerinde ve karaciğer şişkinliklerinde kullanılır.

Kuru Erik Nasıl kullanılır?
Taze erik sabahları ve yemeklerden önce yenirse çok’ faydalıdır veyahut suyu yemeklerden, yarim saat önce içilir kabız olanlar sabah erken saatlerde taze erik yemelidirler

Kuru erik, sağlık açısından çok sayıda faydasının yanında aynı zamanda yüksek bir lif kaynağıdır Boston'daki Tufts University'de yapılan son araştırmalar, kuru eriğin yaşlanma sürecini geciktirdiğini göstermiştir .
Kuru erik, yükse antioksidan değere sahip olan yabanmersini ve kuru üzümün iki katı değerle listenin başında yer almaktadır Aslında, kuru erik o kadar etkilidir ki, kandaki antioksidan seviyesini yüzde 25 oranında artırır Her gün iki tane kuru ya da taze (mevsimindeyse) erik yiyin Güzelce yıkayın, ama kabuklarını soymayın, çünkü kabukları fitonutrient'ler bakımından çok zengindir

Bol miktarda B1, B2, B3, B6, A, C ve E vitamini içerir Kanser ve yaşlanmaya karşı koruyucu etkisi en yüksek olan meyve kuru eriktir İçerdiği zengin potasyum ve magnezyum mineralleri nedeniyle, tansiyon, karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastaları ile tuzsuz diyet yapanlara önerilir Mürdüm eriğinin bağırsakları çalıştırıcı etkisi bilinmektedir Güçlü antioksidanları ile kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıcı etkisi bulunmaktadır

Öğünler arasında acıktığınızda kuru erik yiyin Kuru erik kan şekerinin düşmesini önler. Ancak yine de fazla tüketmeyin Çünkü bir kuru erikte 8 kalori vardır





İdeal Kilo Nedir ve  İdeal Kilomuzu Nasıl Hesaplarız?

Bir kişinin şişman olup olmadığı nasıl ve ne ölçüyle anlaşılır?
Bir kişinin vücut ağırlığının ideal kilosunun yüzde 120'sinden fazla olması veya vücut kitle indeksinin (VKİ) 30 kg/m2'den fazla olması durumunda "şişmanlık vardır" diyoruz.

Bu konuda iki formül kullanırız:

İdeal Kilo Boy Hesabı :

1. İdeal kilo formülü: Boy-100-[(boy-150)/4]. Bu for­mülü bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: Boyu 160 cm olan bir kadının ideal kilosu şöyle hesaplanır:
160-100-[(160-150)/4]= 60 (10/4)= 60-2,5= 57,5 kg
Bu formül kabaca boyunuzun santim cinsinden değe­rinden 100 çıkarılarak bulunan rakamdan 4-5 kg çıkarıla­rak da elde edilir.

İdeal Kilo Hesaplaması

2. Vücut kitle indeksi: Şişmanlığı saptamak için en sık kullanılan ölçümdür. Vücut ağırlığının (kg) boyun metre cinsinden karesine bölünmesiyle (m2) bulunur (kg/m2). Vü­cut kitle indeksi vücut yağını kaba bir hesapla tahmin etme­ye yarar ve vücut yağını yüzde 70 doğrulukta ortaya koyar.
Bunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: Kilosu 54 kg, boyu ise 1,60 m olan bir kadının vücut kitle indeksi şöyle hesaplanır:

kg/m2= 54/l,602= 54/2,56= 21,09 kg/m2

Vücut kitle indeksi şöyle değerlendirilir:

VKİ 18,5 kg/m2'den az ise kilo azlığı söz konusudur,
VKİ 24,9 kg/m2'den küçük ise o kişi sağlıklıdır,
VKİ 25-29,9 kg/m2 arasında ise aşırı kiloludur,
VKİ 30-34,9 kg/m2 arasında ise hafif şişmandır (evre 1),
VKİ 35-39,9 kg/m2 arasında ise şiddetli şişmandır (evre 2),
VKİ 40 ve üstü ise çok şiddetli (morbid) şişman veya ölümcül şişmandır (evre 3).

Bu sınırlar şişmanlığın tanımı için uygun olsa da VKİ'si 19 olan bir kişinin VKİ'nin sözgelimi 24,5'ine kadar kilo alması da bir risk taşır. VKİ'si 18'den 24'e çıkan bir kişi­nin de aşırı kilolarını vermesi gerekir.


Tiroit bezi az çalışan binlerce insan bu hastalığının farkında olmadan yaşamak­tadır. Bu kişilerde yorgunluk, saçlarda dökülme, kilo alma ve depresyon vardır. Özellikle yorgunluk ve halsizlik günlük hayatımızda çoğu zaman çok çalışmaya ve uykusuzluğa bağlandığı için, tiroit bezi yetmezliği pek akla gelmez ve atlanır. Özel­likle kadınlarda 55 yaşından sonra bu hastalığın sıklığı daha da artar ve her 8-10 ka­dından birinde tiroit yetmezliği gelişir. Bazı kadınlar bu belirtilerin menopoza bağ­lı olduğunu sanarak yorgunluk, halsizlik ve unutkanlık içinde yaşar giderler.

