Yazılara Abone Ol Yorumlara Abone Ol
http://idealkilo-zayiflamak.blogspot.com

Dr.Mehmet Öz'ün Kızı Nasıl Zayıfladı?

Defne Öz çok kilolu bir çocuk ve genç kız olduğunu , nasıl 90 kiloyken birden 20 kilo zayıfladığını anlattı.Babası ve dedesi çok ünlü birer doktor ve sağlıklı yaşam uzmanı olduğu halde nasıl kilolu bir çocukluk geçirdi? Nasıl kilo verdi? Hangi diyeti uyguladı? ...

Ekmek Yiyerek Zayıflanır (mı)!!!

Ekmek Diyeti3 günde 2 kiloya kadar vermek isteyenler için tek gıda diyeti :Hedef: 3 günde 1.5-2 kilo.Günlük Kalori: 900 Kcal Diyetimde belli bir noktaya gelip dayandım ve malesef tartılar artık bir gram bile oynamıyor. Konuyla ilgili görüş aldığım diyet uzmanları böyle durumlarda, ...

16 ayda 51 kiloyu nasıl verdi?

İlayda Güneş başarı hikayesini anlattı :Fazla kilolarından kurtulmak için doktor doktor gezmeden kendini motive ederek 16 ayda 51 kilo verdi. Bunu nasıl başardığını anlatan İlayda, henüz 31 yaşında... Çocukluğunda çok zayıfken, ...
CahayaBiru.com

İngiltere’de gazetelerin 3’üncü sayfa güzelleri arasında yapılan araştırmada ideal göğüs ölçüsü hesaplandı.
College London Üniversitesi ve Royal Free Hastanesi’nin üç ay boyunca ortaklaşa yürüttüğü araştırmada 100 göğüs incelendi. 

Üçüncü sayfa güzelleri olarak seçilen kadınların doğal göğüsleri bilgisayar ortamında boyutları ve biçimlerine ayrıldı. Göğüs ucundan itibaren göğsün alt ve üst kısımlarının ideal oranları, üst kısım için yüzde 45, alt kısım için yüzde 55 olarak belirlendi. Araştırma, estetik cerrahide ideal göğüs oranlaması adına bir ilk teşkil etti.

Yüzyılın hastalığı şişmanlık bütün insanların şu anda en büyük sağlık sorularından biri…
Gün geçtikçe dünya nüfusu yaşlanıyor ve şişmanlıyor. Her gün bu konu ile ilgili yeni araştırmalar yapılıyor.
Şişmanlık neden bu kadar sık görülmeye başlandı? Neden her geçen gün insanoğlu daha fazla genişliyor? Şişmanladıkça birçok metabolik ve yapısal hastalık; başta şeker, tansiyon, kalp, kanserler,  eklem hastalıkları, damar hastalıkları ortaya çıkıyor ve bu durum insanoğlunun yaşam kalitesini çok kötü etkiliyor.

Şu anda bilim dünyası acaba nerede hatalar yapılıyor diye araştırmalar yapıyor. Gerçekten birçok diyet miti belki de  yaşam tarzı haline getirildiği  için bu konuda mutlak başarı sağlanamıyor.  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya değişen diyet kurallarını anlatıyor:
1) ESKİ DİYET KURALI; KALORİLERİ SAY, YENİ DİYET KURALI PROTEİN, YAĞ VE KARBONHİDRATI SAY: 
Eskiden yiyeceklerin enerji değeri bilinirse ve ona göre kişi günlük alması gereken kaloriyi hesaplayarak yerse,  zayıflamak çok kolay diye düşünülüyordu. Bu konu insanları önce çok mutlu etti. Çünkü şöyle düşünüldü, örneğin, günde 1200 kalori alırsam zayıflarım ve ben fındığı çok seviyorum, o zaman insanlar 1200 kaloriye tekabul edecek fındığı hesapladılar ve başka hiçbir şey yemeden sadece fındık yiyerek kilo verdiler. Bir başkası baklavayı çok seviyordu sadece baklavanın kalorisini hesaplayarak baklava yedi ve kilo verdi. Ancak bu tür beslenme her ne kadar kilo verdiyordu ise de bir müddet sonra tek yönlü beslenmeye bağlı beslenme yetersizlikleri ortaya çıkmaya başladı. İnsanlar saçlarının döküldüğünden, tırnaklarının kırıldığından, kalp çarpıntılarından yakınmaya başladılar.
Günümüzde tek yönlü beslenme asla önerilmiyor. İnsan vücudunun bütün besin gruplarına ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu nedenle karbonhidrat, protein ve yağ besin gurupları hastaya öğretilerek günlük metabolizmasına göre ne kadar yiyeceği planlanıyor. Hasta bütün besin guruplarını yediği için vücutta herhangi bir hastalığa neden olmuyor.
2) ESKİ DİYET KURALI: TATLANDIRICILAR KİLO VERMEYE YARDIMCIDIR, YENİ DİYET KURALI: TATLANDIRICI İÇEREN YİYECEK VE İÇECEKLER KİLO ALMAYA NEDEN OLABİLİYOR.
Soframızda kullandığımız şekerin ne kadar yüksek kalorisi olduğunu öğrendiğimizde, biz bilim adamlarının gözleri fal taşı gibi açıldı ve günümüzde şişmanlığın bu kadar yaygınlaşmasının en büyük nedeni olarak bu şekeri gördük. Ama şeker hayatımızda o kadar büyük bir yer açmıştı ki kendine, ondan vazgeçebilmek mümkün değildi. O zaman denildi ki, biz bu şekerden vazgeçelim ama şeker yerine tadı şeker gibi olan ama kalorisi yani enerji değeri hiç olmayan bir yiyecek olsun, böyle bir yiyecek bulalım dendi ve bu konuda yapılan araştırmalarla birlikte tatlandırıcılar geliştirildi. Evet tadı şekere benziyordu ve enerji değeri nerede ise sıfırdı. Böylelikle tatlandırıcılar yaşamımıza girdi. Çocuk şuruplarından tutunda, keklerin, kurabiyelerin, birçok içeceğin içine girdi. Tatlandırıcı ile yapılmış bu tür yiyecek ve içecekler yıllarca rejim listelerinin baş tacı oldu.
Ancak son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda bu tatlandırıcıları çok fazla kullanmanın başta mesane tümörü olmak üzere birçok kanser şeklini artırdığı gösterildi. Yıllardır kilo vermeye katkısının çok fazla olduğu söylenilen bu tatlandırıcıların tam aksine kilo almaya neden olabileceği ile ilgili de bazı araştırma sonuçları yakınlarda yayınlandı. Tatlandırıcıların bağırsaklardaki glikoz sensörlerini uyardığı ve vücuda giren şekerin daha fazla depo edilmesine neden olduğu düşünülüyor. Ayrıca tatlandırıcılar daha çabuk acıkmaya ve bir sonraki öğünde daha fazla yeme ihtiyacına neden olabiliyor.

3) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTE EKMEK YEMEYİN, YENİ DİYET KURALI: EKMEK EN İYİ TEMEL BESİN MADDELERİNDEN BİRİDİR:
Yıllardan beri birçok insan rejime başladığında, ilk yaptıkları şey ekmeği kesmek oluyordu. Yemeğin yanında ekmek yenmediğinde, vücut enerji kaynağı olarak daha çok ekmeğin içindeki glikozu kullandığı için ve bu eksik alındığı için karbonhidrat eksikliğini kişi, aşerme tarzında diğer karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklere karşı, karşı koyulamaz bir yeme atağı geçirebiliyordu. Öreğin diyete başlıyordu hiç ekmek yemiyordu. Diyetin 5. gün kendisini 1 tencere makarna veya 1 kilo baklava yerken bulabiliyordu. Bir kez böyle bir yeme atağı geçirdiği zaman işin ucunu bırakıyordu ve iki kat geri kilo alıyordu.
Artık en temel besin maddemiz olan ekmekten korkmuyoruz. Özellikle pilav, makarna, börek, tatlılar gibi yiyecekler yerine ana yemeğin yanına alınan bir-iki dilim ekmek hem kişiyi daha çok doyuruyor hem de vücudun temel yakıtından mahrum kalınmadığı için sonrasında yaşanılan yeme atakları daha az görülüyor. Ekmek pilav ve makarna ile kıyasladığında yağ içermediği için daha düşük bir kaloriye sahip. Ekmek yerken porsiyon kontrolü yapmak daha kolay ve ekmek kişiyi daha uzun süre tok tutuyor.
4) ESKİ DİYET KURALI: 6 ÖĞÜN YEMEK, YENİ DİYET KURALI: ACIKTIĞINDA YEMEK, MÜMKÜNSE GÜNDE 2 ÖĞÜN YEMEK:
Az az sık sık yendiğinde, vücuda sürekli şeker girişi olduğu için bu durum pankreastan sürekli insülin salınımına neden oluyor. İnsülin anabolizan yani yağ depolayıcı bir hormondur. İnsülinin bu şekilde yüksek olması kişinin daha çabuk acıkmasına neden oluyor. Yenilen yiyeceğin içindeki şeker daha çabuk yağ dokusuna depolanıyor. Aynı zamanda kişi metabolizmam çalışsın diye sık sık yemem gerekiyor düşüncesinde olduğundan daha o öğünü yerken bir sonraki öğünün hayalini kuruyor ve ister istemez daha çok yemek düşünmeye başlıyor. Bu durumda kişinin iştahı açılıyor ve bir sonraki öğünü daha çok yemeye başlıyor.
Oysa yemek fizyolojik bir ihtiyaçtır. Nasıl ki, uykumuz geldiğinde uyuyoruz, tuvalet ihtiyacımız geldiğinde tuvalete gidiyoruz, üşüdüğümüzde daha kalın giyiniyoruz, yemeyi de acıktığımızda yememiz gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, açlığı çok ertelememek. Eğer açlığımızı çok ertelersek bir sonraki öğünü çok fazla yeriz. Son yapılan araştırmalarda günde iki öğün yemenin insan vücudu için daha uygun olduğu düşünülüyor.
 Eski çağlarda elektrik olmadığı için insanın da kendini gün ışığına göre programladığını biliyoruz, sabahın ilk işikları ile güne başlanıyordu ve güneş battığında gün bitiyordu. Durum böyle olunca akşam yemeği saatleri uzamıyordu. Vücudun gece ve gündüz hormonları dengeli bir şekilde çalışıyordu. Aynı zamanda hareketlilik de olduğu için o dönemlerde kilo problemi ile karşılaşmıyorduk. O dönemlerde sabah yemekleri saat 9-10 gibi akşam yemekleri de 16-18 arasında yeniyordu. Günümüzde ise uzun çalışma saatleri nedeni ile bu yeme düzenini oturtamaz isek, günde en fazla dört öğünle kendimizi sınırlamamız gerekiyor. Özellikle de ikindi ve akşam yemeğinin yeri de değişebilir. Yani ikindiyi ana öğün gibi yapıp akşam yemeğini ara öğün kıvamında tutabilmek en iyi beslenme biçimi olabilecektir.
5) ESKİ DİYET KURALI; HAVUÇ, PATATES, MISIR YENMEZ, YENİ DİYET KURALI; ŞEKER ORANI DÜŞÜRÜLEREK HAVUÇ, PATATES, MISIR YENEBİLİR:
Eskiden şeker oranı yüksek yiyecekler diyetlerde asla önerilmezdi. Yıllarca insanlar havuca, patatese düşman oldular. Günlük yaşamlarından bu yiyecekleri tamamen çıkardılar. Oysaki vitamin, mineral deposu olan bu yiyeceklerden çok korkmamak gerekiyor. Bir havuç nerede ise bir insanın bir günlük A vitamini ihtiyacını karşılıyor.
Son yıllarda yapılan birçok çalışmada şeker oranı yüksek olan bazı besin gurupları proteinle birlikte tüketildiğinde kişiyi daha tok tutabileceği gösterildi. Patates, havuç, mısır gibi yiyecekler yoğurt veya ayranla birlikte tüketildiğinde kan şekerini çok hızlı yükseltip kişiyi daha çabuk acıktırmıyorlar. O nedenle glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler artık yoğurtla birlikte öneriliyor.
6) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTEYKEN AZ YAĞLI YOĞURT, AZ YAĞLI SÜT, AZ YAĞLI PEYNİR YİYİN, YENİ DİYET KURALI: DOĞAL YAĞLARDAN DEĞİL, YAĞ EKLENEREK YAPILMIŞ YİYECEKLERDEN UZAK DURUN:
Diyet denince eskiden insanların aklına hemen markete gidilerek her türlü ürünün az yağlı alınması düşünülürdü. İnsanlar özellikle sütü, yoğurdu ve peyniri az yağlı satın alırdı. Kendi hayatlarında bilmeden yedikleri gizli yağı yüksek yiyecekleri farkında olmadan yemeye devam ederlerdi. Örneğin bir alışveriş merkezinde ızgara köfte ile light ayran içen isanlar görürdük. Köfte ızgara olduğu için az yağlı sanılır, halbuki kıymadan yapılan etler köfte, adana, döner gibi her ne kadar ızgara da yapılmış olsalar, içine genelde kuyruk yağı katılarak yapıldığı için yağ oranı çok yüksektir. Pastane poğaçası satın aldığınızda ununa yağ katıldığı için kalorisi çok yüksektir.sO nedenle doğal olarak içeriğinde yağ olan süt, yoğurt gibi yiyecekleri light olarak değil, günlük olarak tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bununla birlikte insanların kendi elleri ile içine yağ ekledikleri yiyeceklere karşı dikkatli olmaları gerekiyor.
7) ESKİ DİYET KURALI: ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET YAPIN; YENİ ZAYIFLAMA KURALI ASLA DİYET YAPMAYIN:
Eskiden zayıflama denince insanlar mucize diyetlerin peşine düşerlerdi. Özel olarak hazırlanmış diyet listelerine göre yerlerdi. Bu durumda hayatlarını hep ikiye ayırırlardı ya diyet yaparlardı ya da yapmazlardı. Diyet yaptıkları dönemde herkesle birlikte sofraya oturmazlardı. Kendileri için özel yemek yaparlardı. Durum böyle olunca da kısa vadede kilo da verseler normal yeme yapılarına döndüklerinde iki kat geri kilo alırlardı.
Yeni zayıflama yöntemlerine baktığımızda ise artık diyetler önerilmiyor. Öncelikle kişinin kilo almasının nedenleri araştırılıyor ve kişiye ömür boyu sürdürebileceği sağlıklı yeme alışkanlıkları kazandırılıyor. Böylelikle kişinin kalıcı zayıflaması sağlanıyor.

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Gönderen @smile 15 Ekim 2011 Cumartesi


Latince ismi : Semen lini

OMEGA-3 ( N-3 ) yağ asitleri içeren besinlerin sağlığımız açısından önemini belgeleyen araştırma sonuçları arttıkça, beslenme uzmanları, doktorlar ve tüketicilerin, balık yağı ve keten tohumuna ilgileri arttı. Bu ürünlere yönelişin artmasındaki diğer önemli unsur da, vücudumuzun üretemediği N-3 yağ asitlerinin, mutlaka dışarıdan besin yoluyla alınmasının gerekliliği.

Keten tohumu yüksek oranda çoklu doymamış yağ asitleri, düşük oranda doymuş yağ asidi, yüksek oranda lifle birlikte bol miktarda potasyum, az miktarlarda ise magnezyum, demir, bakır, çinko ve çeşitli vitaminler içerir.

*Ketentohumundaki omega-3 yağ asidi olarak bilinen alfa linoleik asittir.Balıktaki omega-3 yağ asitlerinden farklıdır, ancak kan damarları üzerinde aynı yararlı etkiye sahiptir.
*Keten tohumu yağı(flax seed oil) sağlığa yararlı omega-6 yağ asitlerinden linoleik asit de içerir.
*Kolestero düzeyini azaltır.
*Kalp damar hastalıklarına karşı koruyucudur.Aterosklerozu(damar sertliği)yavaşlatır ya da durdurur.
*Kan basıncı ayarlamasını kolaylaştırır.
*Kadınların fibrokistik meme hastalığında, gut hastalığında,romatizmal bağışıksal hastalıklarda iltihabı yanıtı sınırlar,eklem, kalp ve kaslardaki sorunları hafifletir.
*Bol miktarda if içerir.Bu nedenle kabızlığa,kalın barsak divertiküler sorununa, hemoroite karşı son derece faydalıdır.,
*Sedef hastalığı, güneş yanığı, rosacea,akne gibi birçok cilt sorununu hafifletir.
*Sağlıklı cilt ve tırnak oluşumunu destekler.
*Şeker hastalığı,multiple Skleroz, dejeneratif sinir sistemi hastalıkları ya da Parkinson hastalığı sonucu oluşan uyuşma ve karıncalanmayla belirginleşen sinir hasarını azaltır.
*Genelde günde 1 kez 1 çay kaşığı likit keten tohumu yağının ya da 1000 mg'lık kapsüllerin alınması yeterli olur.
*Hafif kavrulmuş taze keten tohumu öğütülerek salata veya yoğurda eklenebilir.Müsli ile tüketilebilir.
*Yarım fincan keten tohumu yeterlidir.
*Buzdolabında kapalı bir kapta saklanmalıdır.
KETEN TOHUMUNU HAYATINIZA SOKUN

10 bin yıldır gıda olarak da kullanılan keten bitkisi, etkili bir gençlik, sağlık ve güzellik kaynağı

Keten tohumunu hayatınıza sokun

Yağlı ciltler için sirke toniği çok iyi bir formüldür. 1 kaşık elma sirkesine 8 kaşık maden suyu karıştırıp yağlı ciltler için güzel bir tonik oluşturabilirsiniz
Doğal maden sodası içindeki zengin mineraller sayesinde tüm ciltler için yararlı ve besleyici bir toniktir.

