Yazılara Abone Ol Yorumlara Abone Ol
http://idealkilo-zayiflamak.blogspot.com

Dr.Mehmet Öz'ün Kızı Nasıl Zayıfladı?

Defne Öz çok kilolu bir çocuk ve genç kız olduğunu , nasıl 90 kiloyken birden 20 kilo zayıfladığını anlattı.Babası ve dedesi çok ünlü birer doktor ve sağlıklı yaşam uzmanı olduğu halde nasıl kilolu bir çocukluk geçirdi? Nasıl kilo verdi? Hangi diyeti uyguladı? ...

Ekmek Yiyerek Zayıflanır (mı)!!!

Ekmek Diyeti3 günde 2 kiloya kadar vermek isteyenler için tek gıda diyeti :Hedef: 3 günde 1.5-2 kilo.Günlük Kalori: 900 Kcal Diyetimde belli bir noktaya gelip dayandım ve malesef tartılar artık bir gram bile oynamıyor. Konuyla ilgili görüş aldığım diyet uzmanları böyle durumlarda, ...

16 ayda 51 kiloyu nasıl verdi?

İlayda Güneş başarı hikayesini anlattı :Fazla kilolarından kurtulmak için doktor doktor gezmeden kendini motive ederek 16 ayda 51 kilo verdi. Bunu nasıl başardığını anlatan İlayda, henüz 31 yaşında... Çocukluğunda çok zayıfken, ...
CahayaBiru.com

Tehlikeli Bitkiler Hangileridir?

Gönderen @smile 27 Eylül 2011 Salı


BÖCEKÇİL BİTKİLER

Bir bitkinin böcek ya da et yemesi insana inanılmaz gibi gelirse de, yeryüzünde böcekleri ve solucan, tırtıl gibi öbür küçük hayvanları yakalayıp yiyebilen 500 kadar bitki türü vardır. Bu böcekçil ya da etçil bitkiler avlarını çeşitli yöntemlerle yakaladıklarında, hayvanın vücudu bakterilerin ve enzimlerin ayrıştırıcı etkisiyle yumuşatılıp sindirilir; geri kalan sert bölümler ise ya dışarı atılır ya da ibrikotunda olduğu gibi çiçeğin ibriği andıran şişkin bölümünde biriktirilir.

Böcekçil bitkilerin çoğu fotosentezle kendi besinini üretebilen yeşil bitkilerdir. Öyleyse havadan, sudan ve güneş ışınlarından yararlanarak kendisine gerekli şeker ve nişastayı oluşturabilen bir bitki neden böcek yakalayıp yemeye gerek duysun? Bunun nedeni büyük olasılıkla bu bitkilerin bazı besin maddeleri, özellikle azot açısından yoksul olan asitli, turbalık ya da bataklık yerlerde yetişmesidir.

Böcekçil bitkiler bir süre hiç böcek yakalayamasalar da açlıktan ölmezler. Fotosentez yapabildikleri için böcek yemeden de yaşayabilir, ama böcek yedikleri zaman daha sağlıklı gelişirler. Öte yandan çok fazla böcek yakalayıp aşırı beslendikleri zaman da sağlıkları bozulmaz. Rekortmen böcekçil bitkilerden biri, iki hafta içinde 73 tane hamamböceği yakaladığı kayıtlara geçen bir ibrikotudur.

Güneşgülü ve Sinekkapan

Böcekçil bitkiler dünyanın her yerinde yetişir. Bunlardan en yaygını güneşgülü, böcekkapan ya da çiyotu gibi değişik adlarla bilinen Drosera cinsinin üyeleridir. Bu bitkilere güneşgülü ya da çiyotu denmesinin nedeni, güneşin altında çiy düşmüş gibi parıldayan yapışkan yapraklarıdır. Gerçekten de yaprakların yüzeyindeki ve kenarlarındaki ince kirpiksi dokunaçların ucundaki şişkin kesecikler yapışkan bir sıvı salgılar. Bu salgının parıltısına aldanan bir böcek yaprağa konar konmaz yapışkan sıvıya yakalanır. Bunun üzerine, böceğin sürtündüğü dokunaçlar uyarılarak hemen yaprağın ortasına doğru kıvrılıp, çaresiz durumdaki böceği sımsıkı kavrar. Bitkinin salgıladığı sıvılarla iyice ıslanıp yumuşayan böceğin sindirilmesi bazen birkaç gün alır. Sindirim biter bitmez dokunaçlar yavaş yavaş yeniden açılır ve yaprak bir sonraki avı beklemeye hazır duruma gelir.Güneşgülü türlerinin çoğu Avustralya ve Güney Afrika’da dağılmıştır. Bataklıklarda yetişen ve eğreltiotuna benzeyen bir türün yapraklarının arka yüzünde bazen küçük bir böcek barınır ve bitkinin tuzağına düşen avlara ortak olur.

Charles Danvin’in “dünyanın en harika bitkisi” olarak söz ettiği sinekkapan (Dionaea muscipula) güneşgülü ile aynı familyadandır. Bu bitkinin her yaprağı, ortadaki bir menteşe düzeneğiyle açılıp kapanacak biçimde ikiye katlanmıştır ve yaprakların kenarlarında uzun, sert kıllar bulunur. Ayrıca yaprakların her iki yansının iç yüzeyinde üçer tane tüysü dokunaç vardır. Bu dokunaçlar öylesine duyarlıdır ki minicik bir sineğin ağırlığıyla bile hemen uyarılır ve yaprağın iki yarısı bir kapan gibi hızla birbirinin üzerine kapanarak sineği ortada hapseder. Yakalanan kurban 10 gün içinde tümüyle sindirilmiş olur ve yaprak yeniden açılarak yeni avını beklemeye başlar.


İbrikotu
Böcekçil bitkilerden ibrikotları dünyanın hemen hemen bütün tropik bölgelerinde yetişir. Biri Eskidünya’da, öbürü Yenidünya’da dağılmış iki ayrı familyadan 100′e yakın ibrikotu türü vardır. Bu bitkilerde öbürlerindeki gibi hareketli bir kapan düzeneği yoktur; bunlar avlarının kendi ayaklarıyla gelip tuzağa düşmesini beklerler. İbrikotunun yaprak uçları üstte birleşerek, karnı ve ağzı geniş, ortadaki boyun bölümü dar olan ibrik biçiminde bir yapı oluşturmuştur. Uzunluğu türe bağlı olarak 3,5 ile 50 cm arasında değişen bu ibriğin içinde 1 litreye yakın sıvı birikebilir. İbriğin ağzı içeriye doğru kıvrık, üstü de kaygan bir maddeyle kaplıdır. Bazı türlerde bu ibriğin üstünde gene yapraktan bir kapak bulunur.

Genellikle parlak yeşil üstüne kırmızı benekli olan ibriğin bu canlı renkleri ve içindeki balozunun kokusu böcekler için çok çekicidir. Buna aldanan böcekler ibriğin dudağına konar ve kaygan yüzeyde tutunamayarak içindeki sıvıya düşüp boğulur. Bitki de bu sıvının yardımıyla böceğin kendisine yarayan bölümlerini sindirir.

İşin en ilginç yanı, bu sıvının bazı böcekler üzerinde etkili olmamasıdır. Gerçekten de bazı sinekler ve sivrisinek larvaları ibrikotunun içindeki sıvıda yaşayabilir; hatta bitkinin sindiremediği böcek artıklarıyla beslenip orada erişkin duruma gelir.

Sumiğferi ve Yağotu
Sumiğferleri (Utricularia cinsi) dünyanın her yanındaki bataklıklarda, durgun ve yavaş akıntılı sularda görülen yüzücü bitkilerdir. Gövde saplarının üstünde yaklaşık 6 mm çapında küçük keseler vardır. Bu keselerin girişinde yalnız içeriye doğru açılan birer kapakçık bulunur. Yüzücü böcekler bu keselerin ağzındaki incecik tüylere dokunduğunda kapakçık hemen açılır. Böylece, yüzen böcek tıpkı elektrik süpürgesinin tozları emdiği gibi suyla birlikte kesenin içine çekilir ve hemen arkasından kesenin kapağı kapanır. Yarım saat kadar sonra kapan yeniden hazır duruma gelir.

Kapağın kapanma hareketi o kadar hızlıdır ki bilim adamları uzun süre bu kapanın nasıl çalıştığını anlayamamışlardı. Ancak saniyenin her yüzde birinde bir görüntü çeken otomatik fotoğraf makineleriyle alınan filmin incelenmesinden sonra bu düzeneğin nasıl işlediği anlaşılabildi.

Yağotlarının (Pinguicula cinsi) sarımsı yeşil renkte, oval yaprakları vardır. Sumiğferleriyle aynı familyadan olan bu bitkilerin kapan düzeneği güneşgüllerininkine benzer. Yalnız bunların yaprak dokunaçları daha kısadır ve böcekler yapışıp kaldıktan sonra dokunaçlar değil yaprak ortaya doğru kapanarak avı hapseder. Bu bitkiler kuzey yarıkürenin bü­tün ılıman bölgelerinde olduğu gibi Türkiye’ de de bulunur.
adergi


Selülitlerinden kurtulmak isteyenler önce ne tür bir selülite sahip olduğunuzu öğrenmelisiniz.
Fransız doktorlarkadınlarınkorkulu rüyası selülitlerden kurtulmaları için önce türünü belirlemeleri gerektiğini söyledi. Şişmanlıkla mücadele, diyet, menopoz dönemi problemleri, hormon rahatsızlıkları, ameliyatsız gençleşme gibi konularda faaliyet gösteren Londra’nın önde gelen kliniklerinden Radical Beauty Medical’ın doktorları “Önce selülit tipinin bilinmesi gerekir. Ardından tedavi yapılmalıdır.Kadınların hemen hemen hepsi her cins selülite diyet yapıyorlar. Ancak bu diyetlerin hiçbir faydası olmuyor” dedi.

Üç farklı tipi var  :

Hastalarına çözüm üretmeye çalışan Fransız doktor Daniel Sister ve estetik uzmanı Alain Butnaru selülitin vücutta üç faktörden oluştuğunu (yağ, su, deri altı liflerinde meydana gelen değişim) hatırlatarak türlerine göre farklı tedavi yöntemlerinin uygulandığını bildirdiler. Dr. Sister selülitli kadınların kendi kendilerini tedavi edebileceklerini hatırlatarak, “Burada önemli faktör yağ tabii ki. Deri altındaki yağ birikimi türü hangi tip selülite sahip olduğunuzu belirler. Farklı türlere değişik tedavi yöntemleri uygulayabilirsiniz. Yağlı, süzme ve lifli olmak üzere üç tip selülit vardır” dedi.


Şıklara bakıp karar verin

Hangi tür selülite sahip olduğunuzu bulmanıza yardımcı olacak ipuçları:


1.Tip

● Birkaç kilo fazlanız var.
● Kilo probleminiz her zaman vardı.
● Selülitiniz yumuşak, kaygan ve adeta koyu bir muhallebi görünümünde. Kolayca parmaklarınızın arasında sıkıştırabiliyorsunuz.
● Selülitler vücudunuzun alt ve üst kısımlarına eşit dağılmış.

2.Tip

● Bacaklarınız kalın, şiş ve varisli. Arada sırada kramp giriyor.
● Reglinizden evvel kendinizi balon gibi hissediyorsunuz.
● Yazın ayaklarınız daha da fazla şişiyor.
● Ayak bilekleriniz ve baldırlarınız kalın.
● Vücudunuzun alt kısmı, üstüne nazaran daha sıkı.
● Parmağınızı baldırınıza bastırınca deri çöküyor ve bir süre öyle kalıyor.

3. Tip 

● Selülitleriniz sert ve bastırınca acıyor, daha çok baldırlarınızda ve dizlerinizin arka kısmında toplanmış durumda.
● Deriniz beyazımsı, kuru ve hassas.
● Göğüs kısmınız dar ve kilo verdiğinizde bunlar üst kısımdan
gidiyor.
● Selülitleriniz uzun zamandır var ve ne yaparsanız yapın onlardan kurtulamıyorsunuz.
● Selülitlerinizin görünümünü regl dönemlerinize göre değişmiyor.


Cevaplarınızın çoğu: 

1. tipe aitse selülitleriniz “Yağlı” cins
2. tipe aitse selülitleriniz “Süzme” cins
3. tipe aitse selülitleriniz “Lifli” cins



Tipine göre tedavi  :

1. Tipin tedavisi: 

Uzun ve hızlı yürüyün

Ne yapmalı: 

Spor yapın, özellikle uzun ve hızlı yürüyün. Kızarmış ve beyaz şekerli yiyeceklerden uzak durun. Aşağıdaki mineralleri bol bol almaya özen gösterin Çinko: Protein, deniz mahsulleri, süt, sarımsak, bezelye, lahana Bakır: Tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri, mantar, pırasa, sarımsak, bezelye, limon, armut, avokado Selenyum: Et, balık, yumurta, ıspanak, mantar, pırasa C Vitamini: Kivi, portakal, limon , maydanoz, çilek E vitamini: Kırmızı biber, lahana, rezene. Diyetle giderilebilecek yegâneselülit tipi bu. Diyetle vücudunuzda insülin salgılanmasının düzenlenmesi gerekiyor. Kahvaltı: Yağsız çökelek, bir yumurta, katı peynir, tavuk eti, kepekli ekmek Öğle ve akşam yemeği: Karışık salata veya patatessiz ve kabuklu deniz mahsulü içermeyen bir çorba, yağsız et, tavuk balık, kahvaltıda yenmemişse 1 yumurta, yeşil sebze, sabah kahvaltısı listesinden 1 çeşit, 1 dilim kepek ekmeği veya haftada 1 kere olmak şartıyla, az pilav, mercimek, haşlanmış patates yiyebilirsiniz.