Bazı kişiler ise önceden tiroit ameliyatı geçirmiştir ve günün birinde tiroit hor­mon yetmezliği gelişebileceğini bilmeden bu şikayetlerle birlikte yaşarlar. Oysa ameliyat geçiren tiroit hastaları veya radyoaktif iyot tedavisi gören kişiler, belirli aralıklarla tiroit hormon tetkiklerini yaptırmak ve endokrinoloji uzmanının kontro­lünde olmak zorundadır.
Çok uyuyan, üşüyen, eli yüzü şişen bir kişide de tiroit bezi yetmezliği olabilir. Kilo alımının bir nedeni de tiroit bezinin az çalışmasıdır.

Özellikle kilo vermek istediği halde bir türlü zayıflayamayan kadınlarda tiroit bezi az çalışıyor olabilir. Bu kadınlar bir çok diyet yöntemi uygulamalarına rağmen bir türlü kilo veremezler, ta ki tiroit hormon tetkikleri yapılıncaya kadar.

Depresyondaki kişilerde de hipotiroidi sık olarak bulunabilir. Depresyonda ise­niz mutlaka tiroit hormonunuza baktırınız. Diğer hormon yetersizlikleri ve kan şekerindeki düşüklükler de bazı kişilerde depresyona neden olabilir. Bu nedenle dep­resyonunuz varsa bir Endokrinoloji uzmanına başvurarak hormon kontrolü ve şeker yükleme testi yaptırmanız sağlığınız için çok önemlidir.

Çocuğunuzda dişler geç çıkıyorsa, geç yürümüş, geç konuşmuşsa, sık sık enfeksiyona yakalanıyorsa veya okulda başarısız, konsantrasyonu bozuk veya hiperaktii ise tiroit yetmezliği yönünden mutlaka araştırılmalıdır.
Şeker hastalığınız varsa sizde tiroit yetmezliği gelişme riski fazladır. Bu neden­le yılda bir defa TSH hormonu ölçtürerek kontrollerinizi yaptırmayı unutmayınız.

Ailenizden birisinde tiroit yetmezliği varsa, sizde veya çocuklarınızda da orta­ya çıkabilir. Bu nedenle anti-TPO antikor ve TSH ölçümlerini yaptırınız.

Tiroit bezi yetmezliği olan bazı kadınlar adet bozukluğu nedeniyle Kadın-Doğum uzmanlarına giderler. Eğer tiroit hormonlarının ölçümü unutulursa ve altta ti­roit bezi yetmezliği varsa tedaviden sonuç alamazlar.
İstediği halde çocuğu olmayan veya sık düşük yapan kadınların bazılarında ti­roit yetmezliği veya kanlarında tiroit bezine ait anti-TPO antikor yüksekliği olabi­lir. Bu kadınların mutlaka tiroit hormon tetkikleri yaptırması gerekir, aksi takdirde uygulanacak tedavilerden fayda görmeleri çok zordur.

Göz altları şiş, çok uyuyan, üşüyen, kansızlığı olan ve seks isteği azalmış kişi­lerde de tiroit yetmezliği olabilir.

Kan kolesterol düzeyi yüksek olan ve bu amaçla kolesterol düşürücü ilaçlar kul­lanan ve diyet yapan bazı kişilerde kolesterol bir türlü düşmez. Bu kişilerin bazıla­rında tiroit hormon yetmezliği olabileceği ve bu nedenle kolesterolün yüksek olabi­leceği akla gelmezse tedavilerden sonuç alınamaz.

Kansızlığı olan kadınların bir kısmında tiroit yetmezliğine bağlı demir ve B12 vitamin eksikliği olabilir. Tiroit yetmezliği fark edilmez ise yapılacak kansızlık te­davilerinde başarı sağlanamaz.

Tiroit bezi yetmezliği TSH, serbest T3 ve serbest T4 hormonlarının ölçülmesiy­le kolayca tanınır ve tedavisine başlanır. Tedavi için yapay T4 hormon ilacı kulla­nılır. Bu ilaçlar aç iken iyi emildiğinden aç karna alınır. İlacı önerilen dozda aldığı­nız halde şikayetleriniz geçmiyorsa, ya ilaç az geliyordur ya da emilimi bozuktur. Böyle bir durumda doktorunuzla konuşunuz.

TSH düzeyinin 1.5-2.5 civarında olması sizin için idealdir.



 Tiroit hormonlarının kanda çok az bulunması durumuna hipotiroidi veya hipotiroidism denir. Kadınlarda erkeklere nazaran çok daha sık görülür.

Kaç çeşit hipotiroidi mevcuttur?
Hipotiroidinin oluş yerine göre dört türlü hipotiroidi mevcuttur.