Yumurtanın sarısını pastalarınızın üzerine sürdünüz, akını ne yapıyorsunuz? Cilt maskesi yapabilirsiniz. İyice çırptıktan sonra içine bir çay kaşığı limon suyu koyun ve bekletmeden yüzünüze ve boynunuza sürün.
Kili doğrudan sulandırarak cildinize sürdüğünüzde fazla yağı alan ve cildi kurutmayan bir maskedir.
Kuru ciltler için bal maskesi harika bir tercihtir. Balı cilde göz çevresi hariç sürün, 15 dakika bekleyin ve durulayın. Balı kolayca yaymak için parmaklarınızın ucunu suyla ıslatabilirsiniz.
2 kaşık bal ile 2 kaşık sütü karıştırın. İyi bir yüz maskesidir.
Kentte yaşayanların cilt bakımına daha çok ihtiyacı vardır. Düzenli olarak C vitamini almaları gerekiyor. Özellikle sigara içenlerin C vitaminine ihtiyacı daha fazladır. Haftada 2 kere de peeling yapmalılar.


Ünlülerin doktoru Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, ‘Kilo vermenin sırrı yediklerinizi azaltmaktan, aktivitenizi artırmaktan geçiyor’ diyor.
Pek çok kişinin neden kilo aldığını anlamadığı için nasıl kilo vereceğini bilmediğini söyleyen Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, vücudumuzun bir hesap makinesi gibi olduğunu ve fazla kalorilerin mutlaka yağ olarak depolandığını söylüyor.

Kendisinin bile zaman zaman kilosunu yönetmekte zorlandığının altını çizen Müftüoğlu, mucize diyetin olmadığını anlatıyor ve sağlıklı kilonun sırlarını bizimle paylaşıyor.
Fazla kilolardan kurtulmak için doğru bir planla işe başlamak gerekiyor. Bütün araştırmalar hangi yaş ve kiloda olursanız olun sağlıklı bir vücudun ayda 2-4 kilodan daha fazla kaybı kabullenmekte güçlük çekeceğini gösteriyor.

Kilo vermenin 4 altın kuralı

Düşük yağlı, orta düzeyde protein ve yeterli miktarda karbonhidrat içeren diyet: Kek, kurabiye, bisküvi, şeker ve tatlılar yerine meyve, sebze, bulgur, makarna ve kepekli ürünler yemeyi deneyin.
Egzersiz olmadan olmaz: Kilo yönetimi programı yaşam koşullarınıza uygun size özel hazırlanmış bir egzersiz planını mutlaka içermelidir. Verdikleri kiloyu başarılı bir şekilde koruyanların sırrı “günde 30 ila 45 dakika yürüyüş”tür.
Vazgeçilmez öğün kahvaltı: Kilo sorunu olanların büyük bir kısmında kahvaltı alışkanlığı olmadığı saptanmıştır. Atlanan bir kahvaltının ardından yeterli, dengeli ve çeşitli bir öğle yemeği genellikle yapılamaz.
Kilo takibi ve porsiyon kontrolü: Haftalık kilo takibi yapmak her gün tartılmaktan çok daha yararlıdır. Bunun yanı sıra porsiyon kontrolünün, edinilmesi gereken önemli bir alışkanlık olduğunu unutmayın!

DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR

Diyet ve light ürünler kilo aldırmaz!
Şok diyetler daha çok yağ kaybettirir!
Bitki hapları, hızlı kilo verdirir!
Limon-greyfurt, ananas zayıflatır!
Yağ kıran aletlerden faydalanalım!
Masajla kaslara elektrik vermekle, yağ kaybediliyor!

Bunlar çok önemli

Tuz kullanımını azaltın. Günde 2-3 gramı geçmeyecek miktarda tuz tüketmeye çalışın.
Yemeklerinize potasyum bakımından zengin, maydanoz, nane, kekik, dereotu, soğan, limon gibi tat vericileri kullanmaya özen gösterin.
Kansere karşı koruyucu etkisi olan sarımsak, sofranızda mutlaka yer alsın.
Bitkisel sıvı yağları tercih edin.
Yeşillikleri unutmayın. Bol bol tere, roka, yeşil soğan, maydanoz tüketin.
Peynirinizi tuzsuz almaya dikkat edin ya da suda bekletin.
Zeytin tüketimini günde 4-5 adet olacak şekilde sınırlayın.
Günde 3-5 porsiyon meyve-sebze tüketin.
Turşu, salamura ve ev salçası tüketimini azaltın.
Tereyağı, margarin, kuyrukyağı ve içyağı kullanmayın.
Alışverişe gittiğinizde dikkatli olun. Sepete bir şey koymadan önce düşünün. Benzer ürünlerin farklı içerikleri ve daha yararlı, daha az zararlı olanlarını bulabilirsiniz. Etiketleri okuyun.


Prof. Dr. Canan Karatay'ın yarattığı yüzde yüz Türk usulü diyet yöntemleri, bugünlerde pek çok kişi tarafından uygulanıyor. Klasik diyet önerilerinin çoğunu çöpe atan Karatay Diyeti'nde; et, süt, balık, yumurta, tereyağı serbest! Kalori hesabı yok...

Canan Efendigil Karatay; ömrünün 50 yılını hekimlik mesleğine adamış, birçok ünlü isme hocalık yapmış, 'Karatay Diyeti' ile binlerce insanın hayatını değiştirmiş bir profesör...

Karatay; Türk insanının sağlığı için hiç kimsenin söylemeye cesaret edemediği konulara, bilimsel gerçekler ışığında açıklık getiriyor. Halen İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları'nda Öğretim Üyesi olan Prof. Karatay, kilo vermenin ABC'sini öğretirken, yıllardır cevabı merak edilen 'zayıf kalmanın sırrını' da açıklıyor... 

EN SAĞLIKLI ET PASTIRMA
Karatay Diyeti nasıl oluştu?

Ben 17 yıl yurt dışında kaldım. İngiltere, Güney Afrika, Amerika ve Anadolu'da olmak üzere 4 kıtada hekimlik yaptım. Türkiye'de elime aldığım diyet listelerinde "Sakın yumurta yemeyin!", "Kırmızı et yemeyin!", "Kuru yemişler yağlıdır, ellemeyin" dendiğini görünce; bunların sağlıklı olduğunu düşündüğüm için araştırmaya başladım. Üstelik dünyanın en sağlıklı meyvesi olan zeytin de yasaklanıyordu. Sonra düşündüm ki; Amerikan usulü kahvaltıda zeytin olmadığı için hiçbir diyet listesinde yer almıyordu. Merakım bu noktadan çıkmış oldu.

Siz birçok diyet balonunu söndürürken, aynı zamanda yıllardır yasaklanan birçok gıdayı da serbest bırakıyorsunuz. Bunlardan biri de tereyağlı ve pastırmalı yumurta... Hem pastırma, hem yumurta, hem de tereyağı bir arada sağlıklı mı?
İşlenmiş sucuk ve sosis yerine pastırma öneriyorum. Pastırma, işlenmemiş olduğu için en sağlıklı ettir. Tereyağında pastırmalı yumurta ile vücudun hem sağlıklı yağ, hem de protein ihtiyacı karşılanmış olur. "Yağların her türlüsü zararlıdır" açıklamaları ile sağlıklı yağlar da vücuda girmemeye başladı. Oysa bütün hücrelerimizin çevresi yağdan ibarettir. Beynimiz ve bütün sinir hücrelerimiz, omuriliğimizin tümü yüzde 80'i yağdır.

VÜCUT İÇİN YAĞ ÖNEMLİ
Sonuçta sağlık için yağ da gerekli değil mi?