2. Tipin tedavisi: 

Aerobikten uzak durun

En çok görülen selülit tipi. Bacaklarda kramplar, örümcek ağı gibi kılcal damarlar , morartılar görülüyor. Vücut sürekli su topluyor. Stres ve hormon değişiklikleri durumu daha da kötüleştiriyor.

Ne yapmalı?

Selülitlerden kurtulmak için diyet yapmayın. Çünkü bir faydası olmaz. Bol bol üzüm, portakal, greyfurt, karnabahar yiyin C ve E vitamini alın Bol bol su için ama azar azar
Spor: Yürüyüş yapın, yüzün, golf oynayın. Bisiklet kullanın ama tenis, squash ve hızlı aerobikten uzak durun. Yüksek ökçe ayakkabı ve çorap giymeyin, ayak ayak üstüne atmayın, alkol ve sigaradan uzak durun.

Tedavi: Lenflerin boşaltılması, bitki özleriyle tedavi, masaj ve kremlerle kan dolaşımının düzeltilmesi, mezoterapi, hormonların kontrol edilmesi ve düzenlenmesi gerekir.


3. Tipin tedavisi

Çok kilolu değilseniz diyet yapmanın bir yararı olmaz. Vücudunuza bol miktarda amino asit, kolejen ve yeni deri altı lifleri sağlayacak protein gerekli. Et, balık ve tavuk tüketin. Kükürt ve antioksidan, C ve E vitamini, karoten, çinko ve selenyum alın.


Ne yapmalı?
Her gün bol bol su için.
Spor: Deri ve kaslarınızı kuvvetlendirecek her tür spor öneriliyor .
Tedavi : Uzmanların hazırlayacağı özel mezoterapi kokteyli, masaj iyi sonuç veriyor.


Daha sağlıklı olabilmek adına kullandığımız bitki takviyeleri aslında dikkatli kullanılmadığında tehlike saçıyor!

  Prof. Dr. Osman Müftüoğlu uyarıyor: ``Besin takviyesi bitkilere karşı dikkatli olun!`` Müftüoğlu`nun bahsettiği ginseng, gingko biloba, ekinezya, üzüm çekirdeği ekstresi, yosun hapı gibi bitkiler. Giderek artan karaciğer hastalıklarının bir sorumlusu da onlar.

Kahvaltıda keten tohumu, öğleden sonra gingko biloba, akşamüstleri ginseng içenlerin sayısı birden bire artmaya başladı. Aktarlar, eczaneler yetmedi, gıda takviyesi bitkiler marketlerde de yerlerini aldı. Herkes “Daha sağlıklı yaşıyoruz” diye düşünürken, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu uyardı; “Bitkiler yanlış kullanılıyor. Bu yüzden, her 10 kişiden birinde karaciğer fonksiyon bozuklukları var. Ne alıyorsanız, bırakın ve doktora gidin.”

“Bitkiler sağlık verir” söyleminde artık yanlış olan bir şeyler var galiba…

Osman Müftüoğlu: Doğal desteklerden faydalanmamız kadar akıllıca bir şey söz konusu olamaz. Yani portakal yeriz ama biliriz ki bir portakaldan en fazla 50–60 mg. C vitamini alacağız. Oysa bizim ihtiyacımız 1000 mg.dır ve gider tablette satılan C vitaminlerinden birini alırız. Tablet hem ekonomik, hem de tıbbi bir çare olmuştur bu durumda. Anlatmak istediğim şey, dünyadaki herkes doğal olan ürünlerin zararsız olduğunu düşünüyor. Bu görüşün bir kısmı doğru ama bunun suiistimal edilebileceğini bilmemiz gerekiyor artık.

Nasıl?

Bu ürünlerin içinde olması gereken miktar, olmadığı halde varmış gibi satılabilir. Kontrolsüz kullanımla besin desteği alıp vücuduna iyi bir şey yaptığını düşünen kişi karaciğerini mahvedebilir ve fonksiyon bozukluklarını yaşayabilir. Alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Mesela, sarı kantaron otunu sakinleştirsin diye rasgele alırsanız ve bu bitkinin şarap ve peynirle etkileşime girdiğini bilmezseniz, inanılmaz yan etkilerle karşılaşabilirsiniz. Ya da sarı kantaronun çayını içip güneşe çıkarsanız, güneş hasarlarını 10 kat arttırırsınız.

Aktarların fazlaca önerdiği sarı kantaron yerine yine elinizi attığınız her dükkânda bulabileceğiniz özütlerden birini, örneğin ginseng almak isterseniz ama ginsengin tansiyon krizlerine yol açacağını bilmezseniz, hiper tansiyondan dolayı beyin kanaması riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz.

Aktarlardan alınan bitkilerde prospektüs yok. Paketlenmiş olanlar hangi durumlarda içilmemesi gerektiğini söylüyor mu peki?

Önemli noktalardan biri de standardizasyon. Okuduğunuz bir yazı, keten tohumunun iyi geldiğini, ekinezya’nın bağışıklığa faydalı olduğunu, Ginkho Biloba’nın gribi, nezleyi çabuk iyileştirdiğini söylüyor olabilir. Ama bitkiler, bu iyileştirici etkiyi mucizevî bir şekilde yapmıyor. İçindeki maddelerin belirli bir konsantrasyon olması halinde yapabiliyorlar. Aktardaki otlarla alacağınız yarar, standardize edilmiş özütlerle karşılaştırılamaz bile. Ayrıca risklidir. Mesela Gingko Biloba’yı içinde kaç mg. olduğunu net olarak belli tablet olarak kullanın. Ama bunu alırken bile doktora danışın. Gingko Biloba uyku kaçırabilir, çarpıntı yapabilir, tansiyonunuzu artırabilir.

Her bitkinin kullanımı için özel bir durum var mı?

Bitkinin işe yarayan hallerini de bilmek gerek. Yine gingko biloba’dan örnek verelim. Bir ürünün hangi ayda, hangi yaprakta, hangi olgunlukta toplanması gerektiğini aktarlar bilemez. Uzmanlar bilir. Mesela ginseng’in işe yaraması için en az beş yaşında olması gerek. Yeni ekilmiş bir Ginseng’in kökünü alırsanız, size hiç bir faydası yok. Herkesin doğal ürün tavsiyecisi olmaması gerekiyor. Bunu söyleyebilecek insanların farmakognozi denen özel bir bilim dalı eğitimini almış olması gerekiyor.

Karaciğer hastalıklarına davetiye:

Geçtiğimiz günlerde gazetede bir haber, yosun haplarının piyasadan toplatıldığından bahsediyordu. Sağlık Bakanlığı’da aslında bu konuda dikkatli ve çalışıyor değil mi?

Şişirilmiş, hiç bir işe yaramayan, değer taşımayan, içinde ne kadar toksik madde olduğu bilinmeyen tabletlerden bahsediyorsunuz. Ben anlamıyorum, bu ülkede neden İsveç Şurubu satılır? Üzüm çekirdeği ekstresidir gidiyor mesela. Çok istiyorsan üzüm ye kardeşim. Yeşil çaydan fayda görmek istiyorlarsa, günde 3–4 bardak yeşil çay içsinler. Papatya çayı içsinler. 2–3 bardak nane-kekik çayı içsinler. Sağlık budur. Fakat kazın ayağı hafife alınacak gibi değil. Bugün iki hastaya baktım. İkisinin de karaciğer fonksiyon testleri olumsuz çıktı.

Karaciğer fonksiyon bozukluğu bu aralar toplumda çok yaygın mı?

Kesinlikle çok yaygın. Nedeni de bitkisel desteklerin kullanımının abartılması.

Bitkisel destekleri topluma duyuran insanların başında siz geliyorsunuz aslında değil mi?

Evet. Toplumu tanıştıran, anlatan insanların başında ben geliyorum. Bu yüzden sorumluluğum şimdi daha büyük.

Karaciğer fonksiyon bozukluğu insanda ne yapar?

Halsizlik, yorgunluk, şişkinlik... Bütün metabolizmanızı bozabilirsiniz. Bu ülkede Kahramanmaraşlı Ahmet diye masum bir insan ottan yapılan bir ürün ile tanıştırıldı. Kullanmaya başladıktan kısa bir süre sonra karaciğer yetmezliği yaşadı. Ardından öldü. Aynı şekilde bir televizyon kanalının yöneticisi bu bitkileri gelişigüzel kullanmayı hayatıyla ödedi. Zayıflatan bir ot yok. İnsanlar doktora gidemiyorsa bile eczaneleri bitkiler konusunda birer danışma noktası gibi kullanmalarının zamanı geldi.

Aktarların da denetlenmesi gerekiyor. Doğa bize sağlığımızı korumak, güçlendirmek için her şeyi sunuyor. Doğanın sunduğu şeyleri almak istiyorsak onları tam ve doğal halleriyle tüketelim. Mutlaka daha çok salata yiyelim. Semizotundan daha çok faydalanalım. Besinleri tam haliyle tüketelim. Daha çok kereviz, lahana, pırasa, enginar, kiraz, şeftali yiyelim.


Çok sık kilo alıp vermekten ya da spor yapmamaktan göğüsler sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Daha fit bir görünüm için uzmanlar bu egzersizleri öneriyor
Göğüslerin zaman geçtikçe formlarını kaybettikleri ve bu durumun, özellikle vücut görünümüne çok önem verenler için, oldukça sıkıcı olduğu kesin. Aslında vücut şeklimiz günlük yaşantımıza bağlı olarak belirleniyor. Çok sık kilo alıp vermekten, yanlış egzersizlerden ya da spor yapmamaktan dolayı, kimi kişilerde göğüsler erkenden sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor.

Bu kişiler çoğunlukla dolgulu sutyen kullanmadan bir şey giyemez, hiçbir kıyafeti kendilerine yakıştıramaz oluyor... Eğer siz de, bu tür problemlerle karşı karşıyasanız Coliseum Spor Merkezi’nde Fitness eğitmenliği yapan Elif Hotaman’ın önerdiği hareketlerle bu durumu biraz da olsa düzeltebilisiniz.. Eğer hala bu tür sorunlarla karşılaşmadıysanız da bunu mümkün olduğunca geciktirebilir, bu egzersilerle göğüslerinizin formunu uzun yıllar koruyabilirsiniz.



Şınav çekin

Şekildeki gibi elleriniz ve dizlerinizin üzerinde durun. Dirsekleriniz yana doğru bakmalı. Kollarınızı dirseklerinizden büküp aşağı yukarı doğru inip çıkarak şınav çekin. Bu hareketi 12 kez tekrarlayın. Hareketler sırasında düzenli olarak nefes alıp vermeyi unutmayın. Bu hareketle göğüs ve arka kol kaslarını çalıştırmış olacaksınız. Bunun dışında ön omuz kaslarınız da aktif hale gelecek. Şınav, özellikle kuvvetsiz olanlar ve yeni başlayanlar için oldukça iyi bir başlangıç hareketi aynı zamanda...


Daire çizin

Yere dümdüz, sırtüstü uzanın. Bacaklarınız dizlerinizden bükük şekilde dursun. İki elinize dambıl ya da 1’er litrelik su şişeleri alın. Şimdi `dambıl fly’ hareketini yapmaya başlayabilirsiniz. Bunun için, Kollarınız gergin bir şekildeyken havada yukarıdan aşağıya büyük daireler çizin. 12 kez tekrarlayacağınız bu hareket göğsünüzün tam açılmasını sağlıyor ve sarkmaları önlüyor.


Açıp kapayın

Yerde, dizlerinizin üzerinde durun. Gövdeniz mümkün olduğunca dik olsun. Ellerinize yine ağırlıklar alın ve kollarınızı dirseklerden bükük şekilde ortada birleştirin. İki kolunuzu da yanlara doğru açın. Ardından ilk pozisyonunuza dönün. Bu açıp kapama hareketini aynı şekilde 12 kez tekrarlayın.

Ve biraz zorlanın

Son egzersizimiz tam şınav çekme. Kollar tamamen gergin olsun. Tüm vücut ağırlığınız kollarınızın üzerinde. Yine düzenli nefes alış verişine dikkat ederek şınav çekin. Fakat karnınızın yere değmemesine dikkat etmelisiniz. Bunun için 4 -5 cm. bir alçalma yapmanız yeterli. Başta zorlansanızda 12 kez yapmayı ihmal etmeyin. Bu sayıyı gün geçtikçe daha da artırabilirsiniz. Bu hareketin tüm göğüs kaslarınızın çalışmasını sağladığını da ekleyelim.


Her zaman genç ve güzel görünmek her yaşta bayan için çok önemlidir. Bunun için de denenmedik formül ve yöntem bırakmaz bayanlar. Kahve ve zeytinyağı da bu yöntemlerden biri . Daha denemediniz mi !!!
Kahve ve zeytinyağı ile güzelik sırları nelerdir merak edenler için cevabı yazımızda :
Kahve ve zeytinyağıile cildinizin daha sağlıklı ve güzel gözükmesi için çalışıyor. Nasıl mı?

Her zaman genç ve güzel görünmek istiyorsanız; dudaklarınıza çok iyi bakmalısınız. Özellikle de dolgun dudaklara sahip olmak bunu daha çok ortaya çıkarıyor. Kadınlık hormonları dudakların durumunu etkiliyor ve dudakların kalın olması bir kadının doğurgan olduğuna işaret ediyor. Dudakların güzelliğini etkileyen en önemli faktör ise güneş. Güneş ışınları dudakların zamanından önce yaşlanmasına neden oluyor. Özellikle güneşlenirken dudaklarınıza koruyucu kremler sürmeyi unutmamalısınız. Özel yağlar ve vitamin içeren dudak kremleri kullanarak da bu hassas bölgenin gençliğini korumasını sağlayabilirsiniz. Unutmayın dudaklar yüzümüzdeki en önemli güzellik faktörü.

