Yazılara Abone Ol Yorumlara Abone Ol
http://idealkilo-zayiflamak.blogspot.com

PROSTAT KANSERİ
Prostat kanseri, artan teknoloji ve tanı ve tedavi yöntemlerine rağmen tüm dünyada erkek kanser ölümlri arasında ikinci sıradadır.Hastaların %30’unda hekime başvurup ilk tanı konduğunda kanser ne yazıkki ilerlemiş durumda yakalanmaktadır.Prostat kanseri asıl olarak yaşlı erkeklerin hastalığıdır.50 yaşından önce görülmesi oldukça enderdir.
PROSTAT KANSERİ NEDEN OLUŞUR, PROSTAT KANSERİ NEDENLERİ
Prostat kanserinin gelişiminde erkeklik hormonunun (testosteron) rolünün dışında kesin olarak bir neden kanıtlanamamıştır.Erkeklik hormonunun vücutta üretildiği başlıca organ bilindiği gibi testislerdir.Yıllar öncesinde yapılan araştırmalarda testisleri alınan erkeklerde prostat kanserinin gelişmemesi hormon teorisi üzerinde yoğunlaşılmasına neden olmuştur.Bu faktörün yanında bir takım olası faktörlerde vardır; Kırmızı et, hayvansal yağlardan zengin diyet, genetik faktörler ( ailesel, ırksal yatkınlıklar ), çevresel toksin ve ağır metallere maruz kalma (kadmiyum vb. ), viral enfeksiyonlar…