Sağlıklı temel yağlar, vücut için çok önemlidir. George Bernard Shaw "Beynin yüzde 90'ı yağdır, bunu hiçbir diyet ve hiçbir ilaç yok edemez!" der. Hakikaten de biz ne yaparsak yapalım, beynimiz, bütün sinir hücrelerimiz ve omuriliğimiz hayatta kalabilmek ve işlevlerini yürütebilmek için her gün kendi yağ ve kolesterollerini üretiyorlar. Bu nedenle, 'Karatay Diyeti' kitabında da anlattığım gibi, ne yaparsak yapalım insan vücudu her gün kendi ihtiyacı olan 2 bin 500 miligram kolesterolü üretiyor. Şaka değil; bu bilimsel olarak biliniyor. Bu şekilde doğal olan bir madde nasıl zararlı olabilir ki?

TATLANDIRICI, SIVI YAĞ VE GAZLI İÇECEK YASAK!
Bal, reçel ve pekmez yok! Çünkü bu besinler hızla kan glükozuna dönüşür ve boş kalori verir.
Tatlılara, çaylara ve kahveye hiçbir şekilde tatlandırıcı eklenmeyecek. Yapay tatlandırıcılar karaciğer ve iç organ yağlanmasına neden oluyor ve şeker hastalığını başlatıyor.
Hiçbir şekilde diyet ve gazlı içecekler kullanılmayacak.
Yemekler ile ekmek, pirinç pilavı ve makarna yenmeyecek!
Mısırözü ve ayçiçeği gibi sıvı yağlar, kesinlikle pişirme ve kızartmalarda kullanılmayacak!
Sıvı yağlar, yüksek ısıda doğal özelliklerini kaybederek trans yağlara dönüşür. Trans yağlar ise insülin direncini başlatan en tehlikeli kıymasal maddelerdir. İnsan vücudu, doğal olmayan bu yağları tüketmeye programlanmamıştır!
Margarin haline dönüştürülen sıvı yağlarda da fazla miktarda trans yağ meydana gelir. Bu nedenle Karatay Diyeti'nde margarin de yasak.

KAN YAĞLARINI DÜZENE SOKMAK İÇİN TEREYAĞI
Tüketilen yiyeceğin doğal olmasına dikkat edilmelidir.
Sızma zeytinyağıyla pişirilen her türlü sebze yemeği yenebilir.
Yoğurt ve salatalara maydanoz, taze veya kuru nane, kekik, fesleğen gibi otlar eklenebilir.
Yemek ve salatalarda işlem görmemiş soğuk sıkım zeytinyağı kullanılabilir.
Yemeklerdeki tuz miktarı azaltılmalıdır. Rafine tuz yerine kristal kaya tuzu öğütülerek kullanılmadır.
Vücut yağlanmasını önlemek ve bozulmuş kan yağlarını normalleştirmek amacı ile mutlaka doğal tereyağı ve esansiyel sıvı yağlar tüketilmelidir. Doğal balık yağı Omega 3 ve kolesterol, hücre zarlarımızın temel yapı maddeleridir.
Her gün iki litre taze limonlu doğal kaynak suyu içilmelidir.
Her gün 40-50 dakika sık adımlarda yürüyüş yapılmalı. Evde 10 dakika ip atlanabilir. 30 dakika sevilen bir müzik dinlenebilir. Bir arkadaş, kardeş ya da eşiniz ile 10-20 dakika dans edilebilir.
Her gün 2-3 gram katkısız Omega 3 balık yağu tüketilmelidir.
YÜRÜYÜŞ YAPAMAYAN YATMADAN DANS ETSİN
'Karatay Diyeti'ni uygulayanlar ne kadar sürede sonuç alabilir?

Tek bedeni herkese giydiremiyoruz; herkes kendine özeldir. İlk haftada herkes farkı hissediyor. Daha sonra ortalama altı aya kadar sonuç alınabiliyor. Ancak önemli hastalığı olanlarda iki seneye kadar süren takipler de var. Bu yüzden sabretmek gerekiyor. Gençlerde çok hızlı sonuç alınabildiği gibi 60 yaş üstü menopozdaki hanımlarda daha yavaş yol alınıyor. Günde 5 kilometre yol yürüyen bir kişi çok hızlı hedefe ulaşabildiği gibi, günde 20 dakika yürüyen daha yavaş ilerliyor.

SEKİZDEN SONRA YEMEYİN
Bu diyetin şifresi nedir?
En önemli nokta; akşam sekizden sonra hiçbir şey yememek, bol su içmek ve hareket etmek... Hareket çok çok önemli! Bunun için herkesin bahane bulmadan harekete vakit ayırması gerekiyor. Ben özellikle işadamları, banka veya şirket yöneticilerine öğle tatilinde, dışarı çıkıp 15-20 dakika yürümelerini öneriyorum. Başlangıçta bu bile yeterli oluyor. Yatmadan önce bir saat dans edin... Artık kolbastı mı yaparsınız, vals mi, rock'n roll mu; orası size kalmış...
MEYVENİN FAZLASI KİLO ALDIRIYOR
Aşırı miktarda meyve ve meyve suyu tüketildiğinde de, vücudumuzun kan şekerinde aşırı miktarda yükselme görülür. Enerji olarak kullanılmadıkları için kan yağlarına dönüşür ve yağ olarak birikirler. Bu nedenle meyve, az miktarda tüketilmelidir.
GÖBEĞİ OLANLARIN KARACİĞERİ YAĞLI
Araba lastiği şekilde göbek yağlanması, karaciğer yağlanmasının ve insülinleptin direncinin önemli bir kanıtı ve belirtisidir. Göbeği olan herkesin önce karaciğeri yağlanır, daha sonra da göbek yağı artar. Kan yağlarının bozulması ve kan kolesterolünün yükselmesi de karaciğer yağlanmasının sonucudur.
TAHILLAR DEPOLANIR
Tahıllar, un ve nişastalı bütün gıdalar; tüketildikten hemen sonra kan şekerine dönüşürler. Bu tür besinler, daha sonra karaciğer yağı ve iç organ yağı olarak depo edilirler. İnsülin ve leptin direncini başlatır ve giderek artırırlar. Bu sebeple tüketilmemelidirler.
SUSAM DA İŞE YARIYOR
Keten tohumu, yemeklere azar azar eklenebilir. Susam da keten tohumu kadar faydalıdır ve onun yerine kullanılabilir. Keten tohumu ve balık yağı, kan yağlarını düzenler, kanı sulandırır, kilo almayı önler, hipertansiyon gelişmesini engeller.


1 Ayda zayıflamak akla mantığa aykırı gibi görünebilir ilk okuduğunuzda, ancak unutmayın ki artık hiçbir şey imkansız değildir. 1 Ayda kolayca istediğiniz zerafete kavuşabilirsiniz..
28 günde kilo vermek ve ideal kiloya ulaşmak için mucizeler vaad eden “Sabahları 8 Dakika” programı üç temel kurala dayanıyor:

Heyecan formunuz
Sabahları 8 Dakika uygulamasından önce yapacağınız günlük “Uyanma konuşması”yla kendi iç motivasyonunuzu yaratacaksınız. Bu size yeni yaşam biçiminizi sevme konusunda kendinizi motive etmeniz için gerekli olan heyecanı sağlayacak.
Bu konuşma sırasında kilo verme hedeflerinizi saptayın, bu kilolardan kurtulmak için yeni ikna yolları keşfedin. Kendinizi olumsuz düşünen birinden olumlu düşünen biri haline dönüştürün. Nefes alma şeklinizi değiştirerek gizli bir enerji kaynağı yaratın, hareketlerinizi değiştirmek için gözünüzde canlandırma gücünden yararlanın. Sahip olduğunuzu bilmediğiniz zamanı ortaya çıkarın, bir saniye içinde ruh halinizi düzeltin, özgüveninizi ortaya çıkarın. Ayrıca sabahları yapacağınız uyanma konuşmasına ek olarak programın bir başka öğesi de “Günlük”. Bu bölümde; kaydettiğiniz ilerlemeyi, yaptığınız atılımları ve yaşamınızda sizi mutlu kılan şeyleri yazmak yeterli.

Fiziksel formunuz
Programın temelinde kendisini kanıtlamış “iki süper hızlı hareket” yer alıyor. Bunlar günde sadece 8 dakika zaman alıyor, fakat muhteşem sonuçlar veriyor. Bu iki güçlendirme hareketi, hergün metabolizmanızı hızlandırmanıza, form kazanmanıza ve yağlarınızı mümkün olduğunca etkili şekilde yakmanıza yardımcı oluyor.