Kahveyi harika bir vücut peelingi olarak kullanmaya ne dersiniz? Kuru veya nemli cilde yapılan hafif bir masaj mat bölgelerin parlamasını sağlıyor. Kahve tozu ölü ve pullanmış deriyi ortadan kaldırıyor, cildi yumuşak ve narin hale getiriyor. Ayrıca kafein, kan akışını hızlandırdığı için dokular sıkılaşıyor ve bu da daha az selülit anlamına geliyor. Kahve mucizesiyle kendinizi daha güzel hissedeceksiniz...

Güzelliğin konu edildiği her efsanede zeytinyağının da adı geçiyor. Doğal bakım reçetelerinde de zeytinyağı ilk sıralarda. Çünkü içeriğindeki E vitamini gibi bir çok bileşen sayesinde cildi ve saçı besliyor.Cildin genç görünmesine, saçların kuvvetlenip parlamasına yardımcı oluyor. Hücre yenilenmesini hızlandırdığı için de zeytinyağı antiaging etkisi yapıyor. Hem yiyerek hem de cildinize sürerek bu doğal güzellik reçetesinden en iyi şekilde yararlanmalısınız.


Türkçeye “Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları” şeklinde çevrilebilen DASH diyetiyle 14 gün içinde tansiyonda düşme olduğu saptandı. Diyetin bir amacı da sodyum alımını kısıtlamak.

“DASH” İngilizce bir kısaltma, uzun yazılışı şöyle Dietary Approaches to Stop Hypertension... Türkçesi ise şöyle ifade edilebilir: Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları (HDBY).

DASH tipi beslenme yüksek tansiyon üzerinde oldukça etkili ve Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından destekleniyor. Bu konuda yapılan çalışmalar bu diyet planı ile 14 gün içinde tansiyonda düşme olduğunu kanıtlıyor. Bazı çalışmalar DASH tipi beslenme ile koroner kalp hastalığı ve inme riskinin de oldukça azaldığını söylüyor. Bu araştırmaya göre DASH diyetine en çok uyan kadınların en düşük inme, miyokardiyal infarksiyon ve koroner kalp hastalığı ölüm oranlarına sahip oldukları belirlendi.

DASH diyetinin temel prensipleri şunlar:

Yüksek lif, düşük kalori yoğunluğu ve uygun porsiyonlarla dengeli bir diyet esas amaçtır. Düşük doymuş yağ, kolesterol ve total yağı az içeren besinler hedeflenir. Hayvansal yağlar ve kırmızı et azaltılır, haftada en az iki balık yenilmesi iyi olur. Posadan zengin tam taneli tahıl ve karbonhidratlar vardır.

Bol sebze ve meyve tüketilir.

Kalsiyum, protein kaynağı olarak az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri tüketimi artırılır.
Protein, posa, potasyum, magnezyum kaynağı olarak yağlı tohumlar ile baklagiller artırılır.
Diyette; kırmızı et, şeker, şeker eklenmiş besinler, şekerli içeceklerin tüketimi sınırlandırıl-mıştır. Diyet potasyum, magnezyum, kalsiyum, protein ve liften zengindir. Diyetteki bir diğer amaç ise sodyum alımını kısıtlamaktır.
Sodyum deyince akla “tuz” geliyor tabii ancak sodyum sınırlı diyetlerde sadece tuzsuz yemek yetmeyebilir, bazı besinlerin tuz içeriklerine de dikkat etmek gerekir. Çünkü sodyum ile yüksek kan basıncı arasında önemli bir bağlantı vardır. Ancak yine de sodyum beslenmemizde mutlaka olması gereken bir besin öğesi olarak karşımıza çıkar.
Birçok sağlıklı insan günlük ihtiyacının çok üzerinde tuz tüketmektedir. Oysa günlük ihtiyacımız sadece günlük 2400 mg sodyumdur 1 gr tuz= 400 mg sodyum olarak düşünüldüğünde tuz olarak bu miktar 6 gramdır. Yaklaşık 1 çay kaşığı. Ancak bu yiyeceklerin içindeki tuzu da kapsamaktadır. Yüksek tansiyonu olanların genelde günlük 1500 mg sodyumu geçmemeleri öneril-mektedir. Bu miktar bireysel özellik, hekimin tedavi şekli ve kullanılan ilaç tedavisine göre değişebilir.

100 gramdaki sodyum miktarı

Turşu (salatalık) 1353 mg
Ketçap 1042 mg
Kaşar peyniri 710 mg
Edirne peyniri 252 mg
Yumurta 138 mg
Dana Eti 80 mg
Levrek 68 mg
Süt 49 mg
Yoğurt 47 mg
Salça 38 mg
Mercimek 30 mg

Böbrekler vücuttaki sodyum dengesini ayarlayan en önemli organdır. Böbreklerde bir sorun olmayan vücuttaki sodyum konsantrasyonu, çok yüksek seviyelere çıkmaz. Sodyum eksikliğiyle karşılaşmak, çok görülen bir durum değildir. Çünkü sodyumu çünkü birçok besinden alabiliyoruz. Ancak kusma, ishal gibi elektrolit kaybının yaşandığı problemler olduğunda vücuttaki sodyum düzeyinde düşüş yaşanabilir.

İyotlu tuzun farkı nedir?
Normal sofra tuzuna iyot eklenmiş olması aradaki tek farktır.. Vücudun iyoda da ihtiyacı vardır. İyotlu tuz tüketildiğinde, vücudun iyot ihtiyacına destek verilmiş olur. İyot tiroit bezi çalışmasını düzenleyerek, guatr hastalığının oluşumunu engelleyici etki yaratır.

Neler yapabilirsiniz?
Tuzlu tada karşı duyarlılığınız varsa tuz tüketiminizi yavaş yavaş azaltarak yeni tat alışkanlığı kazanabilirsiniz.
Lezzet katma alışkanlığınız, yemeklerinize tuz eklemek yönündeyse onun yerine çeşitli baharatları kullanarak tuz tüketim alışkanlığınızı düşürebilirsiniz.
Soslu yemekler yerine ızgara ve haşlama yöntemiyle pişenleri seçmeniz yine sodyum alımınızı azaltabilir.
Taze yiyecekler tüke-tin, salamura yiyecek tüketimini azaltın.
Ketçap, hardal, soya sosu ve tuzlu salata soslarını kullanmamaya çalışın
Tuzu yemek masasından kaldırın.
Yiyeceklerinizi limon suyu, sirke, sarımsak ve baharatlarla tatlandırın.
Kraker, mısır ve kuruyemişlerde tuzsuz olanları tercih edin.
Alışveriş yaparken etiketlerini okuyarak içeriğinde daha az sodyum olanları tercih edin.

6 Haftada Kalça Eriten Diyet ...

Gönderen @smile 18 Eylül 2011 Pazar

Kalçalarınızın genişliğinden şikayet mi ediyorsunuz? Müjde; pek çok kadının başlıca derdi olan kalça problemini ortadan kaldıran şok diyeti açıklıyoruz… Uygulayacağınız 6 haftalık diyetle kalça ve basen bölgelerinizdeki fazla yağlardan kurtulabilirsiniz. Amerikalı ünlülerin denediği bu diyetle sadece vitrinden izlemekle yetindiğiniz dar pantolonları üzerinizde rahatlıkla taşıyabilirsiniz. Tabii rakiplerinizi kıskandırıp, partnerinizi büyülemek de cabası…

Diyetin amacı Hareketsizlik ve yanlış beslenme sonucu vücudun alt tarafında toplanan yağlardan kurtulmak için çok özel bir diyete ihtiyaç var. Uygulayacağınız diyet her yerde kolayca bulup tüketeceğiniz gıdalardan oluşuyor. En önemlisi de oldukça ekonomik oluşu. Diyetin birinci dereceden etkilediği bölüm kalça ve basen ardından da bacaklar geliyor. Özellikle binici pantolonu olarak adlandırılan kalça ve diz kapağı bölgesinde fazla kilo problemi olan kişiler tam 6 hafta içinde etkili çözüme kavuşabiliyorlar.
Diyet kayısı ve badem müslini olarak tanımlanıyor.
Müslinin hazırlanışı Hazırlayacağınız müslinin tadı oldukça leziz. İçeriğinde badem ve kurutulmuş meyvalar ve tahıllar kadar pek çok vücudunuza faydalı gıdalar bulunuyor. Ancak hepsi bir araya getirildiğinde kalça bölgenizdeki yağları hızla eritip, sizi forma sokuyor.

Hazırlanışı :
2 fincan yulaf tanesi, 2 fincan kırılmış fındık, 1 fincan buğday, 1 fincan çekirdeksiz kuru üzüm, 1 fincan ayçiçek tohumu, 1 fincan badem, 1 fincan ince kıyılmış kuru kayısı Malzemeleri karıştırıp, blender`dan geçirin. Hazırladığınız karışımı tam 12 porsiyon olacak şekilde eşit parçalara ayırın. Her porsiyonda karışımı bir bardak diyet soğuk süt ilave ederek tüketeceksiniz. Tabii üzerine yarım dilim muz da ekleyebilirsiniz.
Her günkü program :
Kahvaltı:
Bir porsiyon hazırladığınız müsli, bir fincan süt ve dilimlenmiş yarım dilim muz Saat 11.00: Bir elma
Öğle: 
Bir porsiyon müsli ve yarım muz
Öğleden sonra: 
Bir avuç kuru üzüm
Ana öğün: 
Meyveyle birlikte temel gıdalar
Yatmadan önce: 
Bir portakal
Meyveler: 
Elma, kayısı, iki kurutulmuş erik, bir mango
Ana öğünler 
Pazartesi: Bir parça tavuk kanat ya da göğüs ızgara, yeşil salata ve bir meyve
Salı: İki yumurtalı omlet, domates ve rendelenmiş havuçla tüketilecek.
Çarşamba: Bir çay fincanı büyüklüğünde yer tutan spagetti. Bir meyve.
Perşembe: İnce dilimlenmiş bir tavuk göğsü. Haşlanmış havuçla servis yapılacak. Dilerseniz yanına haşlanmış brokoli de alabilirsiniz. Bir meyve.
Cuma: Ton balıklı yeşil salata. Bir adet katı pişmiş yumurta. Bir meyve.
Cumartesi: Bir parça hindi göğsü, mısırla karışık yeşil salata. Bir meyve.
Pazar: 3 dilim rosto edilmiş biftek, havuçlu brokoli salatası ve iki adet haşlanmış patates. Bir meyve


Haşlanmış kabakta karaton maddesi etkili bir antioksidandır. Patatesin çok iyi pişirilmesi gerekir. Domates piştikçe yararı artar. Hangi besinlerin çiğ ya da pişmiş olarak tüketilmesi gerektiğini biliyormusunuz?

Çiğ meyve sebzelerin sağlığımız üzerindeki önemi, ilk kez 80`li yıllarda tıp gündemine oturdu. Yapılan son araştırmalarda ortaya çıkan bir gerçek şu ki, meyve ve sebzelerdeki bazı besinsel değerlerin etkisi, ısınma sonucunda artıyor. Örneğin domates, güçlü bir antioksidan olan ve kanser hücrelerini öldüren "licopen" adlı bir madde içeriyor. Yüksek ısıya dayanıklı olan bu maddenin, ısı derecesi arttıkça gücü ve etkisi 3-4 kat artıyor. Uzmanların araştırmaslarına göre, yüksek ısıda uzun süre pişirilen domates salçası ve ketçap kanseri önlüyor.

Çiğ mi, pişmiş mi yiyelim?

Yapraklı sebzeleri çiğ ya da az su ile kısa sürede pişirerek yiyin. Köklü sebzeler ise iyi pişirilmeli aksi taktirde hazımsızlık yapabilir. Brokoli ve lahana gibi sebzeler uzun süre pişirilirse tadı bozulur. Orta boy bir kabak, çiğ ya da az pişmiş yenirtse yetişkin bir insanın günlük folik asit ihtiyacının %50`sini karşılar. Haşlanmış kabakta karoten maddesi etkili bir antioksidandır. Maydonoz ve biber zengin birer C vitamini kaynağı olduğu için çiğ yiyin. Patlıcan ve patates sinir sisteminin düzenli çalışmasını engelleyen bazı toksit maddeler içerir; ancak iyi pişirildikleri zaman bu maddeler etkisiz hale gelir. Özellikle patatesin çok iyi pişirilmesi gerekiyor. Fileto gibi kemiksiz etleri yüksek ateşte ve kısa sürede pişirin. Tavuk but orta ateşte veya fırında, tavuk göğüs eti uzun süre ve iyi pişirilmeli. Balığı haşlama, ızgara ya da buğlama olarak hazırlamanızda fayda var. Makarnayı çok pişirirseniz vitamin kaybına uğrar ve hazmetmesi güçleşir . Pilav ise uzun süre piştiği zaman nişasta ve vitamin değeri azalır. Yumurtayı en yararlı pişirme şekli "rafadan" dır. Uzun süre pişirirseniz yumurta akında bulunan "avidina" adlı madde, sarısında bulunan besinsel değerleri yok ediyor.


Japon araştırmacılar, yemeğini hızlı yiyenlerin şişmanlama ihtimallerinin diğerlerine nazaran 3 kat fazla olduğunu ortaya koydu.

Günümüzde "fast food" gibi beslenme tarzlarının artması ve geleneksel yemek alışkanlıklarının azalmasıyla bir sorun halini alan şişmanlığa, hızlı yemek yeme alışkanlığının katkıda bulunduğuna ilişkin araştırma kapsamında 30 ile 69 yaşları arasındaki 3 binden fazla Japona nasıl yemek yedikleri soruldu.