Özellikle ailede, baba, amca, dayı, dede gibi yakın akrabalarda prostat kanseri olanlarda normal nüfusa oranla prostat çıkma olasılığı biraz daha arttığondan bu kişilerin beslenme şekline dikkat etmeleri ve daha erken yaşta ( 45 yaş ) prostat ile ilgili kontrollerini yaptımaları gerekmektedir.
PROSTAT KANSERİNİN BELİRTİLERİ
Prostat kanseri aslında oldukça yavaş ilerleyen bir kanserdir ancak burada şu soru akla gelebilir ; “Neden bu kadar insan bu kanserden ölüyor?” gerçektende söylenildiği gibi erkek kanser ölümleri arasında ikinci sırada izlenmesi ancak yavaş ilerleyen bir kanser olduğunun söylenmesi bir çelişki gibi gelebilir.Bunun başlıca nedeni prostat kanserinin kendine has, kanser düşündürecek, hastayı hekimine yöneltecek bir bulgusunun veya belirtisinin olmamasıdır.Bu yüzdendir ki hekime başvuran hastaların %30’unda kanser prostat dışına yayılmıştır.Söylenildiği gibi hiçbir bulgu olmayabilir, ancak karnın alt bölümünde künt vasıflı bir ağrı, acil işeme ihtiyacı,  işemeye başlanıldığında güçlük, idrar yapma sırasında ağrı, zayıf idrar akımı, damlama, kesik kesik idrar yapma, gece 2 veya daha fazla idrar yapma, mesaneyi tam boşaltamama, idrar yoluyla kanama, meni ile birlikte kanama, bel ve kalça bölgesinde ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı gibi bulgular görülebilir.Böyle bir durumda mutlaka bir üroloji uzmanıyla görüşmeli ve muayene olunmalıdır.Bulguların büyük çoğunluğu dikkat edilirse prostatın iyi huylu büyümesinin belirtileri ile yanıdır.
PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİ VE YÖNTEMLERİ
Daha önce pek çok kez belirtildiği gibi prostat kanseri oldukça yavaş ilerleyen bir kanserdir ve paniklemeye veya acil larar vermeye gerek yoktur.Prostat kanserinin tedavisi evresine göre hekim ve hastanın birlikte konuşup karar vermesiyle planlanmalıdır.
PROSTAT KANSERİNİ BİR MÜDAHALE OLMAKSIZIN İZLEME
PSA sayesinde çoğunlukla erken evrede saptanan prostat kanseri yavaş ilerlemesi sebebiyle ve şartlarda uygunsa hiçbir tedavi uygulanmaksızın sıkı takip altına alınbilir.Bu şekilde hastalığa bağlı bağlı herhangi bir problem olmaksızın 10 yıla yakın süre yaşama şansı olabilir.Şayet hasta 50 veya 60’lı yaşların başında ise genellikle bu yöntem seçilmez.Çünkü bu yaş grubunun daha uzun süreli yaşayacağı öngörüldüğünden kanser daha fazla büyüyecek ve mutlaka birün başka bir tedaviye ihtiyaç duyulacaktır.Bununla birlikte önceden küçük ve sakin olan kanser hücreleri yıllar içerisinde saldırgan bir hal alabilirler ve tedavileri imkansız hale gelebilirler.
RADİKAL PROSTATEKTOMİ
Prostat bezinde sınırlı kanserler için en kesin tedavi yöntemi ;  prostat bezinin tüm elemanları ile birlikte cerrahi olarak çıkarılmasıdır ve bu radikal prostektomi adı verilen ameliyat yöntemi ile yapılmaktadır.Teknik olarak oldukça güç bir ameliyat olan radikal prostatektomi, özellikle son 20 yılda gelişen teknolojiler ve deneyin artışının yardımıyla çok daha fazla sayıda ve hızlı yapılabilmektedir.
IŞIN TEDAVİSİ ( RADYOTERAPİ )
Burada kanser hücrelerini öldürmek amacıyla çok güçlü X ışınları yada diğer radyoaktif ışınlar kullanılmaktadır.Bu tedavi seçeneği yaşlı, sağlık durumu kötü, ek hastalıkları olan, cerrahiye dayanamayacak veya cerrahiye gerek görülmeden hastalarda tercih edilebilir.
RADYOAKTİF IMPLANTASYON ( BRAKİTERAPİ )
Prostat içerisinde 3-4 mm boyutlarındaki radyoaktif çekirdeklerin yerleştirilmesi olayıdır.İşlem için yardımcı olarak ultrason kullanılır ve ultrason rehberliğinde yerleştirme gerçekleşir.Bu şekilde dışarıdan verilen radyoterapiden hem daha güçlü bir etki oluşturulur, hemde komşu doku ve organlara daha az zarar verilmiş olur.Çekirdeklerdeki radyasyonun tamamen tüketilmesi ortalama 1 yılı bulmaktadır.
KRİYOTERAPİ
Türkçesi dondurarak tedavi olan bu tedavi çeşidinde amaç; neredeyse prostatı bir buz topu haline getirip kanser hücrelerini öldürmektir.5-7 arası sayıdaki ince metal çubuklar ultrason yardımıyla prostat içine yerleştirilir.Bu yöntem için kasnser prostatta sınırlı olmalı, cerrahi veya radyoterapiye dayanılmayacak kadar sağlıksız olunmalı, hasta cerrahiyi veya radyoterapiyi istemiyor olmalıdır.Bu yöntemin oldukça yeni bir yöntem olması, yaygın kullanılmaması, ilk denemede tüm kanser hücrelerini öldürmemesine bağlı %90 iktidarsızlık gelişmesi, uzun dönem sonuçlarının bilinmemesi kriyoterapi ile ilgili akılda kalan soru işaretleridir.
HORMONOTERAPİ
Prostat kanseri daha önceden bahsedildiği gibi erkeklik hormonuna bağlıdır ve onun sayesinde geliştiği kabul edilmektedir.Eğer kanser prostat içerisindedeğilde organın dışına, komşu  veya uzak organlara yayılmışsa bu durumda tamamen farklı bir tedavi şekli üstlenilirki o da hormon tedavisidir.Amaçta androjenin bir şekilde prostatı etkilemesinin önlenmesidir.Bu ilaçlar yada vücutta üretilen androjen hormonlarının çoğunun üretimini durdururlar yada kanser dönüşümünü yapan hormonları bloke etmeye çalışırlar.
CERRAHİ TEDAVİ
Hormonoterapide kullanılan ilaçların ister istemez bir maliyeti vardır.Ayrıca hastalar hastaneye bağımlı olmakta ve her 3 ayda bir hastaneye gitmektedirler.İalç tedavisinden daha güçlü  ve etkin olan hormon tedavisi yöntemi, her iki testisin küçük bir ameliyatla alınmasıdır.Bu şekilde %90 androjenin kaynağı kurtulmuş olur.Eğer hasta diğer saplık nedenleri ile hormon tedavisini tolere edemiyorsa, ilaçları düzenli alamıyorsa bu yöntem tercih edilebilir.Tabiki erkek psikolojik yapısında testislerin alınmasının yapacağı psikolojik tramva da göz önünde bulundurulmalı ve uygun olmayan hastalara bu işlem yapılmamalıdır.İlaç ve cerrahi ile yapılan yapılan hormon tedavileri sonucunda kilo alma, sıcak basması, memelerde azda olsa büyüme, iktidarsızlık, kemik erimesi, kansızlık gibi yan etkiler gelişebilir.

0 yorum

Yorum Gönder

Followers