Beslenme alışkanlıklarınız
Takip etmesi son derece kolay olan “yağ yiyin forma girin” beslenme programı kişide yemekten yoksun bırakılma duygusu uyandırmıyor. Bu programda, hemen her diyette söylendiği gibi, sadece omega yağlarını yemek zorunda değilsiniz. Yemeklerinizde her türlü yağı, hatta tereyağı gibi doymuş yağları bile kullanabilirsiniz. Ayrıca mısır yağı veya hoşlandığınız diğer yağları da kullanabilirsiniz. Sadece bunları az miktarda kullanmaya dikkat edin. Ama yine de unutmayın ki, omega yağlarını ne kadar fazla kullanırsanız, o kadar daha az yemek yiyecek, yediklerinizden keyif alacak, metabolizmanızı hızlandıracak, hastalıkları engelleyecek ve kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz.

Ketentohumu yağı kullanın
Ketentohumu yağı kullanmanız gereken yağların başında geliyor.
Sabahları ekmeğinize reçel sürmek yerine, ketentohumu yağı kullanın (Bunun erimiş tereyağı olduğunu düşünebilirsiniz).
Bu tostunuzun daha lezzetli olmasını ve kendinizi daha uzun süre tok hissetmenizi sağlayacaktır.
Sebzelerinizin üzerinde sos kullanmak yerine öğlen veya akşam öğünlerinde bir çay kaşığı ketentohumu yağı kullanın.
Aşırı yemek yemenizi engellemek için akşam yemeğinden 1 saat önce bir çay kaşığı ketentohumu yağı karıştırılmış bir kase yağsız yoğurt veya soya yoğurdu yiyin. Pişirdikten sonra bir çay kaşığı ketentohumu yağı katarak çorbanızı daha doyurucu, yağ yakıcı bir dost haline getirin. Metabolizmanızı harekete geçirecek ve çorbanızın lezzetini artıracaktır.

Diyetsiz zayıflamak İsteyenler için 10 Öneri ...

Gönderen @smile 11 Ekim 2011 Salı


Kanada’da bulunan McGill Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda diyete girmeye gerek kalmadan zayıflamanın yolları açıklandı. İşte rejim yapmadan zayıflamanın basit ama etkili 10 yolu:

1- Daha küçük tabak kullanın. Küçük tabak porsiyonların az tutulmasını sağlar.
2- Daha büyük çatal kullanın. Küçük çatal az yeniyormuş hissi yaratarak daha fazla yiyecek tüketilmesine neden olur.
3- Kadınsanız erkeklerle yemek yemeye özen gösterin. Kadınlar erkeklerle yemek yediğinde daha az yiyecek tüketiyor.
4- Yiyeceklerin üzerindeki etiketleri okuyun. Bu sağlıksız yiyeceklerin farkında olmanızı sağlar.
5- Yemekten önce su için. İştahınız kapanacaktır.
6- Geceleri geç saatte bilgisayar ve televizyon kullanmayın. Bu, fazla yemek tüketimine neden olur.
7- Zararlı yiyecekleri yakınınızda tutmayın.
8- Arkadaşlarınızla yalnız olduğunuzdan daha fazla yemek tüketeceğiniz için onlarla yemeyin.
9- Çok yemek tüketen zayıf arkadaşlarınız yemek tüketiminizi artırır.
10- Egzersizle ilgili reklamları izlemekten kaçının. Bu tip reklamlar fazla yemek tüketimine neden oluyor.


İltihap giderici mucize bitki: Ihlamur Çiçeğinin aynı zamanda öksürüğe de çok faydası var.
Soğuk algınlığı denince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden bir diğeri de “ıhlamur” çiçekleridir. Soğuk algınlığı denince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden bir diğeri de “ıhlamur” çiçekleridir. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, birkaç yıl önce yayımladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre ıhlamur çiçeklerinin “iltihap giderici” etkisi bulunduğunun deneysel olarak ortaya konulduğu belirtiyor.

Ayrıca yürüttükleri bir çalışmanın sonucunda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediğini ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğunu söylüyor.
Özellikle soğuk algınlığı riskinin arttığı sonbahar ve kış dönemlerinde doğanın bizlere sunduğu bu etkili ve güvenilir silahlardan yararlanmak en akılcı yaklaşım olacaktır. Hiç şüphesiz, öncelikli hedef “hastalığa yakalanmamak”, bu konuda bağışıklığı destekleyici bu tip ürünler koruyucu olarak yararlı olabilmektedir. Hastalığa yakalanma durumunda ise bu tip ürünlerden uygulanan temel tedavinin yanı sıra şikayetlerin hafifletilmesinde yararlanılabilir.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada, özellikle soğuk algınlığı riskinin arttığı sonbahar ve kış dönemlerinde öksürükte yatıştırıcı ve boğazı yumuşatmak için ıhlamur çiçeği ve ayva tohumunun birlikte kullanılması gerektiğini söylüyor. Ayva meyvesi ve yaprakları da taşıdığı bileşenleri nedeniyle öksürüklerde yardımcı olmaktadır. Bilhassa ıhlamur içerisinde hem lezzetin hem de etkinliğin artmasını sağlıyor. Yeşilada, ayva ve ıhlamur karşımınından elden edilen çaya tatlandırıcı şeker yerine istenirse bal ilave edilmesinin daha uygun olacağını bu sayede öksürüğün ve diğer soğuk algınlığı belirtilerinin daha etkili bit şekilde kontrol altında tutulabileceğini belirtiyor.


İZMİR Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Ceyhun Dizdarer, kilo almanın ya da vermenin sırrının ’sumocu geleneği’nde gizli olduğunu söyledi. Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucunda erişkin erkek nüfusta obezite görülme oranının yüzde 21.2 olarak saptandığını, bu oranın kadın nüfusta ikiye katlanıp yüzde 41.5’e çıktığını belirten Dizdarer, her 100 çocuktan 20’sinde de bu sorunla karşılaşıldığını söyledi. Dizdarer, hem kilo almak hem de vermek için dünyada Sumocu diyetinin uygulandığını belirterek, şunları söyledi? 

İŞİN SIRRI: “Sumocu geleneğinde sabah kalkınca kahvaltı yapmamak, sonra uzun bir spor, sonrası büyük bir kahvaltı, sonra yine akşama kadar hareket aktivite büyük bir yemek var. Yani günde sadece iki ve büyük yemek. Sonra sumocu olunuyor. Sumocular başka türlü beslenmiyorlar, beslenemiyorlar. Onun için sumocuların tersini yaptığınızda yani yemekleri güne dağıttığınızda kilo veriyorsunuz, zayıfsanız da sumocuya benzer bir davranış modeline geçtiğinizde kilo alıyorsunuz.”
DİKKAT EDİLMELİ: “Ama bu kiloların verilme ve alınmalarının sağlıklı olup olmadığının profosyonelce izlenmeli, kan tahlilleriyle, klinik izlemleri yapılmalıdır. Böylelikle bilinçli bir şekilde, bilimsel olarak sumocu diyeti uygulanabilir.”


(Dr. Gürkan Kubilay) Tiroid Hastalığı Testi :Tiroid Hastası ya da adayımısınız testi yapın ve öğrenin

Zayıflamak istiyorum ama zayıflayamıyorum diyenlerin önemli bir kısmında tiroid hastalıkları vardır. Ancak insanlar bu konuda çok ta bir fikir sahibi olmadıkları için, aslında tedavi edilebilir bir hormon bozukluğu olan Tiroid rahatsızlığı, yıllar boyunca hastaların sıkıntısı olmaktadır. Teşhis edilmemiş bir Tiroit rahatsızlığınızın olup olmadığını öğrenmek amacıyla Sn Dr. Gürkan KUBİLAY,  soru cevap şeklinde hazırladığı bir test yapmanızı öneriyor.

Testi aşağıdaki linkten indirerek yapabilirsiniz. Bu test daha çok tiroid riskinin hangi düzeyde olduğu ve varsa tiroid hastalığının hangi ilerleme aşamasında bulunduğunu göstermesi bakımından çok önemli.

Tiroid testi için tıklayın!


Bebeklerde Görülen Doğumsal Tiroid Yetmezliği:
Doğumsal tiroid yetmezliğinin dünyada en yaygın nedeni iyot yetmezliğidir. Annenin yeteri kadar iyot almaması doğan bebekte tiroid bezi yetmezliğine neden olur. Bebeğin tiroid bezinin hormon yapması için anne karnındayken anneden göbek kordonuyla yeteri kadar iyot alması gerekir. Annede iyot az olunca bebeğe de az iyot geçtiğinden bebek yeteri kadar tiroid hormonu yapamaz.