Sonuçları İngiliz Tıp Dergisi`nde yayımlanan araştırma, ne kadar ya da ne yendiğinin değil yeme tarzlarının obeziteye nasıl yol açtığına ışık tutuyor.

Araştırmayı yapan Osaka Üniversitesi`nden Hiroyasu ve meslektaşları, soru sorulan 3 bin kişinin yarısından fazlasının hızlı yemek yeme alışkanlığı olduğunu saptadı. Hızlı yemeyenlerle karşılaştırıldığını hızlı yemek yiyen erkeklerin şişmanlama ihtimalleri yüzde 84 çıkarken, kadınlarda bu oran iki katını bulabiliyor. Yemeklerini bir çırpıda yemelerinin yanı sıra tıka basa doyana kadar yemeğe meyilli kişilerin şişmanlama ihtimalleri ise 3 katı fazla oluyor.

Uzmanlar, "hızlı yenince mideden tokluk sinyali beyne gidene kadar mide çoktan tıka basa doluyor, bu yüzden de hızlı yemek şişmanlatıyor" diyor. Uzmanlar bu nedenle eskilerin "her lokmanın 40 kez çiğnenmesi gerektiği" sözünü hatırlatıyor


SORU: Sağlıklı yeme takıntısı bende bir takıntı halini aldı. Kendime çok dikkat ediyorum. Sürekli nasıl daha iyi beslenmebilirim diye düşünüyorum acaba bende, ‘Ortoreksiya’ mı var?

Ortoreksiya 1997 yılında Amerikalı doktor Steven Bratman tarafından isimlendirilen ve ilgi çeken bir terim. Kelime anlamı olarak ‘sağlıklı yemek yeme takıntısı’ olarak ifade edilebilir. Ortoreksiya denebilecek kişide, sağlıklı yemek yeme onu sosyal yaşamdan uzaklaştıran bir takıntı haline gelmiştir.

Öyle ki bu kişiler tüm davetleri bir mazeret uydurup son dakika iptal eder, kendilerine göre sağlıksız bir şey yediklerinde duydukları suçluluk çok büyüktür, yaşadıkları pişmanlık onları çok mutsuz eder ve günlük yaşantılarını etkiler. Günlük moral ve dengeleri o günkü beslenmelerinin istedikleri gibi olup olmadığına göre değişebilir. Buzdolaplarında sağlıksız hiçbir besin bulunmaz, bugünden ertesi gün ne yiyeceklerinin planını yapar, sağlıklsız yemek yediklerinde özgüvenlerinde azalma hissederler.
Ancak bu kısa dönemde oluşmuş bir alışkanlık değildir. Yani bir kişiye ortorektik diyebilmek için çok uzun zamandır böyle yaşadığından emin olmak gerekir. Buna benzer başka takıntılarınızda var ise bir psikologla görüşmeniz daha doğru olur. Bu anlattıklarınızla bizim bir sonuca varmamız mümkün değil.

KAHVE KALORİ BOMBASI OLABİLİR

Soru: Kahve kilo vermeme engel olur mu?

Kahvenin kendisi kalori içermez. Ancak süt, krema ve şeker eklemesiyle kalorisi artar, hatta bazı şurupların ilavesiyle masum gibi görünen kahve tehlikeli bir kalori bombası olabilir. Kahve denilince ilk akla gelen kafein olsa da, kafein haricinde içinde yaklaşık 400 kimyasal, eser miktarda antioksidan ve niasin ayrıca mineraller de bulunur. Aslında kahve, doğal ve güçlü bir antioksidandır, ayrıca fiziksel ve mental performansı artırdığı da biliniyor. Aynı zamanda kafeinin, metabolizmayı hızlandırıcı ve yağ oksidasyonunu artırıcı etki gösterebildiği, yapılan bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Kahve seven bireyler günde bir - iki tane içebilir, kilo vermenize engel olmaz.

BİR DİYABETLİNİN ALIŞVERİŞ SEPETİNDE NE OLMALI?

Soru: Eşim şeker hastası, benim de kolesterolüm sınırda. Alışveriş yaparken nelere dikkat etmemiz gerekir?

Düşük yağlı süt ürünlerini tercih etmeniz (süt, yoğurt, peynir, ayran), daha az doymuş yağ ve daha az kolesterol almanızı sağlar. Üstelik kalorileri de daha düşüktür. Bu yüzden formda kalmanıza da yardımcı olur. Daha az doymuş yağ, kalp hastalığı riskinin yanı sıra, kanser riskini azaltmak için de önerilir.

Tam buğday ürünleri yani rafine edilmemiş buğdaydan yapılan ekmeklerle tahıl gevrekleri, içerdiği B vitaminleri ve lifle kansere karşı koruyucudur ve bağırsak hareketlerini düzenleyici etki gösterir. Hem de kan şekeri kontrolüne yardımcıdır. Rafine edilmemiş tahılları seçmeniz (kepekli makarna, pirinç) eşiniz için en uygunu, üstelik posa içeriğinin yüksek olması nedeniyle kolesterolü düşürmek genel sağlığı koruma, kabızlık ve kansere karşı koruyucu olarak önerilir.

Sebze ve meyveler, içerdiği vitamin ve mineraller nedeniyle kanser riskini azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve genel sağlığı korur. Mutlaka alışveriş listenizde olmalı.

EKMEĞİ TAMAMEN KESMEYİN

Soru: Diyet yapamıyorum ama ekmeği kesmek ve karbonhidratı azaltarak kilo vermenin kolay olduğunu duydum, tavsiye eder misiniz?

Diyet yapan kişilerin düştüğü en önemli hatalardan biri yeterli miktarda karbonhidrat almamaktır. Diyete başladığı zaman ekmek, pilav, makarna, patates, mısır gibi besinleri kesen kişilerin metabolizması ihtiyacı olan karbonhidratı glikojen deposu ve kandaki şeker bitince kas içindeki karbonhidrattan kullanmaya başlar. Bu da kas kaybı anlamına gelir ve vücut beraberinde su kaybeder.

Yani diyette karbonhidratı kesen kişi tartıdaki sonucu görünce kilo verdiği yanılgısına düşer, ancak gerçek olan vücudun kaybettiği yağ değil, kas ve sudur.

1 gram kas kaybettiğinizde yaklaşı 2,7 gram da su kaybedersiniz ve böylece hızla zayıfladığınızı sanırsınız. Eğer tartıda kilo vermenize rağmen yüzünüz, kollarınız inceliyor ve yağ deposu olan karın kalça bölgesi incelmiyorsa siz yağ kaybetmiyorsunuz ve doğru zayıflamıyorsunuz demektir. En doğru zayıflama yağ kaybı ile olur. Bunun için tüm besin gruplarından az ve sık yemeniz gerekir.

AYDA İKİ KİLODAN FAZLA VERMEK EMZİREN ANNE İÇİN SAKINCALIDIR

Soru: Üç ay önce doğum yaptım; ama sadece 1.5 kilo zayıfladım, ne yapabilirim?


Doğum sonrası kilo verme hızı ve zamanı aslına gebelik süresince alınan kilo ile ilgilidir. Normal süreçte emzirme dönemi ile birlikte anne kilo kaybetmeye başlar. Sütün veriminin artması için aşırı yağlı ve şekerli yiyen anneler ise tam tersi doğum sonrası kilo alabiliyor. İlk dört ayda, aylık yarım ila bir kg zayıflama normaldir, ancak anne çok şişman ise ayda bir - iki kg kayıp da gözlenebilir. Ancak ayda iki kg üzerinde zayıflamak; emziren anne için sakıncalıdır.
Doktor izin verdikten sonra hafif yürüyüşler ve egzersizler kilo vermeyi çabuklaştırır, bu konuda acele etmemenizi tavsiye ederim.

Dilara Koçak


Fransız bilim adamları, yüksek kalori alımında dahi metabolizmayı yağ yakması için "aldatan" bir ilaç geliştirdi.

Louis Pasteur Üniversitesi’nden bir ekip, araştırmaları çerçevesinde, SRT1720 adı verilen ve kırmızı şarabın özü resveratrolün kimyasal yakını olan ilacın, yaşlanmayla mücadele ettiği sanılan SIRT1 proteinini hedef aldığını gördüler.

Sonuçları Cell Metabolism dergisinde yayımlanan araştırmada, fareler üzerinde denenen ilacın, hayvanları kilo almaktan ve insülin direncinden koruduğu gözlendi.

Fransız bilim adamlarının, daha önce yapılan araştırmaların, resveratrolün SIRT1 vasıtasıyla yüksek kalorili bir diyetin bazı etkilerini yok ettiğini göstermesi üzerine söz konusu proteinle ilgilendikleri belirtildi.

Fareler üzerinde yapılan araştırmanın, insanlar üzerinde de benzer etki yaratması için galonlarca şarap gerektiğini fark eden bilim adamlarının, özellikle SIRT1’i hedefleyen daha güçlü bir ilaç geliştirme konusuna yoğunlaştıkları kaydedildi.

Bilim adamlarının geliştirdikleri SRT1720 ilacının düşük bir dozunun, 10 hafta sonra yüksek kalori alan fareleri kilo almaktan kısmen koruduğu gözlendi.

İlacın, metabolizmayı, normalde yalnızca enerji alım seviyesi düşük olduğunda harekete geçen yağ yakma düzenine geçirdiği, yüksek dozda verilen ilacın kilo alımını tamamen önlediği kaydedildi.

SRT1720’nin yüksek dozda alımında, farelerin kan şekeri toleransı ve insülin duyarlılığın iyileştiği de görüldü.

İlacın verildiği farelerde herhangi bir yan etkinin saptanmadığı, ancak insanlarda kullanılmadan önce güvenliğiyle ilgili daha fazla çalışma yapılması gerektiği bildirildi


Konja Nedir? 
Konja mannan sağlığa birçok yararı olduğu düşünülen ve az tanınan bir liftir. Konjak mannan’ ın insanların tüketebileceği hale getirilme işlemi 1975 yılında Japon araştırmacıları tarafından gerçekleştirildi. İşte bu doğal ürün hakkında biraz bilgi:

Türleri: 
Konjak mannan ayrıca glucomannan olarak da bilinir. Suyla karıştırıldığında yumuşak bir jel kıvamı alan çözünebilen bir liftir.

Yararları:Araştırmalar Konjak mannan’ ın kilo verme, insülin değerlerini ve glikozu azaltmak ve bağırsak sağlığı gibi birçok konuda yararlı olduğunu göstermiştir.

İşlevi:
Suyla karıştırıldığında Konjak mannan midenin dolu olmasını sağlayan yumuşak bir jel oluşturur.

Diyabet:
1999 yılında yapılan bir araştırma Konjak mannan’ ın kan şekeri seviyesini dengelemeye yardımcı olduğunu ve tip 2 diyabet hastalığı bulunan kişilerde olumlu etkileri bulunduğunu göstermiştir.


Dyt. Ayşe Nur Yılmaz 'dan makarna hakkında bilinen ve bilinmeyenler :
Muhteşem Lezzet Makarna diyenlere ben de yürekten katılıyorum, ki şu an bu yazıyı paylaşırken ve şu harika resmi görmüşken saate aldırmadan makarna yememek için kendimi zor tutuyorum :)
Diyet yaparken makarna yemekten kaçınanlardan mısınız? İşte makarna hakkında önemli yanlışlar ve doğruları:

Makarna şişmanlatır:

Makarna şişmanlatmaz, makarna yalnızca un su ve tuzdan oluşan bir hamurdur, ölçülü şekilde tüketildiğinde ve sosları az yağlı hazırlandığında şişmanlamaya neden olmaz.

100 gram makarna için 1 litre su kullanılır  
Makarna bol suda haşlanmaz,
makarna pişirirken bol su kullanmak suya geçen vitaminlerinsüzülerek kaybına neden olur, oysa bir paket makarnayı 1,5-2 litre su ile haşlarsanız, makarnaya suyunu çektirerek vitamin kaybını engellersiniz. Bir miktar daha fazla su ekleyerek süzdüğünüz suyu sos yapımında veya çorba yaparken de kullanbilirsiniz.

Makarna suyu deniz gibi kokmalı en az 50 gram tuz eklenmelidir 500 gram makarna için 2 yemek kaşığından fazla tuz eklemeyin ve makarna haşlarken tuzu su kaynadıktan sonra ekleyin

Makarna çok kalorilidir(enerjisi yüksektir)  
Makarnanın 100 gramında yaklaşık 360 kkal içerir, diyet yapanlar için 3 yemek kaşığı, yağsız makarna 1 ince dilim ekmek yerine kullanılabilir. Sosunda kullanılan 5 gram yağ için 1 yağ değişimini feda etmelisiniz.

Dengeli bir makarna öğünü için, makarnanın yanında yoğurt tüketebilir veya kıymalı bir sos hazırlayabilirsiniz. Makarna tüketirken sebze yemeği yemek istemezseniz mutlaka salata yemelisiniz.

Afiyet olsun


Bu bayram ziyaretlerde sevdikleriniz ısrarlarına dayanamadınız mı? Bu sefer kaçamakları biraz abarttınız mı, diyetiniz tamamen bozulduğunu düşünerek umutsuzluğa kapılmayın...

İşte size Dyt. Ayşe Nur Yılmaz'dan hafif mi hafif bir çorba tarifi;

Malzemeler:

2 orta boy kabak
1 orta boy patates
1 küçük boy kuru soğan
4 adet sivri biber
2 yemek kaşığı haşlanmış mercimek
1 tutam maydanoz
1 tutam nane
1 tatlı kaşığı sıvı yağ

Dilediğiniz kadar su ekleyerek pişirin, blenderden geçirin, 1 tatlı kaşığı çörek otu ve pul biber ekleyin.