Primer hipotiroidi: En sık görülen hipotiroidi türüdür. Bu türdeki hipotiroidide hastalık tiroit glandındadır. Kanda T3 ve T4 düşük, TSH ise yüksektir.

Sekonder hipotiroidi: Nadir olarak görülür. Burada hastalık beynin alt kısmında bulunan hipofiz glandındadır. Kanda T3, T4 ve TSH hormonları düşüktür.

Tertier hipotiroidi: Beyinde bulunan hipotalamus bozukluğu sonucu ortaya çıkar. TRH yetersizliği mevcuttur. Tiroit hormonları ve TSH düşüktür. Bazen TSH normal olarak da bulunur.


Sebebi belli olmayan ( idiyopatik ) hipotiroidi. Hipotiroidiyi yapan neden belli değildir.


Öksürük için Doğal ve Bitkisel Tedavi Yolları :
* Bir elmanın kabuğunu soyun, bir kaç da çekirdeğini koyun, birazcık ıhlamur, bir iki karanfil, belki bir tarçın kabuğu, bir dilim de limon. Bunların hepsini kaynatıp, isterseniz bal ile tatlandırıp  sıcak sıcak içebilirsiniz. Ilık ılık vermek suretiyle çocuklar için de kullanabilirsiniz.


* Bir tatlı kaşığı bala toz zencefili karıştırarak macun yapıp için (yiyin), boğazınıza ve öksürüğe çok iyi  gelir. Çocuklarda kullanılmamalıdır.
* İki tatlı kaşığı dut pekmezine uygun miktarda karabiber katıp karıştırın ve günde bir kaşık verin. Bir iki güne kadar öksürük geçecektir. Yetişkin ve çocuk kullabilir.
* 1 çay kaşığı karabiber , 1 tatlı kaşığı bal ile ile karıştırılarak verilir. Ardından da süt. Bu formül yetişkinler için de etkilidir.
* Kabukları ile elma, tarçın, zencefil, ıhlamur, ayva ve kabuklu limonu kaynatıp suyunu içirin. Göğsü yumuşatacak ve öksürüğü geçirecektir.
* Çocuğunuzu uykuya yatırırken oda sıcaklığındaki balı sırtına sürüp, üstüne gazete veya kağıt havlu ile kapatıp, uyumasını sağlayın. 2-3 kez denendiğinde öksürüğü kesecektir.
* Ihlamurla ile ayva yaprağı beraber kaynatılıp içilirse, öksürük geçer.
* Bir miktar kekiği su ile kaynatıp içine bal koyup ılıtılır. Ilıyan karışım bebeklere verildiğinde öksürüğü geçer.
* Nişastayı suyla kaynatıp içine limon yada portakal suyu koyun biraz da tatlandırmak için pekmez ekleyin. Bu karışımı ılık ılık içirin. Çocuğunuzun öksürüğü hemen kesilecektir.
* Biraz zeytinyağını ısıtın, ve içine karabiber atarak pişirin, iyice yansın. Sonra ılınınca öksüren Çocuk veya yetişkin kişinin, sırtına ve göğsüne sürüp ovun. Üzerine, hafif emince sıcak bez örtün ve giyinmesini sağlayın.


ENDER SARAÇ TERE TOHUMU ile Zayıflama ve Metabolizma Hızlandırma Önerileri :
Tere tohumu belirli bir süre sabah aç karnına kullanıldığında başta tiroid hormonu olmak üzere genelde metabolizmayı uyarıcı bir etki gösterebilir ve metabolizmanın canlanmasına yardımcı olabilir.


Tere tohumları, yaklaşık susam çekirdeği ebatlarında ama daha koyu parlak kırmızı renktedir. Tere tohumunu aktif tiroid rahatsızlığı olanların kullanmasını önermem. Ama troidi yavaş çalışan pek çok kişinin verdiğim önerilere göre bilinçli kullanıldığında daha rahat kilo verdirdiğini gözlemledim.
Tere tohumu nasıl kullanılır:
Tere tohumunun tadı şiddetli buruk acıdır.Çekirdek halinde değil de öğütülmüş olarak almak daha uygundur. Tere tohumunu balla karıştırın. Üzerine sıcak su için
Tere tohumunu , tadı çok buruk olduğundan 1 veya 2 küçük kahve kaşığı iyi,kaliteli bir balla karıştırıp yerek daha uygun olur. Tere tohumunu sabah aç karnına yuttuktan sonra üzerine bir fincan da sıçak su içmek etkisini arttırarak emilimine yardımcı olur.
Tere tohumu ülkemizde yetişen,pahalı olmayan,doğal bir bitkidir. Tere tohumu kadar olmasa da yeşil,taze tere yapraklarının da kısmen canlandırıcı etkisi olabilir.
Önemli Uyarı: Aktif mide ülseri,kanaması,ve mide rahatsızlığı olanlara tere tohumunun buruk acı tadı daha da rahatsız edici gelebilir.Bu kişilerin tere tohumunu dikkatli kullanmasını öneririm


Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu Öksürük ve Balgam Söktürücü Doğal bir tedavi formülü veriyor ...
Prof.Dr.  İbrahim Saraçoğlu Öksürük için Soğan Kürü Tarifi:
Bir tane orta boy sarı soğanı 6 ya bölüp bir buçuk bardak su ilave ederek bunu bir miktar kaynatıyoruz. Daha sonra ılımaya bırakarak ılık bir şekilde içiyoruz. Fazla beklemiş suyu içmeyin yeniden hazırlamanız daha uygun olacaktır.