Doğumsal tiroid yetmezliği Türkiye’de her 4000 doğumda 1 görülür. Kız bebeklerde erkek bebeklere göre 2 kat daha fazla doğumsal tiroid yetmezliği görülmektedir. Doğumsal hipotiroidinin diğer nedenleri % 85 hastada tiroid bezinde anormallikler olmasına (bezin tamamen yokluğu veya bir kısmının yokluğu gibi) ya da % 15 hastada hormon yapımındaki genetik bozukluklara bağlıdır.
Doğumsal tiroid yetmezliği olup olmadığını anlamak için tüm bebeklerde doğum sonrası topuktan alınan kanda TSH hormonu ölçümünü yapmak gerekir. TSH yüksek çıkarsa bir ay sonra tekrar hormon kontrolü yapılır ve duruma göre tedaviye karar verilir.
Yeni Doğan Bebeklerde Tiroid Hormon Taraması Mutlaka Yapılmalıdır
Bebeklerde hipotiroidi doğumsal olarak ortaya çıkabilir. Bu bebekler hemen tedavi edilmez ise zeka geriliği, boy kısalığı, el ve yüzde şişlik, sağırlık, ve sinir sistemiyle ilgili bozukluklar oluşur ve sonradan tedaviye başlansa bile bu hasarlar düzelmez.
Türkiye’de yeni doğan her 4000 bebekten birisinde hipotiroidi vardır. Doğumsal tiroid yetmezliği çoğunlukla tiroid bezi yokluğu veya hormon yapım bozukluğu nedeniyle oluşur.
Bu bebeklerde solunum sıkıntısı, dilde büyüklük, göbek fıtığı, morarma, sarılık, beslenmenin kötü olması, at kişnemesi gibi ağlama ve kemik gelişim bozukluğu vardır.
Bebeklerde hipotiroidi taraması topuktan filtre kağıdına kan damlatılarak yapılır. İlk ölçümde TSH hormonu 30 IU/L’den yüksek çıkarsa çocuk bir ay sonra tekrar çağrılır ve serbest T4 ve TSH hormon düzeylerine bakılır. T4 düşük ve TSH 30’dan yüksek bulunursa hipotiroidi yani tiroid bezi yetmezliği tanısı konarak hemen tiroid ilacı ile tedavisine başlanır. Bu çocukların tedavisi için Tıp Fakültelerinde veya diğer hastanelerde bulunan Çocuk Endokrinolojisi bölümüne başvurmanız ve takiplerinin orada yapılması daha uygundur.
Çocuklarda tedavi edilmeyen tiroid yetmezliği büyümeyi engeller, boy kısa kalır ve zeka gelişimi geri kalır. Bu çocuklar erken yaşta ergenliğe girebilir.

Tiroid Bezi Yetmezliğinin Tanımı, Çeşitleri ve Nedenleri
Tiroid bezinin az çalışmasına ve bu nedenle tiroid hormonlarını az üretmesine ve sonuçta kanımızda tiroid hormonlarının (T3 ve T4) düşük olması durumuna tiroid yetmezliği veya tıp dilinde hipotiroidi denir. Tiroid hormon yetersizliği sonucu vücudumuzun tüm metabolik olaylarında yaygın yavaşlama vardır ve bu nedenle vücudun dengesi alt üst olur. Vücuttaki bu bozuklukların yanı sıra ruhsal çöküntü, unutkanlık, hareketlerde yavaşlama ve uykusuzluk görülür. Hamilelik döneminde tedavi edilmeyen tiroid yetmezliği bebeklerde zeka geriliğine neden olabilmektedir.


Hipotiroidizm, toplumda % 4.6 oranında bulunur. Bunun çoğunluğunu başlangıç halindeki veya hafif derecedeki tiroid bezi yetmezliği (sadece TSH yüksek fakat T3 ve T4 normal olması) oluşturur. Tiroid yetmezliği tiroid fazla çalışmasından daha çok görülür ve nodüllerden sonra en sık görülen tiroid hastalığıdır. Tiroid yetmezliği kadınlarda daha sık görülür ve yaşın artmasıyla sıklığı çok artar. Bebek ve çocuklarda büyüme ve gelişmede belirgin gecikmeye, erişkinlerde ise vücut metabolizmasında yavaşlamaya neden olan tiroid yetmezliği tedavi edilmediği durumda kalp ve damar hastalıklarına neden olabilmektedir.
Kaç Çeşit Tiroid Bezi Yetmezliği vardır?
Tiroid bezi yetmezliği 3 şekilde gruplandırılabilir:
1. Hastalığın ortaya çıktığı yaşa göre:
a) Doğumsal olabilir
b) Erişkin yaşta ortaya çıkabilir.
2. Hastalığın şiddetine göre:
a)Başlangıç halinde veya hafif derecede yetmezlik (Sadece TSH yüksek fakat T4 ve T3 hormonları normal)
b)Belirgin veya tam yetmezlik (TSH yüksek, T4 ve T3 düşük) şeklinde de ortaya çıkabilir.
3. Hastalığın yerine göre:
a)Tiroid bezinin kendi hastalıkları nedeniyle tiroid hormon yetmezliği oluşması . Bu durum fazla görülür. Tiroid yetmezlikli hastaların % 95’inde tiroid bezinde hastalık vardır ve tıp dilindeprimer hipotiroidizm adı verilir.
b) Beyindeki hipofiz bezinden salgılanan TSH hormonunun az salgılanması sonucu da tiroid yetmezliği ortaya çıkabilir. Bu durum nadir görülür ve tıp dilinde santral hipotiroidi adı verilir.
Tiroid Bezi Yetmezliğinin Nedenleri Nelerdir?
Tiroid bezi yetmezliği kalıtım, mikroplar, yaşlanma, iyot eksikliği veya fazlalığı ve kullanılan bazı ilaçların yan etkisi nedeniyle oluşabilmektedir.
Tiroid bezi yetmezliğinin en sık nedeni Hashimoto Hastalığı geçirmektir. Hashimoto hastalarının hemen tamamında hipotiroidi kalıcı olarak yerleşir. Bu hastalıkta tiroid bezi, nedeni bilinmeyen bir şekilde küçülür ve hormon yapacak hücreler azalır; sonuçta tiroid hormonu az yapıldığından tiroid yetmezliği ortaya çıkar.
Tiroid yetmezliği yapan diğer bir neden İyot yetmezliğidir. Tiroid hormon yapımı için gerekli olan iyodun her gün yeteri kadar gıda ve su ile alınması gerekir. Çok az iyot alınca tiroid hormonları yapılamaz ve tiroid yetmezliği ortaya çıkar. Eğer idrar iyodunuz 45 g/gün’den az ise sizde iyot yetmezliği vardır.  Selenyum yetmezliği de tiroid hormon yetersizliğine neden olabilir. Ülkemizin bazı bölgelerinde selenyum yetmezliği vardır.
Graves hastalığı denilen tiroid bezinin fazla çalıştığı bir hastalığın tedavisi için yapılan radyoaktif iyot tedavisi tiroid bezinde hasar yaptığından tedaviden birkaç ay sonra veya ilk yıl içinde tiroid bezi yetmezliği ortaya çıkar.
Tiroid bezi iltihabı ( ağrılı veya ağrısız tiroid bezi iltihabı ) geçiren hastaların bir kısmında tiroid bezi hücrelerindeki hasar düzelmez ve hormon yapacak hücreler yok olduğundan kalıcı hipotiroidi yani tiroid yetmezliği ortaya çıkabilir.
Tiroid ameliyatı olanlarda tiroid bezinin ameliyatla bir kısmı veya tamamı çıkarıldığı için tiroid hormonu yapacak hücre azalır veya kalmaz ve sonunda hormon azlığı ve tiroid yetmezliği ortaya çıkar. Ameliyatla ne kadar çok doku alınırsa o kadar sık tiroid yetmezliği gelişir. Tiroid bezinin tamamı ameliyatla çıkarılırsa yetmezlik ilk hafta ortaya çıkmaya başlar. Bezin bir kısmı alınanlarda ilerideki aylarda veya yıllarda tiroid hormon azlığı ortaya çıkabilir.
Önceden Hashimoto hastalığı olan hastalar aşırı miktarda iyot alırlarsa,bu fazla iyot, tiroid bezinde hormon yapılmasını önleyerek tiroid bezi yetmezliğine neden olur. Görüldüğü gibi çok az iyot almak veya çok fazla iyot almak tiroid bezi için zararlıdır. Bazı ilaçları kullananlarda da tiroid bezi yetmezliği ortaya çıkabilir.Cordarone isimli kalp ilacı, psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan lityum ilacı ve hepatit tedavisinde kullanılan interferon ilacı veya interlökin-2 ilacını kullananlarda da tiroid bezi yetmezliği ortaya çıkabilir.  Kanser nedeniyle baş ve boyuna yapılan ışın tedavisi (radyoterapi) sonrası hastaların % 24’ünde tiroid bezi yetmezliği ortaya çıkar. Beyinde bulunan hipofiz bezinin hastalıklarında TSH az salgılandığında tiroid bezinde yeteri kadar hormon yapılamayacağı için hipotiroidi gelişebilir.
Günlük diyetle alınan soya yağı, soya fasulyesi, brokoli, kabak, turp, Brüksel lahanası ve kara lahana tiroid bezi yetmezliği yapmaz. Soya tiroid hormon ilaçlarının emilimini bozduğundan tiroid ilacının alındığı öğün yenmemelidir.
Kadmiyum zehirlenmesi : Kadmiyumpillerde bulunan bir elementtir. Atık piller içtiğimiz suya karışırsa aşırı kadmiyum alınmış olur. Fazla alınan kadmiyum selenyumu vücuttan atar. Selenyum tiroid hormonu T4’ü T3’e çeviren enzimin yapısında bulunur. Selenyum olmayınca T3 hormonu oluşamaz ve T3 düşüklüğü ve sonuçta hipotiroidizm denilen tiroid yetmezliği gelişir.