Öğünlerinizde 1-2 dilim ekmek eşliğinde tüketebilirsiniz, akşam yemeğinizde ızgara et veya az yağlı yoğurt yiyebilirsiniz bu esnada ara öğünlerinizi yapmayı unutmayın.

Lütfen bu tarifin sağlıklı bireylere uygun olduğunu hatırlayın, beslenme parmak izi gibi bireye özgüdür, özel durumunuz varsa mutlaka yardım alın.

Sağlıklı günler dilerim.


Bugünkü makalede kilo verme konusunda en önemli terimlerden birinden bahsedeceğiniz. “Hayır teşekkürler”. Bu ifadenin neden kullanılması gerektiği kadar kullanılmadığı ve kilo vermek isteyenlerin neden bunu sık sık söylemeye alışması gerektiklerini açıklayacağız.

Kilo verme konusunda bizim işimizi zorlaştıran sosyal engeller
Kilo vermek istiyorsanız ve verdiğiniz kiloları geri almak istemiyorsanız aşmanız gereken birçok sosyal engel vardır. Hayır, teşekkürler cümlesinin gerektiği kadar kullanılmamasının sebebi de bu sosyal engellerdir.

Bu sosyal engellerden bazıları şunlardır:

- Başkalarını kırmak istememek
- Yiyecek ve içecekler doğum günleri, kutlamalar ve bayramların en önemli kısımlarından biridir.
- Hayır kelimesi olumsuz bir anlam taşır.
- İnsanlar bize nazik davranırken onları kırmak istememek
- Soruların çoğu evet demek daha kolaydır.

Peki, hayır diyebilmek neden çok önemlidir

Yiyecek ve içecek ikramlarına karşı hayır diyebilmek bazen zor olabilir ama gerçekten kilo vermek istiyorsanız gerekli yerlerde hayır demeyi öğrenmelisiniz.
Misafirliğe gittiğinizde size ikram edilen börek, kek ve tatlı gibi yiyeceklere hayır demezseniz istemeden de olsa kalori alırsınız ve bu kalorileri yakmanız daha da zorlaşır.
Bazı durumlarda hayır diyebilmek gerekir. Bu sanıldığı kadar zor değildir. Sadece istemediğiniz her şeye hayır deme hakkınız var, bunu unutmayın.

Sorular ve cevaplar

- Kahvenin yanında bisküvi ister misin? Hayır, teşekkürler.
- Bir bardak daha şarap ister misin? Hayır, teşekkürler.
- Başlangıç olarak biraz içecek alır mısın? Hayır, teşekkürler.
- 1 lira daha fazla ödeyerek porsiyonunuzu büyütmek ister misiniz? Hayır, teşekkürler.
- Doğum günü pastamdan bir dilim daha alır mısın? Hayır, teşekkürler.
- Biraz daha çikolata alır mısın? Hayır, teşekkürler.
- Tatlı alır mısınız? Hayır, teşekkürler.
İşte bu gibi sorulara hayır cevabını vermeye kendinizi alıştırın. Ayıp olmasın diye fazladan kalori almak istemiyorsanız hayır demek önemlidir.
İsterseniz hayır deme sebebinizi de açıklayabilirsiniz. Hayır, teşekkürler diyet yapıyorum diyebilirsiniz. Ya da şunları söyleyebilirsiniz:
- Öğle yemeğinde çok yedim.
- Çok güzel görünüyor ama çok tokum.
- Biraz midem bulanıyor yemesem daha iyi olur.
- Daha yeni ilaç içtim birkaç saat yememem lazım.


Karın bölgesindeki yağlar eritilmesi en zor yağlardır. Bu nedenle öncelikle bu bölgedeki yağları eritmek için mutlaka her gün düzenli olarak spor yapılması gerekir.

Bunun için bir spor hocasından yardım da alabilirsiz. Böyle bir şansınız yoksa doğru hareketleri öğrenip belli bir periyotta uygulamanızı tavsiye ediyoruz.

Doğal takviye olarak:
Bir çorba kaşığı limon suyu,
Bir çorba kaşığı susam yağı,
Bir çorba kaşığı biberiye yağı ve
Bir çorba kaşığı okaliptüs yağını karıştırın
Bu doğal karışım ile karın bölgenize dairesel hareketlerle masaj yapın

Ender Saraç Karın yağlarını eritmek için

Yağ yakmak için ne gerekli? Enerji harcamanız lazım. Ender Saraç Einstein olmaya gerek yok tabiki ama bu işinde kendi içinde püf noktaları var…

Yağ yakmak için en iyi egzersiz tipi kardio egzersizleridir. Koşu bandında ya da açık havada yapılacak koşu ya da yürüyüş, yüzme, kürek çekme, bisiklet, step gibi sporlarla yağ yakabilirsiniz. Bu kardio egzersizleri içinde benim en sevdiğim tabiki yürüme,koşmadır. Yeni başlayan bir çok kişinin yaptığı hatayı yapıp 20 dk koşup koşuyu bırakmayın.


Zayıflamaya yardımcı olan bazı besinlerin var olduğu herkes tarafından özellikle de uzmanlar tarafından kabul edilmektedir. Bir diyetisyen tarafından size özel bir diyet listesi hazırlanırken ya da kendinize bir diyet listesi hazırlıyorsanız bu meyveleri bu diyet listesine eklemeyi kesinlikle unutmamalısınız.

Yağ yakan meyveler denildiğinde bu meyveler sayesinde metabolizmanızda termojenik etki yaşanması beklenmektedir. Çünkü bu sayede bu meyvelerle kilo verimi gerçekleşir. Kesinlikle size ana öğünlerinizde dahi bu meyveleri tüketerek tek tip besinlerle beslenmenizi önermiyoruz ancak eğer zayıflamak istiyorsanız en azından ara öğünlerinizde bu meyveleri tüketmek bir hayli işinize yarayacaktır. Zayıflatan meyveleri sıralamak gerekirse karpuz, ananas, üzüm, şeftali, kayısı, kiraz, elma, portakal, greyfurt en önemlileri arasında yer alabilir.
Kayısı : Kayısı oldukça düşük bir kalori değerine sahip olan bir meyvedir. Ayrıca sağlığınız açısından da tüketimi bir hayli faydalı olan kayısı vücudunuzda ki zehirleri ve zararlı atıkları temizleyerek sindirim sisteminizi düzenlemiş olur. İçeriğinde antioksidan bulunduran kayısı zayıflamamızı hızlandırdığı gibi bağışıklık sistemimizin de güçlenmesini sağlar. Buradan da anlayabileceğiniz gibi kayısı hem zayıflatabilme özelliğine sahip olan bir meyve hem de tedavi edici özellikler sahip olan bir meyvedir.
Kiraz : Diyetlerde tüketilmesinin tavsiye edilmesinin yanısıra ayrıca özellikle detoks programlarında kiraz tüketiminin fazlasıyla yararlı olduğu bilinmektedir. Kayısı gibi kirazında içinde antioksidanlar bulunması diyet listeleri için vazgeçilmez olmasını sağlamaya yetmektedir. Özellikle yoğurt ve kiraz kullanarak hazırlayabileceğiniz meyve karışımları diyetinizin vazgeçilmez bir öğünü olabilir. Tatlı ihtiyacınızı bu şekilde karşılamak kısa sürede incelmenize yardımcı olacaktır.
Elma : Elma diyetlerin en vazgeçilmez parçasıdır. Sağlığımız açısıdan da bir hayli faydalı olan bir meyve olan elma diyetisyenlerinde zayıflamanız için tavsiye ettiği neredeyse tek meyvedir. Özellikle yeşil elma tüketimini tavsiye eden diyetisyenler, yeşil elma içerisinde bulunan enzimler sayesinde toksinlerin vücudunuzdan atılmasını sağlar, ayrıca vücudun yağ depolamasını engelleyen özelliği sayesinde de kilo alımını engellemektedir.


KAHVALTI YAPMAK VE DİYETTE Kİ ÖNEMİ 
Kahvaltının beslenmede ki önemi herkes tarafından bilinmektedir. Ancak konu bunu uygulama aşamasına getirmeye gelince ne yazık ki herkesin bu konuda çok başarılı oldupu söylenemez. Özellikle erken saatlerde uyanan kişiler aç hissetmemek gibi bir bahane göstererek kahvaltı öğününü atlamayı tercih eder.

Halbu ki eğer zayıflamak istiyorsanız kahvaltı diyet listenizin olabilecek en önemli öğünüdür . Çünkü vücudumuz gece uykusunda yaklaşık 8 ve 12 saatlik bir açlık süreci yaşar ve uyandığımızda vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlamak bizim kahvaltı yapmamızdan geçmektedir. Bu yüzden gün içinde en önemli öğün olarak kahvaltıyı göstermemiz kaçınılmazdır.
Eğer öğün olarak kahvaltıyı atlamayı seçerseniz vücudunuz ihtiyacınız olan enerjiyi depolayamaz. Bu nedenle metabolizmanız çalışmaz ve dolayısıyla zayıflamanız için gerekli olan dögü kırılmış olur. Her zaman hatırlamanız gereken en önemli nokta diyetlerde kahvaltının zayıflayabilmeniz için gereken altın öğün olmasıdır. Sadece zayıflama konusunda değil sağlıklı ve düzenli beslenmek istiyorsanız da öğünlerinizi atlamamanız büyük önem taşır. Sağlıklı bireyler için belirlenen en uygun öğün sayısı 3 ana öğün olmak üzere 2 ara öğünden oluşur. Özellikle ana öğünleri atlamak zaman içinde sağlığınızı tehdit eden bir unsur haline gelir. Kahvaltı eksikliği sağlıklı beslenme ve zayıflama programlarına olan zararları dışında kişinin gün içinde algılama,öğrenme, konsantrasyon bozukluğu, verimlilik,fiziksel dayanıklılık gibi konularda zayıflamaya yol açmaktadır. Düzenli kahvaltı yapılması günün 2. ana öğünü olan öğle yemeklerinde çok daha az açlık hisseder ve bunun sonucunda çok daha az kalori ve yağ tüketiminde bulunur. Sağlık açısından kahvaltının önemine değinmek gerekirse kahvaltı yapan kişilerin kolestrol ve kalp hastalıkları açısından çok daha az risk taşıdıkları ve çok daha sağlıklı oldukları söylenebilir.
Burada önemli olan nokta uyandıktan sonra güne aç devam etmemektir. Vücudunuzun ihtiyacı olan enerjiyi sabah saatlerinde almanız gün boyunca daha az acıkmanıza yol açacaktır. Kahvaltı da ne kadar yediğinizin miktarı önemli olan nokta değildir. Metabolizmanızı çalıştırmak için bir dilim kızarmış kepekli ekmek ve bir bardak yeşil çayda fazlasıyla yeterli olabilmektedir.


Yapılan yanlış ve sağlıksız diyetler sonucunda kişi kabızlık sorunu yaşayabilmektedir. Bunun sebebi bu diyet süresince doğru besinleri almamaktır. Bu tamamen kişinin uyguladığı diyet programının eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Özellikle diyet yapan kişiler arasında sıklıkla karşılaşılan bu durum ne yazık ki kilo vermeyi engelleyen önemli bir detaydır denilebilir.

Sonuç olarak düzenli şekilde tuvalete çıkmak sağlıklı beslenmenin bir göstergesidir. Burada kabızlığın çözümü olarak ilaç kullanımın onaylamak doğru olmayacaktır, kişi beslenme düzeninde yapabileceği ufak değişikliklerle bu sorunu tamamen ortadan kaldırabilir ve sağlıklı bir şekilde kilo vermeye devam edebilir.
Kabızlığın tedavisi için uygulanılabilecek bir kaç öneri vermek gerekirse, bunlardan biri diyetinizde daha çok lifli gıdalar kullanmanız gerektiğidir. Lifli gıdalar kabızlığın tedavisi ve ilerleyen zamanlarda da kabızlığın önlenmesi için oldukça başarılı bir çözüm olacaktır. Lifli gıdalar olarak adlandırılan bu gıdaları sıralamak gerekirse, fasulye, yulaf gevreği, lahana, havuç, taze meyve ve salata sayılabilir. Sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmak istiyorsanız bunların dışında menünüze bulgur pilavı, çavdar ekmeği gibi besinler ekleyebilirsiniz.
Kabızlığın önlenebilmesi için yapabileceğiniz tek şey lifli gıdalar tüketmek değildir. Aynı zamanda bol sıvı tüketerek kabızlığın önüne geçebilirsiniz. Yediğiniz besinleri sindirmek istiyorsanız belli miktarlarda su tüketimi yapmak zorunda kalırsınız. Bu sayede aldığınız besinleri sindirebilir daha sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olabilirsiniz.
Eğer tüm bu denemeleriniz başarılı olursa yani sağlıklı beslenmeye devam ediyor ve yine de kabızlık sorunuyla karşı karşıya kalıyorsanız hastanelerde yapılan araştırmalar sonucunda , sadece belirli bir süre için müshil ilacı kullanmanız tavsiye edilmektedir. Müshil ilaçlarının değişik şekillerde kullanım biçimleri olmasına rağmen koşullar ne olursa olsun bir doktora danışmadan kullanmamalısınız. Kabızlık herkes için büyük bir sorun olabileceği gibi zayıflamak isteyen biri için çok daha büyük bir sorun olmaktadır.