Eğer öksürüğünüz balgamlı ise aşağıdaki tarifi uygulayın:
Yarım litre suya 7-8 tane keçi boynuzu atarak kaynatın ve bunun suyunu için.3 gün sonra balgamın nasıl söküldüğünü sizde farkedeceksiniz. Özellikle sigara içen kişilerin bu kürü kullanmasını tavsiye ederiz.


Salyangoz kremi neye yarar? Salyangoz kreminin kullanıldığı yerler? Salyangoz kreminin içeriğinde ne vardır? Salyangoz kremi hamilelik (doğum) çatlak ve lekelerine iyi gelir mi? Salyangoz kreminin dikiş izleri ve cilt lekelerine yararı var mıdır?
Sivilce, yara, doğum sonrası çatlak izleri gibi cilt lekelerini doğal ve sağlıklı şekilde salyangoz kremi ile yok eder; pürüzsüz, canlı bir görünüme sahip olursunuz.

Salyangozlar, dokularını tedavi edebilen ve kabukları kırıldığında yerine yenisini üretebilen canlılardır. Dokuların çok kısa sürede oluşmasını sağlayan güçlü, yenileyici etki, salyangozun doğal yollarla arkasında bıraktığı salgının temel özelliğidir.
SALYANGOZ SALGISI
* Yaşlanmayı önlemeye (anti-aging) yönelik etki yapar,
* Güneş lekeleri ve doğum sonrası cilt çatlaklarının giderilmesini sağlar,
* Sivilcelerin neden olduğu lekelerin ortadan kaldırılmasında etkilidir,
* Göz çevresinde ve boyundaki çizgileri, kırışıklıkları azaltır,
* Kuru ciltlerdeki pürüzlü görünümü giderir,
* Yara izlerinin yok edilmesine yardımcı olur,
* Traş sonrası kabarıklıkların giderilmesinde etkilidir,
* Cildinize pürüzsüz ve ipeksi bir görünüm kazandırır.
Salyangoz protein özlü krem içeriğinde:
* Allantoin – cildin yenilenmesine yardımcı olur.
* Elastin – cildin esneklik kazandırmaya yardımcı olur.
* Vitaminler – cildin canlanmasına ve yenilenmesine yardımcı olur.
* Kolajen – cildin sıkılaşmasına yardımcı olur.
* Glikolik asit – ölü cildin atılmasına yardımcı olur.

İngiltere’de gazetelerin 3’üncü sayfa güzelleri arasında yapılan araştırmada ideal göğüs ölçüsü hesaplandı.
College London Üniversitesi ve Royal Free Hastanesi’nin üç ay boyunca ortaklaşa yürüttüğü araştırmada 100 göğüs incelendi. 

Üçüncü sayfa güzelleri olarak seçilen kadınların doğal göğüsleri bilgisayar ortamında boyutları ve biçimlerine ayrıldı. Göğüs ucundan itibaren göğsün alt ve üst kısımlarının ideal oranları, üst kısım için yüzde 45, alt kısım için yüzde 55 olarak belirlendi. Araştırma, estetik cerrahide ideal göğüs oranlaması adına bir ilk teşkil etti.

Yüzyılın hastalığı şişmanlık bütün insanların şu anda en büyük sağlık sorularından biri…
Gün geçtikçe dünya nüfusu yaşlanıyor ve şişmanlıyor. Her gün bu konu ile ilgili yeni araştırmalar yapılıyor.
Şişmanlık neden bu kadar sık görülmeye başlandı? Neden her geçen gün insanoğlu daha fazla genişliyor? Şişmanladıkça birçok metabolik ve yapısal hastalık; başta şeker, tansiyon, kalp, kanserler,  eklem hastalıkları, damar hastalıkları ortaya çıkıyor ve bu durum insanoğlunun yaşam kalitesini çok kötü etkiliyor.