TİROİD BEZİ YETMEZLİĞİNDE OLUŞAN ŞİKAYET VE BELİRTİLERİ
Tiroid bezi yetmezliğine ait şikayetler hastalığın şiddetine göre değişir. Bazen hiçbir şikayet yok iken bazı hastalarda çok şiddetli belirti ve şikayetler ortaya çıkar. Bazı belirtiler özellikle yaşlı kişilerde yaşlılığa bağlanır ve hastalık akla gelmez ise atlanır. Tiroid bezi az çalışan ve tiroid hormonları kanda azalan bir kişide şu belirtiler olabilir:
  • Kolay yorulma, yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı (yaygın)
  • Hatırlamada zorluk, unutkanlık, yavaş düşünme, konsantre olamama
  • Hareketlerde yavaşlık
  • Sabahleyin uyanmada zorluk, daha çok uyku isteği, gün içinde uyuklama
  • Üşüme veya kendini soğuk hissetme
  • Terlemenin azalması
  • Kuru, soğuk, kalın ve kaşınan bir deri
  • Sarı veya portakal renginde bir deri
  • Kuru, kaba ve kolay kırılan tırnaklar
  • Saç dökülmesi, saçlarda azalma, kaşlarda dökülme
  • İştah kaybı
  • Kilo alma ve kiloyu verememe
  • Horlama başlaması
  • Kas krampları ve eklemlerde ağrı oluşması
  • Kaslarda iğne batması hissi veya karıncalanma
  • Kabızlık olmaya başlaması
  • Göz etrafının ve göz altının şişmesi
  • El, ayak ve eklemlerde şişlik
  • Karpal tünel sendromu denilen el bileğinde sinir sıkışması ve ağrı
  • Adet kanamalarının daha fazla miktarda olması, adetlerde kramp olması ve adet öncesi dönemin kötü geçmesi
  • Bazı kadınlarda adet sıklığının azalması veya adetlerin kesilmesi
  • Depresyon gelişmesi ve hiçbir şeyle ilgilenmeme
  • Sesin kalınlaşması ve ses kısıklığı
  • İşitmede azalma oluşması
  • Guatr oluşması (Hashimoto hastalarında olur)
  • Tiroid bezinin küçülmesi (tiroid bezi iltihaplarına veya Hashimotonun son evresine bağlı olarak)
  • Kalp hızının ve nabız sayısının azalması
  • Kan kolesterol düzeyinde artma
  • Gebe kalamama (kısırlık)
  • Libido (Cinsel istek) azlığı ve empotans
  • Reflekslerin yavaş olması
  • Kekemelik
Yukarıda sıralanan şikayet ve belirtilerin hepsi tiroid yetmezliği olan bütün hastalarda olmadığı gibi bu şikayetlerin olması da o kişide mutlaka tiroid bezi yetmezliği olduğu anlamına gelmez. Bu şikayetlerin çoğu tiroid bezi yetmezliği olmayan kişilerde de olabilir. Bu nedenle de farkına varılmayabilir. Tiroid bezi yetmezliği olan birçok kişi kendisinde bu hastalığın olduğunu bilmeden şikayetlerine çare bulmak amacıyla Endokrinoloji uzmanı yerine başka doktorlara gider. Adet bozukluğu nedeniyle kadın-doğum uzmanına, depresyon nedeniyle psikolog veya psikiyatri doktoruna, kansızlık nedeniyle hematoloji uzmanına ve kas ağrıları nedeniyle fizik tedavi uzmanına giden çok hasta vardır. Bu uzmanlar tiroid bezi hastalığından şüphelenirlerse hipotiroidi hastalığı teşhis edilir, aksi durumda ise sadece şikayete yönelik tedavi yapılır ve hastalık düzelmez. Bazı hastalarda tiroid bezi yetmezliği yavaş olarak geliştiğinden farkına varılması zaman alabilir.
HİPOTİROİDİ (TİROİD BEZİ YETMEZLİĞİ) NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Hipotiroidi hastalığı kan testleriyle kolaylıkla teşhis edilir. Test olarak T3, T4, TSH, anti-TPO antikoru ölçülür ve tiroid ultrasonu yapılır. Kanda serbest T4 hormonu düşük ve TSH yüksek ise hipotiroidi tanısı konur. Serum T3 düzeyleri değişkendir ve bazen normal sınırda olabilir. Çok nadiren hipofiz bezi yetmezliğine bağlı tiroid bezi yetmezliği olabilir, o zaman TSH hormonu düşük, T4 ve T3 hormonu da düşüktür. Tiroid bezi yetmezliği teşhis edilen hastalarda tam kan sayımı, karaciğer testleri ve kolesterol, trigliserit ve LDK kolesterol tetkikleri ile kalp grafisi (EKG) tetkiki yapılır. Kalp hastalığı riskini anlamak için kanda homosistein ve hassas CRP tetkiklerine bakılması faydalıdır. Kansızlık varsa kanda ferritin, B12 vitamini ve folat düzeylerine bakılarak demir eksikliği veya vitamin eksikliği olup olmadığı araştırılır.
TSH Hormonu Hafif Yüksekse Ne yapmalı?
Tiroid bezi yetmezliğinin hafif derecede olduğu veya başlangıç aşaması dediğimiz durum serbest T3 ve serbest T4 hormonları kanda normal seviyede olduğu halde sadece TSH hormonunun yüksek olmasıdır.
İleride bu hastalarda T4 düşmeye buna karşılık TSH artmaya başlar ve tam tiroid yetmezliği gelişir.
HİPOTİROİDİNİN (TİROİD BEZİ YETMEZLİĞİNİN) TEDAVİSİ
Levotiroksin İlacıyla yapılan Tedavi:
Hipotiroidide vücudumuzda tiroid hormonu az olduğundan dışardan verilecek sentetik T4 hormonu ilaçları ile eksiklik giderilmeye çalışılır. Kullandığınız bu ilaçların içinde levotiroksin vardır ve vücudunuzda yapılan T4 hormonunun aynısıdır. Vücutta T4 hormonu eksik olduğundan bu ilaçlarla eksiklik giderilir. Tiroid yetmezliğinin tedavisinde ilaç tedavisinden başka bir tedavi şekli yoktur. Bazı hastaların sorduğu gibi ameliyat yapılmaz. Levotiroksin ilacı günde bir defa aç karna alınmalıdır. Aç iken alınırsa emilimi daha iyidir ve yaklaşık % 70’i emilir. İlaçları hep aynı zamanda almalı ve unutmamalıdır. Eğer aç karna alınca midede yanma veya ağrı oluyorsa ilacı tok karna alabilirsiniz. Tok karna alınınca ilaç emilimi azalacağından daha fazla ilaç almak gerekebilir. Bu durumu doktorunuza bildiriniz. Demir ilaçları, kalsiyum ilaçları, sukralfat isimli mide ilacı, lifli-posalı gıdalar, lif veya posa kapsülleri, antiasitler ve soya yağı aynı öğünde alınırsa tiroid ilacının emilimini bozar. Bu nedenle mümkün olduğu kadar tiroid ilacının alındığı öğünde başka ilaç alınmamalıdır.
İlaç kullanan hastalar hormon ölçümü için kan verecekleri zaman ilacı yutmadan kan vermelidir. Kan verdikten sonra ilaçlarını alabilirler. İlaç alındıktan 9 saat sonra da kan verebilirler.
Hipotiroidi ömür boyu tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Geçici bir hastalık değildir. Herhangi bir antibiyotik gibi ilaç kutusundaki ilaç bitince tedavinin kesildiği bir hastalık değildir. İlacı keserseniz şikayetleriniz tekrar başlar. Bu nedenle ilaçlarınızı kesmeyiniz.
İyileşme Ne Zaman Başlar?
İlaç tedavisine başladıktan 2 hafta sonra şikayetlerde düzelme başlar. Bununla birlikte şiddetli şikayetleri olanlarda tam düzelme birkaç ayı bulur. Bunun nedeni dokuların tiroid hormonu ile doymasının zaman almasıdır.
İlaç Ne kadar Süre Kullanılır?
Tiroid bezi yetmezliği (hipotiroidizm) ömür boyu tedavi gerektiren bir hastalıktır. Bu nedenle ilaç tedavisi ömür boyu sürer.
KAYNAKLAR:
1. Prof Dr Metin Özata, 99 Sayfada Tiroid Hastalıkları, 2008

Metabolizmayı Hızlandırarak Kilo Vermek ...