KABIZLIK YARATAN BESİNLER
Zayıflamak isteyen herkes için sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmak büyük önem taşır. Ve oldukça ciddiye almanız gereken bir sağlık sorunudur. Özellikle eğer bu sürekli tekrar eden bir durumsa mutlaka bir doktora danışmanız gerekebilir. Ancak kabızlık sorunu genelde kişinin beslenme düzeniyle yakından ilgili olan sorundur. Bu anlamda beslenme düzeninizi olumsuz anda etkileyebilecek bir kaç gıda örneği vermek istiyorum.
Kabızlığı önlemek için her zaman günlük besin düzeninizde lifli gıdalar bulundurmanız gerektiğini biliyorsunuz. Aynı şekilde eğer beslenme düzeninizden lifli gıdaları çıkarırsanız kabızlık sorunuyla karşılaşmanız an meselesi demektir. Lif içeriği oldukça az olan besinlerden uzak durmak bu sorunu engellemek için yapılabilecek uygun bir davranıştır. Özellikle dondurma, peynir, et gibi gıdalar lif bakımından zayıf olan gıdalardır. Eğer bu gıdaları tüketmeye devam ediyorsanız bile en azından gün içinde lifli gıdalarla da beslenerek arada ki dengeyi kurmalısınız.
İçeceklerinizin kabızlık konusuna büyük etkileri vardır. Çay kahve gibi kafeinli içecekler belli bir doz alımından sonra size zarar vermeye başlar. Özellikle hazır üretilmiş olan gazoz gibi içeceklerinde tüketimiyle bağırsak çalışma hızınız giderek yavaşlar ve bunun sonucunda karşılaşılan durum ise kabızlıktır. Kabızlığı engellemek amacıyla tüm gün boyunca en az 3 litre su içmeniz gerekir. Sadece bu sayede sindirim sisteminizin sağlıkla çalışmasını sağlayabilirsiniz.
Kabızlık yaşanmasını kolaylaştırabilecek meyve ve sebzelerden bazıları; muz, patates, elma suyu, ayva, kestane gibi yiyeceklerdir. Bu besinler de aynı şekilde bağırsak hareketlerini yavaşlattığı için kabızlığa sebep olmaktadır.
Ayrıca kabızlığı önlemek ve sağlıklı beslenmek adına yememeye özen göstermeniz gereken yiyecekler arasında sucuk, salam, sosis, pastırma,işkembe, beyin, kokoreç gibi gıdalarda bulunmaktadır. Bu gıdalar arasında sevdiğiniz besinlerde bulunuyorsa en azından bu besinleri daha az sıklıkla tüketmeye özen göstermelisiniz.

YAĞ YAKMANIN KOLAY YOLLARI

Gönderen @smile


YAĞ YAKMANIN BASİT YOLLARI
Eğer yaptığınız egzersizlerle kilolarınızdan daha hızlı kurtulmak istiyorsanız bazı ufak tüyoları takip etmeniz yeterli olacaktır. Çünkü bu ufak tüyolarla çok daha hızlı yağ yakabilir bu sayede de çok daha hızlı bir şekilde forma girebilirsiniz. İşte sizinle paylaşacağımız bir kaç tüyo ...

Doğru Kaslarınızı Çalıştırın... Bazen yapılan hareketten çok hangi kaslarınızı çalıştırdığınız çok daha önemlidir. Doğru kasları ne kadar çok çalıştırırsanız o kadar çok kalori yakarsınız ve bu da o kadar hızlı zayıflamanıza yardımcı olur. Daha hızlı yağ yakmak için çalıştırmanız gereken kaslarınız baldır, göğüs ve kalça kaslarınızdır. Gün içinde oturduğunuz yerden bile bu kaslarınızı çalıştırmanız mümkün.
Yürüyüş Yapın... bu oldukça klasik bir yağ yakma hareketi olarak gelebilir ancak en etkili olduğunu söyelemek yanlış olmaz. Düzenli bir şekilde yürüyüş yapan kişiler yağ rezervlerini kullanır. Bu da oturmuş olan yağlarınızı çok daha hızlı yakabileceğinizi gösterir.
Merdivenleri Kullanın... Asansör kullanmak yerine merdivenleri kullanmanın size kalori yakmanızda yardımcı olacaktır. Bu herkes tarafından bilinir. Ancak merdivenleri tek tek çıkmak yerine, ikişer ikişer çıkarsanız bu size yaklaşık olarak 2 katı kadar kalori kaybı yaşatacaktır.
Su İçin... Yağ yakmanın en iyi yolu egzersiz yapmak,egzersiz yapamıyorsanız da sürekli aktif olmaktır. Egzersiz yapabilmek ya da sürekli aktif olabilmek için susuz kalmamanız gerekir. Ne kadar çok su içerseniz egzersiz yapabilme süreniz de o kadar artar. Bu sayede daha çok yağ yakabilirsiniz.
İki Kere Kısa Egzersiz... Gün içinde sabah ve akşam olmak üzere iki kez egzersiz yaparsanız ( ki bu egzersizlerin uzun yorucu saatler olması gerekmez. 20 dakika kadar kısa bir süre de yeterli olacaktır.) egzersiz sonrasında metabolizmanız bir kaç saat daha canlı kalacaktır. Bu sayede neredeyse normal yağ yakma miktarınızın iki katı kadar yağ yakabilirsiniz


Adet döneminin yani regly döneminin bayanlar için en zorlu dönem olduğunu biliyorsunuz. Özellikle zayıflamaya çalışıyorsanız regly döneminde vücudun ödem toplaması nedeniyle kendinizi kilo almış hissedersiniz. Zayıflamaya çalışan biri için bu oldukça zor bir durumdur.

Vücudun ödem toplaması her kadın için gerçekleşen genel bir durum olmasa da çoğu kadında yaşanan bir gerçektir. Ödem oluşması ne yazık ki tartıda en azından 1 ile 2 kg arasında bir oynama yaratır. Kimi kadınların basenlerinde şişme yaşanırken kimi kadınlarda ise şişme karın kısmında gözlenebilir. Mens döneminde bitki çayları içerseniz özellikle de yeşil çay bu dönemde oluşan ödemin atılmasına bir hayli yardımcı olacaktır. Adet dönemi sırasında uygulayabilmeniz için size vereceğimiz bu diyet listesi hem regly nedeniyle oluşmuş olan şişliklerini indirmeye yardımcı olacak hem de regly’nin sebep olduğu baş ağrılarını yok edecektir. Bu diyet listesi uzun bir süre uygulamak amacıyla hazırlanmamıştır . Sadece 3 gün kadar kısa bir süre uygulayabileceğiniz bu diyet sayesinde regly’nin sebep olduğu ödemden kurtulmanız mümkün olacaktır.
Bu diyet listesi yardımıyla 3 günde 3 kilo verebilirsiniz gibi sağlıksız bir belirtme yapmıyoruz. Çünkü bu diyet listesi sadece reglynin sebep olduğu ödemi vücudunuzdan dışarıya atmak için hazırlanmıştır. Normal bir diyete devam eder gibi bir günde en azından 3 litre su içmeyi kesinlikle atlamamalısınız.
UYANINCA
# 1 bardak oda sıcaklığında su için
KAHVALTI
# Az yağlı sütle birlikte müsli ya da yulaf ezmesi (3-5 çorba kaşığı)
ÖĞLE
# 1 porsiyon mevsim meyvesi
# 3 köfte büyüklüğünde (100 gram) kırmızı et veya 5 köfte büyüklüğünde (150 gram) beyaz et
# 300 gram pişmiş yeşil sebze
İKİNDİ
# 1 porsiyon mevsim meyvesi
AKŞAM
# 1 porsiyon yeşil sebze çorbası
# 150-200 gram ızgara balık ya da beyaz
# 1 porsiyon mevsim meyvesi
YATARKEN
# 1 bardak oda sıcaklığında su için


KİLO VEREMİYORUM DİYENLERDEN MİSİNİZ ?!!!
Eğer kilo vermek için elinizden geleni yaptığınıza inanıyor ve sağlıklı beslenerek düzenli öğünlerde yemek yediğinizi düşünüyorsanız, kilo verememenizin sebebi düşündüğünüzden çok farklı olabilir. Kilo vermenize ya da verememenize etki edebilecek bazı sebepler şunlardır  :

Yetersiz Uyumak... Şişmanlığın nedenlerinin belirlenmesi esnasında yapılan araştırmalarda obezite sorununu yaşama riski ile uyku süresi arasında güçlü bir bağ olduğu anlaşılmıştır. Eğer günde 4 saatten daha az uyuyorsanız uyanık olduğunuz süre boyunca daha çok yemek yemek isteyeceksiniz demektir. Bu durumda kilo alma riskiniz gördüğünüz gibi oldukça yüksektir.
Tek Tip Besinlerle Beslenmek... Sürekli aynı besinleri tüketerek zayıflayabileceğinize inanıyorsanız büyük bir hata içindesiniz demektir. Vücudumuzun tüm besin gruplarını eşit bir dağılımda tüketmesi gerekir. Yemeklerde aşırı seçici davranmak ya da tek tip besinlerle beslenerek daha hızlı zayıflayacağınızı düşünmek yapabileceğiniz en büyük hatalardan biri olacaktır.
Gece Atıştırmaları... Gün boyunca iradenize sahip olduktan sonra akşamın getirdiği yorgunlukla beraber stresli bir günün sonunda iradenize sahip olamayıp ufak atıştırmalarla geceyi noktalıyorsanız kilo verememeniz oldukça normaldir. Metabolizma hızınızın durma noktasına geldiği geç saatlerde alınan her besin size kilo olarak geri dönecektir.
Su Tüketimini Kısmak ... Su tüketmek yerine diğer sıvıları yani çay, kahve gibi içecekleri içmek zayıflamanıza yardımcı olmayacaktır. Metabolizmanız için besinlerin öneminin büyük olduğu kadar suyun önemininde büyük olduğunu vurgulamak gerekir. Ayrıca yemeklerden önce alacağınız suyun özellikle size tokluk hissi sağlayacağı ve yağların depolanmasını engelleyeceği bilinen bir gerçektir.
Tiroit Yetmezliği... Tiroit yetmezliği ne kadar diyet yapılırsa yapılsın kişinin zayıflamasına engel olan bir hormon rahatsızlığıdır. Gerekli testler uygulanmadıktan sonra varlığı ortaya çıkarılamayan tiroit yetmezliği eğer tedavi edilmezse kişinin kilo vermesi sağlanamaz.


Kilo ve hamilelik ilişkisi nedir? Kilo vermek doğurganlığı artırıyor!
Hareketsiz yaşam tarzı ve obezite gebe kalma şansını azaltarak, kısırlığa neden oluyor.
Doğurganlığın tekrar kazanılabilmesi için anne adayının kilo vermesi, egzersiz ve ilaç tedavisiyle hormonal bozuklukların giderilmesi gerekiyor.
Obezite kısırlığa neden oluyor (mu) !!! İşte detaylar :

Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği hareketsiz yaşam tarzı obeziteye neden olarak, üreme sağlığını tehdit ediyor. Bu nedenle her geçen yıl daha fazla aile normal yolla çocuk sahibi olamadığı için yardımcı üreme tekniklerine başvuruyor. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Aykut Coşkun konu ile ilgili olarak: “Kadınlarda obezite, hormonları etkileyerek adet düzensizliğine ve bunun sonucunda kısırlığa neden olur. Eğer hamilelikte obezite söz konusu ise, bebeğin sağlıklı gelişim şansı azalır ve gebelikte düşük riski yükselir. Tekrarlayan düşüklerde doğurganlığın tekrar kazanılabilmesi için anne adayının kilo vermesi, egzersiz ve ilaç tedavisiyle hormonal bozuklukların giderilmesi gerekir.

Fazla kilolar tüp bebek şansını azaltıyor 
Tüp bebek tedavisinde şişman kadınlarda başarının daha az olduğu bilinmektedir. Kilosu, ideal vücut ağırlığına göre fazla olanlar, yardımla üreme tedavilerinde yumurtlamayı stimüle edici tedavilere iyi yanıt vermez. Yumurtlama bozukluğu, gebe kalmakta karşılaşılan en önemli sorunlar arasında yer alır. Hormonal problemler, tiroid ve böbrek üstü bezlerindeki bozukluklar, stres, aşırı kilo kaybı ve kilo artışı yumurtlamada düzensizliklere yol açabilir. Kilosu yüksek olanların insülin salınımındaki ve hormon seviyesindeki değişiklikler, yumurta ve embriyo kalitelerini negatif yönde etkileyebilmektedir. Bu durum embriyonun rahime tutunmasını, gebe kalmayı ya da gebeliğin devamını olumsuz yönde etkiler.