Şu anda bilim dünyası acaba nerede hatalar yapılıyor diye araştırmalar yapıyor. Gerçekten birçok diyet miti belki de  yaşam tarzı haline getirildiği  için bu konuda mutlak başarı sağlanamıyor.  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya değişen diyet kurallarını anlatıyor:
1) ESKİ DİYET KURALI; KALORİLERİ SAY, YENİ DİYET KURALI PROTEİN, YAĞ VE KARBONHİDRATI SAY: 
Eskiden yiyeceklerin enerji değeri bilinirse ve ona göre kişi günlük alması gereken kaloriyi hesaplayarak yerse,  zayıflamak çok kolay diye düşünülüyordu. Bu konu insanları önce çok mutlu etti. Çünkü şöyle düşünüldü, örneğin, günde 1200 kalori alırsam zayıflarım ve ben fındığı çok seviyorum, o zaman insanlar 1200 kaloriye tekabul edecek fındığı hesapladılar ve başka hiçbir şey yemeden sadece fındık yiyerek kilo verdiler. Bir başkası baklavayı çok seviyordu sadece baklavanın kalorisini hesaplayarak baklava yedi ve kilo verdi. Ancak bu tür beslenme her ne kadar kilo verdiyordu ise de bir müddet sonra tek yönlü beslenmeye bağlı beslenme yetersizlikleri ortaya çıkmaya başladı. İnsanlar saçlarının döküldüğünden, tırnaklarının kırıldığından, kalp çarpıntılarından yakınmaya başladılar.
Günümüzde tek yönlü beslenme asla önerilmiyor. İnsan vücudunun bütün besin gruplarına ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu nedenle karbonhidrat, protein ve yağ besin gurupları hastaya öğretilerek günlük metabolizmasına göre ne kadar yiyeceği planlanıyor. Hasta bütün besin guruplarını yediği için vücutta herhangi bir hastalığa neden olmuyor.
2) ESKİ DİYET KURALI: TATLANDIRICILAR KİLO VERMEYE YARDIMCIDIR, YENİ DİYET KURALI: TATLANDIRICI İÇEREN YİYECEK VE İÇECEKLER KİLO ALMAYA NEDEN OLABİLİYOR.
Soframızda kullandığımız şekerin ne kadar yüksek kalorisi olduğunu öğrendiğimizde, biz bilim adamlarının gözleri fal taşı gibi açıldı ve günümüzde şişmanlığın bu kadar yaygınlaşmasının en büyük nedeni olarak bu şekeri gördük. Ama şeker hayatımızda o kadar büyük bir yer açmıştı ki kendine, ondan vazgeçebilmek mümkün değildi. O zaman denildi ki, biz bu şekerden vazgeçelim ama şeker yerine tadı şeker gibi olan ama kalorisi yani enerji değeri hiç olmayan bir yiyecek olsun, böyle bir yiyecek bulalım dendi ve bu konuda yapılan araştırmalarla birlikte tatlandırıcılar geliştirildi. Evet tadı şekere benziyordu ve enerji değeri nerede ise sıfırdı. Böylelikle tatlandırıcılar yaşamımıza girdi. Çocuk şuruplarından tutunda, keklerin, kurabiyelerin, birçok içeceğin içine girdi. Tatlandırıcı ile yapılmış bu tür yiyecek ve içecekler yıllarca rejim listelerinin baş tacı oldu.
Ancak son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda bu tatlandırıcıları çok fazla kullanmanın başta mesane tümörü olmak üzere birçok kanser şeklini artırdığı gösterildi. Yıllardır kilo vermeye katkısının çok fazla olduğu söylenilen bu tatlandırıcıların tam aksine kilo almaya neden olabileceği ile ilgili de bazı araştırma sonuçları yakınlarda yayınlandı. Tatlandırıcıların bağırsaklardaki glikoz sensörlerini uyardığı ve vücuda giren şekerin daha fazla depo edilmesine neden olduğu düşünülüyor. Ayrıca tatlandırıcılar daha çabuk acıkmaya ve bir sonraki öğünde daha fazla yeme ihtiyacına neden olabiliyor.

3) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTE EKMEK YEMEYİN, YENİ DİYET KURALI: EKMEK EN İYİ TEMEL BESİN MADDELERİNDEN BİRİDİR:
Yıllardan beri birçok insan rejime başladığında, ilk yaptıkları şey ekmeği kesmek oluyordu. Yemeğin yanında ekmek yenmediğinde, vücut enerji kaynağı olarak daha çok ekmeğin içindeki glikozu kullandığı için ve bu eksik alındığı için karbonhidrat eksikliğini kişi, aşerme tarzında diğer karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklere karşı, karşı koyulamaz bir yeme atağı geçirebiliyordu. Öreğin diyete başlıyordu hiç ekmek yemiyordu. Diyetin 5. gün kendisini 1 tencere makarna veya 1 kilo baklava yerken bulabiliyordu. Bir kez böyle bir yeme atağı geçirdiği zaman işin ucunu bırakıyordu ve iki kat geri kilo alıyordu.
Artık en temel besin maddemiz olan ekmekten korkmuyoruz. Özellikle pilav, makarna, börek, tatlılar gibi yiyecekler yerine ana yemeğin yanına alınan bir-iki dilim ekmek hem kişiyi daha çok doyuruyor hem de vücudun temel yakıtından mahrum kalınmadığı için sonrasında yaşanılan yeme atakları daha az görülüyor. Ekmek pilav ve makarna ile kıyasladığında yağ içermediği için daha düşük bir kaloriye sahip. Ekmek yerken porsiyon kontrolü yapmak daha kolay ve ekmek kişiyi daha uzun süre tok tutuyor.
4) ESKİ DİYET KURALI: 6 ÖĞÜN YEMEK, YENİ DİYET KURALI: ACIKTIĞINDA YEMEK, MÜMKÜNSE GÜNDE 2 ÖĞÜN YEMEK:
Az az sık sık yendiğinde, vücuda sürekli şeker girişi olduğu için bu durum pankreastan sürekli insülin salınımına neden oluyor. İnsülin anabolizan yani yağ depolayıcı bir hormondur. İnsülinin bu şekilde yüksek olması kişinin daha çabuk acıkmasına neden oluyor. Yenilen yiyeceğin içindeki şeker daha çabuk yağ dokusuna depolanıyor. Aynı zamanda kişi metabolizmam çalışsın diye sık sık yemem gerekiyor düşüncesinde olduğundan daha o öğünü yerken bir sonraki öğünün hayalini kuruyor ve ister istemez daha çok yemek düşünmeye başlıyor. Bu durumda kişinin iştahı açılıyor ve bir sonraki öğünü daha çok yemeye başlıyor.
Oysa yemek fizyolojik bir ihtiyaçtır. Nasıl ki, uykumuz geldiğinde uyuyoruz, tuvalet ihtiyacımız geldiğinde tuvalete gidiyoruz, üşüdüğümüzde daha kalın giyiniyoruz, yemeyi de acıktığımızda yememiz gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, açlığı çok ertelememek. Eğer açlığımızı çok ertelersek bir sonraki öğünü çok fazla yeriz. Son yapılan araştırmalarda günde iki öğün yemenin insan vücudu için daha uygun olduğu düşünülüyor.
 Eski çağlarda elektrik olmadığı için insanın da kendini gün ışığına göre programladığını biliyoruz, sabahın ilk işikları ile güne başlanıyordu ve güneş battığında gün bitiyordu. Durum böyle olunca akşam yemeği saatleri uzamıyordu. Vücudun gece ve gündüz hormonları dengeli bir şekilde çalışıyordu. Aynı zamanda hareketlilik de olduğu için o dönemlerde kilo problemi ile karşılaşmıyorduk. O dönemlerde sabah yemekleri saat 9-10 gibi akşam yemekleri de 16-18 arasında yeniyordu. Günümüzde ise uzun çalışma saatleri nedeni ile bu yeme düzenini oturtamaz isek, günde en fazla dört öğünle kendimizi sınırlamamız gerekiyor. Özellikle de ikindi ve akşam yemeğinin yeri de değişebilir. Yani ikindiyi ana öğün gibi yapıp akşam yemeğini ara öğün kıvamında tutabilmek en iyi beslenme biçimi olabilecektir.
5) ESKİ DİYET KURALI; HAVUÇ, PATATES, MISIR YENMEZ, YENİ DİYET KURALI; ŞEKER ORANI DÜŞÜRÜLEREK HAVUÇ, PATATES, MISIR YENEBİLİR:
Eskiden şeker oranı yüksek yiyecekler diyetlerde asla önerilmezdi. Yıllarca insanlar havuca, patatese düşman oldular. Günlük yaşamlarından bu yiyecekleri tamamen çıkardılar. Oysaki vitamin, mineral deposu olan bu yiyeceklerden çok korkmamak gerekiyor. Bir havuç nerede ise bir insanın bir günlük A vitamini ihtiyacını karşılıyor.
Son yıllarda yapılan birçok çalışmada şeker oranı yüksek olan bazı besin gurupları proteinle birlikte tüketildiğinde kişiyi daha tok tutabileceği gösterildi. Patates, havuç, mısır gibi yiyecekler yoğurt veya ayranla birlikte tüketildiğinde kan şekerini çok hızlı yükseltip kişiyi daha çabuk acıktırmıyorlar. O nedenle glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler artık yoğurtla birlikte öneriliyor.
6) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTEYKEN AZ YAĞLI YOĞURT, AZ YAĞLI SÜT, AZ YAĞLI PEYNİR YİYİN, YENİ DİYET KURALI: DOĞAL YAĞLARDAN DEĞİL, YAĞ EKLENEREK YAPILMIŞ YİYECEKLERDEN UZAK DURUN:
Diyet denince eskiden insanların aklına hemen markete gidilerek her türlü ürünün az yağlı alınması düşünülürdü. İnsanlar özellikle sütü, yoğurdu ve peyniri az yağlı satın alırdı. Kendi hayatlarında bilmeden yedikleri gizli yağı yüksek yiyecekleri farkında olmadan yemeye devam ederlerdi. Örneğin bir alışveriş merkezinde ızgara köfte ile light ayran içen isanlar görürdük. Köfte ızgara olduğu için az yağlı sanılır, halbuki kıymadan yapılan etler köfte, adana, döner gibi her ne kadar ızgara da yapılmış olsalar, içine genelde kuyruk yağı katılarak yapıldığı için yağ oranı çok yüksektir. Pastane poğaçası satın aldığınızda ununa yağ katıldığı için kalorisi çok yüksektir.sO nedenle doğal olarak içeriğinde yağ olan süt, yoğurt gibi yiyecekleri light olarak değil, günlük olarak tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bununla birlikte insanların kendi elleri ile içine yağ ekledikleri yiyeceklere karşı dikkatli olmaları gerekiyor.
7) ESKİ DİYET KURALI: ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET YAPIN; YENİ ZAYIFLAMA KURALI ASLA DİYET YAPMAYIN:
Eskiden zayıflama denince insanlar mucize diyetlerin peşine düşerlerdi. Özel olarak hazırlanmış diyet listelerine göre yerlerdi. Bu durumda hayatlarını hep ikiye ayırırlardı ya diyet yaparlardı ya da yapmazlardı. Diyet yaptıkları dönemde herkesle birlikte sofraya oturmazlardı. Kendileri için özel yemek yaparlardı. Durum böyle olunca da kısa vadede kilo da verseler normal yeme yapılarına döndüklerinde iki kat geri kilo alırlardı.
Yeni zayıflama yöntemlerine baktığımızda ise artık diyetler önerilmiyor. Öncelikle kişinin kilo almasının nedenleri araştırılıyor ve kişiye ömür boyu sürdürebileceği sağlıklı yeme alışkanlıkları kazandırılıyor. Böylelikle kişinin kalıcı zayıflaması sağlanıyor.