Gönderen @smile 4 Ekim 2011 Salı



Yaz ayları bitip kışa girerken herkesi bir anda eyvah kilo alıcam telaşı sardı. Siz de ‘Artık eskisi kadar kolay kilo veremiyorum’ diyorsanız bu önerilere göz atın.
Yaş ilerledikçe ve günümüzde masabaşı iş yapma yaygınlaştığı için kilo verme zorlaşıyor. Artık eskisi kadar hızlı ve kalıcı kilo veremezken vücudunuzun belli bölgeleri, hele hiç de alışık olmadığınız yepyeni bölgeleri kalıcı yağlarla tanışıyor.


İleri yaşlarda hormonal yapının değişmesi, metabolizma hızının yavaşlaması, aktivitelerin azalması, vücuttaki kas miktarının azalarak yağ kütlesinin artması gibi birçok nedenden ötürü kilo vermek zorlaşır. Orta yaşla birlikte özellikle bahar aylarında artan kilo verme ve form tutma çabalarınızın eskisi kadar hızlı ve etkili sonuçlar vermediğini fark edebilirsiniz.
Vücut mevsimsel değişimlere bağlı olarak oluşan ısı değişimlerini hissetmesiyle aldığı enerjiyi daha az yakmaya başlar, yani bir anlamda aldığı enerjilerin bir kısmını depolar. Vücudumuz ısı değişimleri ile arasında kurduğu bu doğal denge mekanizması ile kendi ısısını dengeler. Bu doğrultuda harcadığı enerjiyi düşürerek, bazal metabolizma hızını yavaşlatır.

Kontrollü Kilo Verme

Yüksek Termojenik etkili besin grupları yavaşlayan metabolizmayı hızlandırıyor. Tüm besinlerin Termojenik etkisi vardır ancak bu besinler içinden Termojenik etkisi en yüksek olanlar metabolizmanın hızlanmasını sağlar. Bu durum metabolizmayı hızlandırma amacıyla başvurulan arayışların en pratik ve etkili yoludur. Termojenik Beslenme ana termojenler ve yardımcı termojenlerden oluşur. Bu iki grup içinden seçilecek besinlerin 3 ana ve 3 ara öğüne yerleştirilmesiyle yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmanız daha kolay kilo vermeniz mümkün hale gelecektir.

Güçlü Kas Yapısı

Termojenik beslenme alışkanlığı kazanmış kişilerde yapılan araştırmalar, bu beslenme rejimiyle kas kütlesinin korunduğunu verilen kilolarınsa tamamen yağdan kaybedildiğini göstermektedir. Kas dostu olarak adlandırılan sistem özellikle menopoz dönemi hanımlar ve genç kızlar için ideal beslenme şekli anlamı taşıyor.

Nasıl Bir Menü Gerekir?

O zaman gerçek soru şu olmalı: “Bugün termojenik etkisi yüksek ne pişirsem?” Menüdeki seçenekler şunlar olmalı; tavuk göğsü, hindi göğsü, yağsız kırmızı et, balık, yumurta akı. Araştırmalar, proteinlerin yüksek termojenik etkisi olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda bu besinler sizi tok tutma özelliğine de sahip. Menüdeki proteinlerin yanına bir de sebze seçmek gerekiyor.
İşte seçenekler: karnabahar, salata (maydanoz, roka, tere, göbek, kıvırcık), lahana, brokoli, yeşil fasulye, ıspanak veya semizotu. İşte bir seçenek daha, bu kez baklagillerden birini seçebilirsiniz; esmer pirinç, kepekli bulgur, kepekli makarna, Termojenik tozlar: Birini seçerek tuz yerine kullanın; köri veya zencefil Lezzet yardımcıları: soğan, domates, sarımsak, maydanoz, dereotu, mantar.
Sağlıklı bir şekilde kilo vermek için ve verdiğiniz kiloları tekrar geri almamak ve formunuzu korumak istiyorsanız doğal ürünleri kullanmanızı, kilo verme haplarına ümit bağlamamanızı, hareketli bir yaşamı tercih etmenizi tavsiye ediyoruz.

Kilo Vermek ile Yaşımız Arasındaki İlişki Nedir?

Gönderen @smile 3 Ekim 2011 Pazartesi


Kilo Vermek İçin En Uygun Yaş Nedir? Kilo Vermek İçin Uygun Yaş Var mıdır? Yaşımızın kilo vermemizde avantajı ya da dezavantajı var mıdır? Hangi yaşta daha kolay kilo verilir?
Kilo vermeye çalışıyorsunuz ancak bir türlü başarılı olamıyor musunuz? Belki bunun çok basit bir açıklaması vardır. Belki kilo veremeyecek kadar yaşlanmışsınızdır…( ben bu haber ve tespitten çok hoşlanmadım doğrusu sevgili dostlar , ve aksini ispatlamak da sizlerin elinde , hadi gösetrin kendinizi !!! )

3,000 kadın arasında yapılan incelemeye göre 28 yaşını geçen kişilerde kilo vermek öncesinde olduğundan çok daha zor bir hal alıyor.
Araştırmaya göre kadınlardan %64’ü kilo vermek için uygun bir yaş olduğunu düşünüyor. %40’ı ise bunun iradenin gücüyle ilgisi olduğunu savunuyor.
Peki 28 yaşın sihri nereden geliyor? Neden 29 ya da 30 değil de 28?
Araştırmada 30 yaş üzeri kadınlar incelendiği için, uzmanlar en uygun yaşın 28 olduğunu tahmin ediyor.
Vücudun hala kendini yenileyebildiği ve metabolizma hızının tam olarak yavaşlamaya başlamadığı bir yaş olduğu için 28 yaş kilo vermek için daha uygun bir yaş olarak karşımıza çıkıyor.
Bu nedenle zaman kaybetmeden yaşınızın kıymetini bilmeli ve beslenmenize dikkat etmelisiniz. Unutmayın, yağlar ve kilolar vücudunuzda yerleştiğinde ileriki bir zamanda onlardan kurtulmak sandığınızdan çok daha zor olacaktır.

Sirke Gerçekten Zayıflatıyor mu? Sirke ile diyet yaparsam zayıflar mıyım? Sirke içerek incelmek mümkün mü? Sirke ile yağ yakılır mı?
Elma sirkesi kesinlikle zayıflatır. Elma sirkesinin zayıflattığı yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde de kanıtlanmıştır. Her gün suya katılıp içilen elma sirkesi vücuttaki yağların kısa sürede yakılmasına son derece faydalı oluyor. Elma sirkesi içilerek güne başlandığında kişi o gün süresinde daha çok yağ yakıyor.


Japon Beslenme ve Yemek Bilim Kurumu sirkeye keskin kokusunu ve ekşi tadını veren ana maddesinin yağ yakıcı bir özelliğe sahip olabileceğini açıkladı. 175 aşırı kilolu Japon erkek ve kadının katılımıyla yaptıkları araştırmada, her gün bir içeceğe 1-2 kaşık elma sirkesi karıştırıp 12 hafta boyunca tüketenlerin tüketemeyenlere göre beden kitle indeksinde düüşü, iç yağlanmalarında azalma ve bel çevrelerinde incelme kaydedilmiş.
Araştırma sonucunda sirkenin içindeki asetik asidin, protein salgılayarak yağların parçalanmasını sağlayan genleri harekete geçirdiği tespit edildi.
habertürk

Followers