Anne adayında aşırı kilo, erkeklik hormonunda artışa sebep olabilir. Vücutda periferik yağ dokusundan veya yumurtalardaki minik kistçiklerin çeperinden salgılanan erkeklik hormonları, yumurtlama mekanizmasının bozulmasına, yumurta kalitesinin de düşmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde yapılacak bir takım hormon testleri ve kan biyokimyası ile olası bir sorun belirlenerek, multidisipliner bir yaklaşımla tedavi yoluna gidilebilir. Gerekirse diyetisyen eşliğinde kullanılacak ilaçlar, yapılacak uygun diyet ve egzersiz ile kilo verdikten sonra tedaviye başlanması hem gebelik şansını arttıracak, hem de hastaları gebelikte oluşabilecek obeziteye bağlı sorunlardan da koruyacaktır. Bunlar arasında hipertansiyon, diyabet, iri bebek, zor doğum ve doğum sonrası bebeğe ilişkin bazı sorunlar sayılabilir.“ dedi

Anne adayları organik gıdaları tercih etmeli


Op. Dr. Aykut Coşkun, hamilelikte beslenmenin önemine dikkat çekerek, anne adaylarına tavsiyelerde bulundu: “Hamilelik döneminde anne sağlığı, bebeğin gelişimi ve genetik yapısı için oldukça önem taşır. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, beslenmelerine ve kilolarına bu süreçte dikkat etmeleri gerekir. Hamilelik döneminde bazı hazır gıdalar katkı maddeleri ve koruyucu maddeler içerdiği için hamilelikte kullanılması sakınca içerebilir. Bu gıdaların üretimi sırasında kullanılan kimyasallar, anne ve bebek sağlığı açısından ciddi risk oluşturur. Zararları tartışılmaz genetiği değiştirilmiş organizma içeren (GDO) ürünler, bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkiler ve düşük riskini artırır. Bütün bu nedenlerden dolayı mümkün olduğunca hazır gıdalardan uzak durulmalı, organik ve taze gıdalarla evde pişirilecek yemekler tercih edilmelidir. Taze sebze ve meyvelerin kimyasal kalıntılardan arındırılması için iyice yıkanması, sebze ve meyvelerin normalde yetişmiş olduğu mevsimde tüketilmesini öneriyoruz. Örneğin kışın domates tüketiminin tercih edilmemesi yararlı olacaktır. Ayrıca; kola, çay ve kahve tüketimine dikkat edilmeli, bu içecekler fazla miktarda tüketilmemelidir. Alkol bebeğin gelişimine zarar verdiği için, hamilelik döneminde az miktarda dahi olsa alkol kullanılmamalıdır.

Sağlıklı Beslenme ile Sağlıklı Zayıfla ...

Gönderen @smile 15 Eylül 2011 Perşembe


Sağlıklı Beslen, Zinde Kal
Sağlıklı Beslenerek Yorgunluğu Gidermenin Yolları :
Yoğun iş temposu, trafikte geçen uzun saatler, gün içinde yaşanan stres ve daha birçok faktör kendimizi yorgun hissetmemize sebep oluyor. Sağlıklı beslenme, yorgunluğu engellemenin en önemli yollarından biri. Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, enerjik bir vücut için beslenmede dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor.

Hangi yaş grubunda olursa olsun pek çok kişi, günlük tempoda yorgunluktan şikayet ediyor. Oysa uzmanlar, öğünlerde dikkat edilecek birkaç önemli nokta sayesinde gün boyu zinde kalabilmenin mümkün olduğunu belirtiyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, yorgunlukla başetmenin en doğal ve önemli yolunun sağlıklı beslenme olduğunu söylüyor: "Gereksinim duyduğumuz bazı besinleri eksik alırsak kendimizi yorgun hissederiz. Özellikle B grubu vitaminler enerji oluşumunda önemli rol oynar. B vitamini ise ağırlıklı olarak hayvansal gıdalar ve tahıl ürünlerinde bulunur."

Kan şekerine ve demir eksikliğine dikkat!

Kişinin kan şekeri düştüğünde kendisini çok yorgun ve sinirli hissedebileceğini dile getiren Demir, posa değeri yüksek yiyeceklerle kan şekerini dengelemenin mümkün olduğunu belirtiyor. Ayrıca demir eksikliğinin de yorgunluğa neden olduğunu ve özellikle doğurganlık çağındaki kadınlar, hamile ve emziren anneler, yaşlı ve çocukları sıklıkla etkilediğini ifade eden Çağatay Demir, demir eksikliği anemisinde ise demir içeriği yüksek olan yumurta, kırmızı et gibi besinleri haftanın belirli günlerinde tüketilmesi gerektiğini söylüyor.

Enerji veren besinlerden de söz eden Demir, "Bize enerji veren aslında karbonhidratlı yiyeceklerdir. Çünkü karbonhidratlar, vücutta çok çabuk enerjiye dönüşür. Bu yüzden yorgunluğu önlemek için ekmek ve tahıl grubu ile meyve ve sebze gibi karbonhidratlı yiyecekler enerji veren besinler arasında en önemlileri. Yeterli sıvı alınamadığında da kişi kendini halsiz, yorgun ve bitkin hissedebilir. Bu nedenle vücuttan su kaybına neden olmayacak su, madensuyu, meyve suyu gibi içecekler tercih etmek gerekiyor" diyor.

Bilinçsiz diyet, yorgunluğu artırır

Sürekli et ya da kızartma türü yiyecekler tüketmenin yorgunluğu tetikleyeceğini kaydeden Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, zayıflamak için yapılan bilinçsiz diyetin de yorgunluğa neden olacağını belirterek, zindeliğin sırrını şöyle veriyor:

Kahvaltı yapmayı ihmal etmeyin. Düzenli yapılan kahvaltı yorgunluğu engeller.

Gün içinde zinde olmak için tam tahıl ürünleri tüketin.

Günde 8-10 bardak su için. Spor yapıyorsanız ya da çok terliyorsanız soda ve meyve suyu tüketin.

Yağlı besinlerden uzak durun, özellikle akşam yemeklerinizin sebze ağırlıklı olmasına dikkat edin. Kızartmalardan uzak durun; fırında, haşlama, buğulama tercih edin.

Kendinizi yorgun hissettiğinizde bir muz yiyin.

Kuru meyvelerden, kuru kayısı ve kuru eriğe beslenmenizde yer verin.

Kalp Hastalarının Soda (Maden Suyu) İçmesi Yasak!

Gönderen @smile 8 Eylül 2011 Perşembe


Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Yazıcı, oruç tutan kalp hastalarının vücuttaki su kaybını ve hazımsızlığı önlemek için tükettikleri sodanın tansiyona neden olduğunu söyleyerek, “Sodanın içindeki sodyum vücutta daha fazla sıvı tutulmasına neden olur. Bu da ciddi tansiyon artışına yol açar. Tansiyon yükselmesi de kalp yetmezliği, beyin kanamalarına neden olur” dedi.


Oruç tutan kalp hastalarının sahura kalkması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yazıcı, “Sahurda süt, yumurta, yoğurt, yarım yağlı veya yağsız peynir, birkaç tatlı kaşığı reçel veya bal içeren bir kahvaltı tercih edilmelidir. Bunlara ek olarak sahurda 2-3 dilim kepekli veya tahıllı ya da çavdar ekmeği, çorbalar, çiğ meyve-sebze, domates, salatalık yenilmelidir” diye konuştu.
BUNLARDAN UZAK DURUN
Prof. Dr. Yazıcı kalp damar hastalarının kırmızı et ve kızartma türlerinden uzak durması gerektiği konusunda uyarıda bulunarak, “Ramazanda tatlı olarak yağlı ve ağır tatlılar yerine kalorisi düşük sütlaç, güllaç, muhallebi, hoşaf ve kompostolar tercih edilmelidir. Ramazan boyunca özellikle kalp-damar, tansiyon hastaları sosis, salam, sucuk, pastırma, börek, kırmızı et ve her türlü kızartmadan uzak durmalılar” dedi.
Oruç süresinin uzunluğu ve sıcaklık nedeniyle ortaya çıkan ciddi sıvı kaybını gidermek için tüketilen sodanın kalp yetmezliği ve beyin kanamasına yol açabileceğini ifade eden Prof. Dr. Yazıcı, şöyle konuştu: “İftar ile sahur arasında bol bol sıvı tüketilmelidir. Günlük yaklaşık 2 litre sıvı ihtiyacı enerji verici olan ayran, taze sıkılmış meyve suları, sebze suları ile karşılanabilir. Tansiyon ve kalp hastaları için günlük tuz alımının kısıtlanması tedavinin önemli bir parçasıdır. Sıvı ihtiyacını veya hazımsızlığı gidermek için alınan sodanın içindeki sodyum vücutta daha fazla sıvı tutulmasına neden olur, bu da ciddi tansiyon artışına yol açabilir. Tansiyon yükselmesi de kalp yetmezliği, beyin kanamalarına neden olabilir. Bu nedenle hipertansiyon ve her tür kalp hastası soda ve maden suyu tüketmemelidir.”


Acil Kilo Vermek İsteyenlere! 
Kısa sürede çok miktarda kilo verdiren diyetlere büyük bir talep var. 1980lerden beri ara sıra gündeme gelen ve değişik isimlerle anılan 3 Günlük Diyet, acil kilo vermek isteyenler için revaçta olan diyetlerden birisi. Önceleri 3 Günlük Diyet, Cleveland Klinik 3 Günlük Diyeti gibi isimlerle anılan bu diyet yakın zamanda Amerikan Kalp Vakfı Diyeti adıyla tekrar gündeme geldi. Diyetin isminden başka fazlaca değişen bir yönü bulunmuyor.

3 günde 4.5 kilo verebileceğinizi iddia eden bu diyeti bıraktığınızda eğer yeme alışkanlığınız değişmezse eski kilolarınızı fazlasıyla alacağınız muhakkak.

Diyet temel olarak sıkı bir beslenme rejimi ile metabolizmanızı hızlandırmayı amaçlıyor ve günlük 1200 kaloriyi geçmemeniz üzerine kurulmuş, ama diyet ayrıntılı olarak incelendiğinde yağdan ziyade su kaybettirecek gibi görünüyor. İsminde Amerikan Kalp Vakfı isminin geçmesi kalp hastalarını ümitlendirmesin, bu diyet kalp hastaları için geliştirilmemiş ve ayrıca Amerikan Kalp Vakfı ile bir ilişkisi olduğuna dair bir bilgi bulunmuyor.




1. Gün
Kahvaltı
Yarım greyfurt
1 dilim tost ekmeği
2 çorba kaşığı fıstık ezmesi
Şekersiz çay / kahve
Öğle
Yarım porsiyon ton balığı
1 dilim tost ekmeği
Şekersiz kahve/çay/soda
Akşam
2 dilim et
1 tabak yeşil fasülye
1 küçük elma
1 tabak vanilyalı dondurma (3 top)


2. Gün
Kahvaltı
1 yumurta
Yarım muz
1 dilim tost ekmeği
Şekersiz çay/kahve
Öğle
1 tabak lor peyniri
3 tuzlu kraker
Akşam
2 sosis
1 tabak brokoli veya karnıbahar
Yarım tabak havuç
Yarım muz
Yarım tabak vanilyalı dondurma (2 top)


3. Gün
Kahvaltı
5 tuzlu kraker
1 dilim cheddar peynir
1 küçük elma
Şekersiz kahve/çay
Öğle
1 katı yumurta
1 dilim tost ekmeği
Akşam
1 tabak ton balığı
1 tabak karnıbahar
Yarım kavun
Yarım tabak vanilyalı dondurma (2 top)

Ünlü Pop Starımız Tarkan’ın Zayıflamasındaki Sır Nedir? İşte Tarkan’ın Zayıflama Formülü Bir Sır Gibi Sakladığı Bu Formülü Açıklayan Tarkan Nasıl Zayıfladı? Bu Formül Nasıl Zayıflatıyor Bitkisel mi yoksa ilaçla mı zayıfladı?
Tüm Bu Soruların Cevabı Yazımızın Devamında…


Ünlü şarkıcı Tarkan Nasıl zayıfladı? 
Ünlülerin kilo verme ve zayıflama sırları adından daha önce bir yazı yazmıştık. Her kişi kendi bünyesine ve kendi ihtiyaçlarına göre diyet formülü bulmalı ve o diyet yöntemini kullanmalı diye belirtmiştik. Fakat işin birazda magazinine kaçarak tarkanın aslında pekte mucizevi olmayan (nedense her zayıflayan için “mucizevi zayıflama formülü ile zayıfladı” haberleri yapılır) zayıflama kilo verme yöntemini sizlerle paylaşıyoruz.
Tarkan 10 kilo vermesinin sırrını açıkladı: “Bilge`yle bol bol film izleyip, abur cubur yiyorduk. Ayrılık acısıyla abur cuburu kestim ve spora başladım”..

Ünlü şarkıcı Tarkan, önceki gece İstanbul`daki W Otel`de Ali Ağaoğlu ve manken Ece Gürsel`le buluşacağı yemek öncesi gazetecilerle sohbet etti.
Tarkan`ın plakasını taktırdıktan sonra trafiğe çıktığı hibrid otomobili da objektiflere takılırken “Arabalarım hakkında çok yazıp çiziyorlar; çok kızıyorum. Porsche hayalimdi.
Almanya`da çocukken Porsche vitrinlerine gidip ellerimi dayar, saatlerce seyrederdim. Hayalim gerçek oldu” dedi.
`Gece Sadece Su İçiyorum` (Siz belkide yatıyorsunuz..)
Sanatçı, 10 kilo vermesinin sırrını da açıkladı. Tarkan, eski sevgilisi Bilge Öztürk ile birlikteyken bol bol film izlediklerini ve devamlı abur cubur tükettiğini, ilişkileri bittikten sonra ayrılık acısıyla abur cuburu kesip spora başladığını söyledi.
Güne iki kayısı ve bir bardak ılık su içerek başladığını, kahvaltıda ekmeği iki dilimle sınırladığını belirten sanatçı, öğle ve akşam salata ağırlıklı beslendiğini kaydetti. Tarkan beslenmesinin sırrının, akşam 20.00`den sonra sudan başka bir şey yiyip içmemesi olduğunu belirtti.

Zayıflık genlerden kaynaklanıyormuş !!!

Her şeyi yemesine rağmen kilo almadığını söyleyenlerin aslında bir yardımcısı olduğu ortaya çıktı.
İngiliz ve İsviçreli bilim insanlarının araştırmasına göre, kendi kendine çoğalan bazı genler, kilo almaya engel oluyor. ‘Genlerin anormal dozu’ adı verilen bu durum, kromozomların bazen kendiliğinden yok olmasına bazen de çoğalmasına yol açıyor.

Aşırı zayıflığın genlerden kaynaklanıyor olabileceği belirlendi.