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Gönderen @smile 15 Ekim 2011 Cumartesi


Latince ismi : Semen lini

OMEGA-3 ( N-3 ) yağ asitleri içeren besinlerin sağlığımız açısından önemini belgeleyen araştırma sonuçları arttıkça, beslenme uzmanları, doktorlar ve tüketicilerin, balık yağı ve keten tohumuna ilgileri arttı. Bu ürünlere yönelişin artmasındaki diğer önemli unsur da, vücudumuzun üretemediği N-3 yağ asitlerinin, mutlaka dışarıdan besin yoluyla alınmasının gerekliliği.

Keten tohumu yüksek oranda çoklu doymamış yağ asitleri, düşük oranda doymuş yağ asidi, yüksek oranda lifle birlikte bol miktarda potasyum, az miktarlarda ise magnezyum, demir, bakır, çinko ve çeşitli vitaminler içerir.

*Ketentohumundaki omega-3 yağ asidi olarak bilinen alfa linoleik asittir.Balıktaki omega-3 yağ asitlerinden farklıdır, ancak kan damarları üzerinde aynı yararlı etkiye sahiptir.
*Keten tohumu yağı(flax seed oil) sağlığa yararlı omega-6 yağ asitlerinden linoleik asit de içerir.
*Kolestero düzeyini azaltır.
*Kalp damar hastalıklarına karşı koruyucudur.Aterosklerozu(damar sertliği)yavaşlatır ya da durdurur.
*Kan basıncı ayarlamasını kolaylaştırır.
*Kadınların fibrokistik meme hastalığında, gut hastalığında,romatizmal bağışıksal hastalıklarda iltihabı yanıtı sınırlar,eklem, kalp ve kaslardaki sorunları hafifletir.
*Bol miktarda if içerir.Bu nedenle kabızlığa,kalın barsak divertiküler sorununa, hemoroite karşı son derece faydalıdır.,
*Sedef hastalığı, güneş yanığı, rosacea,akne gibi birçok cilt sorununu hafifletir.
*Sağlıklı cilt ve tırnak oluşumunu destekler.
*Şeker hastalığı,multiple Skleroz, dejeneratif sinir sistemi hastalıkları ya da Parkinson hastalığı sonucu oluşan uyuşma ve karıncalanmayla belirginleşen sinir hasarını azaltır.
*Genelde günde 1 kez 1 çay kaşığı likit keten tohumu yağının ya da 1000 mg'lık kapsüllerin alınması yeterli olur.
*Hafif kavrulmuş taze keten tohumu öğütülerek salata veya yoğurda eklenebilir.Müsli ile tüketilebilir.
*Yarım fincan keten tohumu yeterlidir.
*Buzdolabında kapalı bir kapta saklanmalıdır.
KETEN TOHUMUNU HAYATINIZA SOKUN

10 bin yıldır gıda olarak da kullanılan keten bitkisi, etkili bir gençlik, sağlık ve güzellik kaynağı

Keten tohumunu hayatınıza sokun

Yağlı ciltler için sirke toniği çok iyi bir formüldür. 1 kaşık elma sirkesine 8 kaşık maden suyu karıştırıp yağlı ciltler için güzel bir tonik oluşturabilirsiniz
Doğal maden sodası içindeki zengin mineraller sayesinde tüm ciltler için yararlı ve besleyici bir toniktir.