Fransız, İngiliz ve İsviçreli bilimadamlarının araştırması ilk kez aşırı zayıflık ve genler arasında bağlantı olabileceğini gösterdi.
İngiliz ''Nature'' dergisinde yayımlanan araştırmada bilimadamları, 16. kromozomun bir parçasının, üzerindeki genlerin sayısının artmasına neden olabileceğinin bilindiğini belirterek, genellikle kromozomun bu parçasında, anneden ve babadan gelen her genin iki kopyasının bulunduğunu, ancak 2 bin 500 kişiden birinin tek bir kopyaya, 2 bin kişiden birinin ise 3 kopyaya sahip olduğunu açıkladı.

2010'da 16. kromozomun parçasında tek kopyanın bulunmasının ölümle sonuçlanabilecek obeziteyle bağlantılı olabileceğini belirleyen bilimadamları, bu kez 3 kopyanın etkilerini araştırdı.

100 bin kişinin katıldığı araştırmada, 3 kopyaya sahip olan kişilerin zayıf, hatta bazılarının aşırı zayıf olduğu görüldü.

3 kopyaya sahip çocukların yarısının da zayıf olduğu ve beslenmede büyük güçlük çektiği belirtildi.

Bilimadamları bu çocuklarda gelişim bozukluğu görülebileceğini, 4 yaşındayken 1,5 yaşındaki bir çocuğun kilosunda olabileceklerini vurguladı.

Katılımcılardan 138'inin, genin 3 kopyasına sahip olduğunu belirten bilimadamları, 138 kişinin üçte birinde bu mutasyona anne ve babada rastlanmadığı, üçte ikisinde ise bu durumun kalıtsal olduğuna dikkati çekti.

A.A.

Ramazan ayının ve orucun bitmesi ile kilo problemleri yeniden gündeme gelmeye başladı.
Başta sindirim sistemi olmak üzere tansiyon ve kalp hastalıkları açısından sorun yaşamamak ve hızla kilo almamak için bayramda ve sonrasında besleme şeklinde aşırıya kaçılmaması, kontrollü bir beslenme programı uygulanması gerekiyor.
Beslenme ve diyet uzmanı Müge Özturna, bir ay devam eden Ramazan ayı boyunca değişen besleme düzeninin tekrar değişmesi sonucu olumsuzluk yaşanmaması için dikkatli olunması gerektiğini söyledi.

Bayramda beslenme şeklinin, düzeninin ve besin seçimlerinin sağlık bakımından çok önemli olduğunu belirten Özturna, özellikle bayram için hazırlanan tatlıların ve hamur işi yiyeceklerin aşırı tüketilmesinin sorun yaratabileceğini ifade etti.
Özturna, bayram ziyaretlerinde her evde ikram olarak sunulan tatlılardan çok az yenilmesinin dahi, Ramazan'da farklı bir beslenme düzenine alışmış bünye için oldukça fazla olabildiğine dikkati çekerek, ''Çok yoğun, çeşitli, fazla miktardaki beslenme düzenine, bir ay boyunca günde en az 16 saat aç kalan bir metabolizma elbette ciddi tepki gösterecek ve rahatsız olacaktır'' dedi.
Ramazan sonrası hızla değişen yemek düzeni ve beslenme şeklinin bazı sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade eden Özturna, ''Bu rahatsızlıklar başta sindirim sisteminde ve bağırsaklarda ortaya çıkmaktadır. Kilo artışı çok hızlı gerçekleşecek, kalp-tansiyon sorunları artacaktır'' uyarısında bulundu.
'Yenilen tatlılar, yağ olarak depolanır'
Özturna, beslenme şeklindeki değişikliğin kan şekeri değerini de olumsuz etkileyebildiğini belirterek, ''Ramazan ayı süresince özellikle 2. haftadan sonra yavaşlayan metabolizma için Şeker Bayramı, yenilen tatlıların yağ olarak depolandığı riskli bir süreçtir'' dedi.
Bayram sonrası aşırı kilo artışı, mide sindirim sistemi bozuklukları yaşamamak için sağlıklı ve dengeli beslenme ilkelerine bayramda da dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Özturna, Ramazan sonrası alınacak tedbirlerle bayramın ve takip eden sürenin daha iyi geçirilebileceğini ifade etti.
Ramazan sonrası Bayramda hamur tatlıları yerine daha çok sütlü tatlıların tercih edilmesi gerektiğini belirten Özturna, ''Hamur tatlılarının kalorisi sütlü tatlılara oranla çok daha yoğundur. Örneğin 1 adet Şekerpare ve 2-3 adet lokma tatlısı 1 kase sütlaca eşittir'' dedi.
Özturna, özellikle Ramazan sonrası karbonhidrat kaynağı olarak esmer ekmek, çorba, meyve, esmer pirinç ya da makarnadan faydalanılması tavsiyesinde bulunarak, öğünlerin mümkün olduğunca az ve sık olmasına özen gösterilme gerektiğini vurguladı.
Örnek yemek listesi
Sabah: Çay (şekersiz) veya bitki çayı ya da sade nescafe içilebilir. 1-2 dilim beyaz peynir, 2 dilim ekmek, söğüş sebze, bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile 5-6 adet zeytin, 1 bütün ceviz, 1 tatlı kaşığı bal.
Ara öğün: 1 porsiyon meyve veya 2 adet madlen çikolata, bir fincan şekersiz Türk kahvesi.
Öğlen ve akşam: 1 kase çorba, bir porsiyon et yemeği veya 1 porsiyon etli sebze yemeği, salata veya bir kase yoğurt ile 1-2 dilim ekmek.
Ara öğün: 1 porsiyon sütlü tatlı veya 2-3 porsiyon meyve ve bir kase yoğurt. 1 kase sütlaca karşılık 2 dilim baklava tüketilebilir. Bir kase sütlaçla ortalama 290-320 kalori alınmaktadır.

Zone Diyeti Nedir?

Gönderen @smile 5 Eylül 2011 Pazartesi



Fazla kilolarından şikayetçi olanlar için bir alternatif diyet daha: Zone diyeti. Beslenme uzmanı Dr. Barry Sears tarafından geliştirilen bu diyet, aç kalmadan ve sağlığınızı bozmadan zayıflatmayı amaçlıyor.

Zone'un temelinde, 'yediğiniz yemeğin, aldığınız ilaç kadar önemli olduğu' düşüncesi yatıyor. Yiyecekler, ensülin oranını kontrol etmeye yarayan ilaçlar olarak görülüyor. Elmanın da makarna gibi karbonhidrat olduğunu söyleyen Sears, "Vücudu kandırmak, açlık hissini bastırmak aslında çok basit, ensülini dengede tutarsanız bunu başarırsınız. Bu da vücuttaki protein, karbonhidrat, yağ dengesini sağlamakla olur" diyor.

Ana kurallar

Su en iyi dostunuzdur.
Şeker düşmanınızdır!
Avuç içi büyüklüğünde protein yiyeceksiniz, daha büyük olmayacak.
Yediğiniz her bir tabağın 3'te 2'si karbonhidrat, 3'te 1'i protein olacak.
Makarna, ekmek, pilav, patates, unlular, muz, üzüm kesinlikle yasak.
Yağ yakmak için mutlaka sınırlı da olsa yağ almak şart.
Zeytinyağı ve balıktaki yağ tercih edilmeli.
Aç kalmak kesinlikle yasak.
Uyandıktan en geç 1 saat sonra kahvaltı yapılacak
5 saat sonra ise öğle yemeği yenecek.
Öğle yemeğinden en geç 5 saat sonra akşam üstü atıştırması.
Akşam üstü atıştırmasından 3 saat sonra da hafif bir akşam yemeği.
Egzersiz çok önemli.

Zone mönüsü hazırlarken :

Tabağınızı 3'e bölün.
3 eşit bölümden 2'sine karbonhidratlı yiyecekler koyun.
 (Karbonhidratlı yiyecekler: Çiğ veya haşlanmış sebze, meyve. Karbonhidratı pilav ve makarnadan değil, mısır ve havuç dışındaki sebzelerden alın)

1. bölüme ise proteinleri dizin. (Proteinler: Derisi alınmış tavuk, hindi, balık, yağsız et, yumurta beyazı ve az yağlı süt ürünleri)
Bu tabağa bir miktar da doymamış yağ katarsanız bir Zone mönüsü elde etmiş olursunuz. (Zeytinyağı ve balıkyağı)



Eylül ayının gelmesi ile mevsim meyvelerinden olan üzüm ile diyet yaparak zayıflayabilirsiniz .
Üzüm diyeti, mevsim değişimlerinde vücudun tüm ihtiyacını karşılayacak kadar dengeli ve pratik bir diyet. Toksinlerden arınıp bol enerji depolayarak 3 günde 3 kilo verebilir, vücudunuzu değişen hava ve yaşam şartlarına hazırlayabilirsiniz.


1.Gün
Üzüm diyetini sıkı bir beslenme programı olarak algılayabilirsiniz. Ancak başladıktan sonra sandığınız kadar zahmetli olmadığını siz de fark edeceksiniz. Aşmanız gereken en zor engel, birinci gün. İkinci ve üçüncü günlerin daha rahat geçeceğinden emin olabilirsiniz.

Uyanınca
1 bardak ılık su

Kahvaltı
1 bardak üzüm suyu + Sütlü yulaf ezmesi + 1 kaşık bal

Ara öğünler
1 bardak ılık su + 1 bardak üzüm suyu

Öğle ve akşam
1 bardak üzüm suyu + Sütlü yulaf ezmesi + 1 kaşık bal

Yatmadan önce
1 bardak ılık su + 1 bardak üzüm suyu

2. Gün
Kendinizi bugün biraz daha iyi hissedeceksiniz. Çünkü üç ana öğün de oldukça doyurucu. Şişkinlik hissetmemek için, uzun uzun çiğneyerek yemek yemenin tadını çıkarın. Sakın vazgeçmeyin, yolun yarısını aştınız bile, geriye sadece bir gün kaldı. Unutmayın ki sonunda kazanan siz olacaksınız.

Uyanınca
1 bardak ılık su

Kahvaltı
1 kase haşlanmış üzüm + Haşlanmış pirinç + 1 kase light yoğurt ve 1 kaşık bal

Ara öğünler
1 bardak ılık su

Öğle ve akşam
1 kase haşlanmış üzüm + Haşlanmış pirinç + 1 kase light yoğurt ve 1 kaşık bal

İkindi
1 bardak su

Yatmadan önce
1 bardak ılık su

3. Gün
Çetin sandığınız damak savaşınız nihayet bitiyor. İtiraf edin ki o kadar da güç değildi. Sonuçta kilolar eridi, vücudunuz temizlendi ve yeni bir mevsime toksinlerden arınmış olarak giriyorsunuz.

Uyanınca
1 bardak ılık su

Kahvaltı
Tavuk suyuna çorba + 1 salkım üzüm + 1 sandviç ekmeği

Ara öğünler
1 bardak ılık su

Öğle ve akşam
Tavuk suyuna çorba + 1 salkım üzüm + beyaz peynir (öğle) + ızgara tavuk (akşam) + 1 sandviç ekmeği

Yatmadan önce
1 bardak ılık su

Limonlu Su ile Detoks Diyeti

Gönderen @smile



Diyetisyen Ayşegül Bahar'ın hazırladığı diyet, aslında meyve, sebze ve su ağırlıklı bir detoks programı. Bu yüzden hızlı kilo verdiren diğer şok diyetler gibi sağlığa zararlı olmayan bir diyet programı.

Detoks programı
BİRKAÇ gün sonra tatile çıkıyorsunuz, oysa hâlâ 2-3 kilo fazlanız var. Hiç paniğe kapılmayın, su diyetiyle 5 günde forma girebilirsiniz. Diyetisyen Ayşegül Bahar'ın hazırladığı su diyeti, aslında bir detoks programı. Bu yüzden yalnız düğün, parti, tatil gibi durumlarda değil, vücudunuz detoksa ihtiyaç duyduğunda da kullanılabiliyor.

Limonlu su için
ÇORBA ve meyve sularının ağırlıklı olduğu programda, ananas, çilek gibi bağırsakları çalıştıran ve ödem attıran meyveler de var. Sabah ve akşam içilen limonlu sular ise insülin salınımını azaltıp açlık hissini geciktiriyor. Ancak, Elele dergisinin temmuz sayısında yer verdiği bu diyet, kalp ve şeker hastalarına, hamile kadınlara ve emziren annelere yasak.

İşte mucize diyetin detayları

Sabah:
1 bardak ılık limonlu su, 1 bardak portakal ve greyfurt suyu karışımı, 2 dilim taze ananas, 6 tane çilek ve 2 kaşık yulaf ezmesi.
Ara: 1 bardak ıhlamur, papatya ve melisa yaprağı çayı, 1 bardak ılık su ve 1 çay kaşığı zencefil tozu ile hazırlanmış çay.
Öğle: 2 bardak su, 2 kâse sebze çorbası, bol yeşil salata (avokado, turp, taze soğan, tere, roka, maydanoz, domates, yağ ve limon).
Ara 1: 3 tam ceviz (Aralar birer saat ara ile tüketilecektir).
Ara 2: 2 dilim ananas, 1 elma, 1 bardak zencefil tozu çayı.
Ara 3: 1 dilim tam buğday ekmeği, 1 dilim peynir, domates, salatalık ve maydanoz, 1 bardak papatya çayı.
Akşam: 2 bardak su, 2 kâse sebze çorbası, 1 porsiyon sebze haşlama (tercihe göre üzerine az zeytinyağı, bol limon ile ketentohumu eklenebilir), 1 kutu probiyotik yoğurt.
Ara: 2 dilim ananas, 15-20 adet siyah çekirdekli üzüm, 4 taze kayısı, 2 bardak ılık limonlu su.

Followers