Yumurtanın sarısını pastalarınızın üzerine sürdünüz, akını ne yapıyorsunuz? Cilt maskesi yapabilirsiniz. İyice çırptıktan sonra içine bir çay kaşığı limon suyu koyun ve bekletmeden yüzünüze ve boynunuza sürün.
Kili doğrudan sulandırarak cildinize sürdüğünüzde fazla yağı alan ve cildi kurutmayan bir maskedir.
Kuru ciltler için bal maskesi harika bir tercihtir. Balı cilde göz çevresi hariç sürün, 15 dakika bekleyin ve durulayın. Balı kolayca yaymak için parmaklarınızın ucunu suyla ıslatabilirsiniz.
2 kaşık bal ile 2 kaşık sütü karıştırın. İyi bir yüz maskesidir.
Kentte yaşayanların cilt bakımına daha çok ihtiyacı vardır. Düzenli olarak C vitamini almaları gerekiyor. Özellikle sigara içenlerin C vitaminine ihtiyacı daha fazladır. Haftada 2 kere de peeling yapmalılar.


Ünlülerin doktoru Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, ‘Kilo vermenin sırrı yediklerinizi azaltmaktan, aktivitenizi artırmaktan geçiyor’ diyor.
Pek çok kişinin neden kilo aldığını anlamadığı için nasıl kilo vereceğini bilmediğini söyleyen Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, vücudumuzun bir hesap makinesi gibi olduğunu ve fazla kalorilerin mutlaka yağ olarak depolandığını söylüyor.

Kendisinin bile zaman zaman kilosunu yönetmekte zorlandığının altını çizen Müftüoğlu, mucize diyetin olmadığını anlatıyor ve sağlıklı kilonun sırlarını bizimle paylaşıyor.
Fazla kilolardan kurtulmak için doğru bir planla işe başlamak gerekiyor. Bütün araştırmalar hangi yaş ve kiloda olursanız olun sağlıklı bir vücudun ayda 2-4 kilodan daha fazla kaybı kabullenmekte güçlük çekeceğini gösteriyor.

Kilo vermenin 4 altın kuralı

Düşük yağlı, orta düzeyde protein ve yeterli miktarda karbonhidrat içeren diyet: Kek, kurabiye, bisküvi, şeker ve tatlılar yerine meyve, sebze, bulgur, makarna ve kepekli ürünler yemeyi deneyin.
Egzersiz olmadan olmaz: Kilo yönetimi programı yaşam koşullarınıza uygun size özel hazırlanmış bir egzersiz planını mutlaka içermelidir. Verdikleri kiloyu başarılı bir şekilde koruyanların sırrı “günde 30 ila 45 dakika yürüyüş”tür.
Vazgeçilmez öğün kahvaltı: Kilo sorunu olanların büyük bir kısmında kahvaltı alışkanlığı olmadığı saptanmıştır. Atlanan bir kahvaltının ardından yeterli, dengeli ve çeşitli bir öğle yemeği genellikle yapılamaz.
Kilo takibi ve porsiyon kontrolü: Haftalık kilo takibi yapmak her gün tartılmaktan çok daha yararlıdır. Bunun yanı sıra porsiyon kontrolünün, edinilmesi gereken önemli bir alışkanlık olduğunu unutmayın!

DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR

Diyet ve light ürünler kilo aldırmaz!
Şok diyetler daha çok yağ kaybettirir!
Bitki hapları, hızlı kilo verdirir!
Limon-greyfurt, ananas zayıflatır!
Yağ kıran aletlerden faydalanalım!
Masajla kaslara elektrik vermekle, yağ kaybediliyor!

Bunlar çok önemli

Tuz kullanımını azaltın. Günde 2-3 gramı geçmeyecek miktarda tuz tüketmeye çalışın.
Yemeklerinize potasyum bakımından zengin, maydanoz, nane, kekik, dereotu, soğan, limon gibi tat vericileri kullanmaya özen gösterin.
Kansere karşı koruyucu etkisi olan sarımsak, sofranızda mutlaka yer alsın.
Bitkisel sıvı yağları tercih edin.
Yeşillikleri unutmayın. Bol bol tere, roka, yeşil soğan, maydanoz tüketin.
Peynirinizi tuzsuz almaya dikkat edin ya da suda bekletin.
Zeytin tüketimini günde 4-5 adet olacak şekilde sınırlayın.
Günde 3-5 porsiyon meyve-sebze tüketin.
Turşu, salamura ve ev salçası tüketimini azaltın.
Tereyağı, margarin, kuyrukyağı ve içyağı kullanmayın.
Alışverişe gittiğinizde dikkatli olun. Sepete bir şey koymadan önce düşünün. Benzer ürünlerin farklı içerikleri ve daha yararlı, daha az zararlı olanlarını bulabilirsiniz. Etiketleri okuyun.

Followers